23. Hukuk Dairesi 2012/5265 E. , 2012/7045 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı olduğunu, davalının gönderdiği yazılarla 30.04.2009 tarihi itibariyle 6.014,55 TL aidat, 24.121,72 TL gecikme cezası, 71.160,00 TL kredi borcu olmak üzere toplam 101.387,27 TL borçlu olduğunun bildirildiğini, oysa müvekkilinin davalı kooperatife herhangi bir borcu bulunmadığını ileri sürerek, davalı kooperatife borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının 30.04.2009 tarihi itibariyle genel kurul kararına dayalı aidat borcunun 6.504,04 TL olduğu, bu nedenle de bu kaleme ilişkin isteminin yerinde olmadığı, toplu konut kredisi borcunun 92,48 TL, işlemiş faiz borcunun ise 22.067,42 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile aidat borcu ile ilgili talebin reddine, davacının gecikme zammı nedeniyle 2.145,30 TL, kredi borcu nedeniyle 71.067,52 TL davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2)Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın esası, 1999 yılında ödenmeye başlanılan Avrupa İskan Fonu kredisinin, davalı kooperatif ortaklarınca ne şekilde ve hangi faiz oranıyla geri ödeneceği hususunda toplanmaktadır. Alınan kredinin ortaklar adına alınıp kullanılmış olmasına göre, krediden doğan borcun asıl muhatabının kooperatif ortakları olduğu kuşkusuzdur. Mahkemece, bu kredinin alındığı tarihten sonra kredi borcunun ortaklardan ne şekilde tahsil edileceğine ilişkin genel kurul kararı olup olmadığı araştırılmadan, aidat borçları için uygulanan faiz oranı üzerinden davacının borcu hesaplanmıştır.
Mahkemece, öncelikle, kredi borcunun geri ödenmesi ile ilgili olarak, varsa genel kurul kararları ve davalı kooperatif ile Avrupa İskan Fonu arasındaki sözleşme getirtilerek, 30.06.2002 tarihine kadar bu alacağın davacıdan tahsilinde faiz uygulanmamasına rağmen, bu tarihten sonra kademeli olarak aylık % 20 ve % 10 oranları üzerinden faiz uygulanma sebebi üzerinde durularak, davalı kooperatif ile Avrupa İskan Fonu arasındaki kredi sözleşmesi gereği yasal faiz oranı altında bir oran üzerinden davalı kooperatifçe ödeme yapıldığının belirlenmesi halinde, bu oran üzerinden, faiz oranı kararlaştırılmamış veyahut yasal faiz üzerinden kredi borcu ödenmiş ise yasal faiz oranı üzerinden hesaplama yapılması gereklidir.
Yasal faiz oranının üzerinde bir oran üzerinden ödeme yapılması kararlaştırılmış ise; Mahkemece karar verildikten sonra temyiz aşamasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu’nun 7. maddesinde “ Türk Borçlar Kanunu"nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. maddesindeki “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu itibarla, mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ve yasa hükümleri doğrultusunda, bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazıl şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.