Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/13257
Karar No: 2017/8646
Karar Tarihi: 05.12.2017

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/13257 Esas 2017/8646 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2015/13257 E.  ,  2017/8646 K.

    "İçtihat Metni"

    ............
    Asıl dava, Kurumca tanzim edilen ödeme emrinin iptali ile kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti, birleşen karşı dava ise, kurum alacağının 6183 sayılı Yasanın 79’uncu maddesi kapsamında tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, hükümde belirtildiği şekilde, asıl davanın reddine, karşı davanın ise kabulü ile davalı Bankanın davalı kuruma borçlu olduğunun tespitine dair karar verilmiştir.
    Hükmün, taraf avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Eldeki davada, davacı Bankaya, davalı Kurumca 06.02.2013, 06.03.2013, 19.04.2013 ve 04.07.2013 tarihli haciz bildirgeleri ile dava dışı prim asıl borçlusu.................................. hakkında bankadaki hesaplarına bloke konularak paranın haczine dair haciz bildirileri gönderilmiş, davacı bankanın da sırasıyla 08.02.2013, 12.03.2013, 24.04.2013 ve 09.07.2013 tarihli cevabi yazı ile haciz bildirgelerine davacı banka tarafından hesapta paranın olmaması nedeniyle itiraz edilmiş ise de, davalı Kurumca davacı bankadan 25.04.2013 tarihli yazı ile hesap hareketlerinin bilgisi istenip de, hesapta para giriş-çıkışlarının bulunduğunun tespit edilmesi nedeniyle, davalı Kurumca ihