Esas No: 2020/7376
Karar No: 2022/2537
Karar Tarihi: 29.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7376 Esas 2022/2537 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı vekili, davalı şirketin kendisine borçlu olduğunu iddia ederek itirazın iptali ve takibin devamı ile icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Davalı vekili ise borçlarını ödediklerini savunarak davanın reddedilmesini talep etmiştir. Mahkeme, tarafların defterlerini ve belgelerini inceleyerek davalının 57.609,44 TL borçlu olduğuna hükmetmiş ve davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Davacı vekili istinaf etmiş, ancak Bölge Adliye Mahkemesi istinaf başvurusunu reddetmiştir. Yargıtay ise kararı bozmuş ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. HMK'nun 222/4. maddesi, tarafların defter ve belgelerinin delil gücünü düzenlemektedir. HMK'nun 373/1. maddesi ise, kararın bozulması halinde dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesini öngörmektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 15.01.2020 tarih ve 2017/47 E- 2020/9 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'nce verilen 14.09.2020 tarih ve 2020/528 E- 2020/611 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirket ile davacı şirket arasında ticari ilişki nedeniyle davalı şirketin davacı şirketten aldığı mallar karşılığında davacıya borçlandığını, davalı şirketin alım-satım işleminden kaynaklanan borcuna esas fatura bedellerinin müvekkili şirket tarafından tahsil edilemediğini, davalı şirketin borcunu ödememesi üzerine takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalı şirketin davacıya borcunun bulunmadığını, tüm borcunu ödediğini, davalı şirket ile davacı arasında yıllara dayanan yaş sebze meyve alımı olduğunu, davacı tarafından gönderilen malların karşılığının bazen açık hesap şeklinde elden ödendiğini, bir kısmının ise davalının oğlu tarafından kredi kartı ile ödendiğini, yapılan ödemelerin tutarları ve tarihleri incelendiğinde davacının talep ettiği faturaların ödendiğinin görüleceğini, yapılan ödemelerin faturalara ilişkin olmadığının aksinin ispatının davacıya ait olduğunu, davacı tarafın kötü niyetli olarak gönderilmeyen mallara ilişkin faturaları icraya koyduğunu, davacı tarafın faturaların davalı tarafa tebliğ ettiğine ve malları teslim ettiğine ilişkin herhangi bir delilinin bulunmadığını, davacı tarafından gönderilen malların bir kısmının bozuk çıktığını, bunun üzerine davalı tarafından 02/02/2016 tarih 51574 sayılı ve 18/06/2016 tarih 51509 numaralı iade faturalarının kesildiğini, mallar ve iade faturalarının davacı firmaya gönderildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; SMMM bilirkişisi ...'den alınan bilirkişi raporlarında ve 19/11/2019 havale tarihli bilirkişi raporundan davacının ve davalının ticari defter ve belgeleri incelendiğinde cari hesap şeklinde çalıştıkları, her iki tarafın 2015 yılı ticari defter ve belge kayıtlarına göre davacının 70.350,19 TL alacaklı olduğu, davacının 2016 yılı ticari defter ve belgelerine göre iki adet iade faturası mahsubu ile takip tarihi itibariyle toplam 462.500,75 TL değerinde davalı tarafa faturalar kesildiği ve davalı tarafından 408.159,34 TL ödeme yapıldığı, davalının 2016 yılı ticari defter ve belgelerine göre takip tarihi itibariyle bir adet iade faturası mahsubuyla davacı tarafından kesilen faturaların toplam 303.574,09 TL sinin kayıtlı olduğu, yapılan ödemelerin de 241.883,49 TL sinin kayıtlı olduğu ve cari hesap bakiyesinin kapanış fişinde 57.609,44 TL borçlu olduğu, davacı taraf defterlerine göre yapılan 408.159,34 TL ödemeden her iki taraf 2015 yılı ticari defter ve belgelerinde kayıtlı 70.350,19 TL borç mahsubu sonucu 2016 yılı cari hesap dönemindeki borç için 337.809,15 TL ödeme göründüğü, davalının cevap dilekçesinde takip talebine konu faturalara konu malların hepsini teslim almadığını teslim aldıklarının borçlarını ödediğini savunduğu, davacının davalının defterlerinde kayıtlı olmayan faturalar yönünden teslime ilişkin ispat yükünün üzerinde olduğu, davacının ispat yükünü yerine getirmediği ve yemin deliline de cevap dilekçesinde dayanmadığı ve davalının 2016 yılı ticari defter ve belgelerinin süresi geçtikten sonra tasdik yapıldığından kendisi aleyhine delil teşkil ettiği hususu da birlikte değerlendirildiğinde davalının 2016 yılı ticari defter ve kayıtlarına göre 57.609,44 TL davacıya borçlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine; davalının takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin 57.609,44 TL üzerinden devamına, işlemiş faize ilişkin talebin reddine, dava konusu alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davanın itirazın iptaline ilişkin olup dava konusu icra dosyasına ve bu dosyada takip dayanağı belgeler ile ödeme emrine sıkı sıkıya bağlı olduğu gözetildiğinde; takip talebinden davacının takibe konu faturalara dayandığı ve uyuşmazlığın bunlara göre çözümlenmesi gerektiği, bilirkişi raporlarında da davacının ve davalının defterlerinde yapılan incelemelerde hangi ödemenin hangi faturaya ilişkin olduğunun anlaşılamadığı, bilirkişinin hesaplamalarını cari hesap ilişkisini hesap alarak yaptığını, davalının ticari defter ve belgelerinin kapanış tasdiklerinin usulüne uygun yapılmadığının tespit edildiği, bu haliyle HMK'nun 222/4. maddesi gereğince kendisi aleyhine delil teşkil edeceği, ticari defter ve belgelerinde davalının 57.609,44 TL'lik borcu olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında yaş sebze-meyve satımından kaynaklanan borca ilişkin alacaklı (davacı) tarafından başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İcra takibinde alacaklı faturalara istinaden takip talebinde bulunmuş, borçlu itiraz dilekçesinde bir kısım faturaların tebliğ edilmediği, bir kısım faturaların iade edildiği, fatura bedellerinin gerek kendisi ve gerekse oğlu tarafından kredi kartı ile veya haricen ödendiğini savunmuş, mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporlar kapsamında davalının defter kayıtlarına göre cari hesap ilişkisi nedeniyle davalının davacıya 57.609,44 TL. borçlu olduğu gerekçesiyle bu miktar asıl alacak yönünden davalının icra takibine itirazının iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talep yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Karar aleyhine davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusu esastan red edilmiştir.
İcra dosyası içeriğinden de anlaşıldığı üzere davacı alacaklı icra takibini faturalara istinaden başlatmış, borçlunun vaki itirazı üzerine eldeki dava açılmış olup, itirazın iptali davaları niteliği itibari ile icra dosyasına ve bu dosyada sunulan takip dayanağı belgeler ile ödeme emrine sıkı sıkıya bağlıdır.
Mahkemece uyuşmazlığın takip dayanağı faturalar ve iade faturalarının esas alınarak, tarafların bu kapsamda iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi suretiyle çözümlenmesi gerekmektedir.
Oysa mahkemece cari hesap ilişkisinin esas alınması suretiyle düzenlenen rapora istinaden hüküm kurulmuştur.
Bu halde, dosyanın konusunda uzman mali müşavir bilirkişiye tevdine, davacının dayanağı faturalar ile davalının iade faturalarının esas alınarak, faturalar-iade faturalarının taraflara tebliğ edilip edilmediği, hem takip dayanağı faturaların hem de davalının dayandığı iade faturalarının tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı tespit edilip davalının ödeme savunması ve delillerinin değerlendirilmesi suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu cari hesap ilişkisi üzerinden yazılı şekilde İlk Derece Mahkemesince karar verilmesi ve davacının istinaf başvurusunun esastan red edilmesi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1.maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 29/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.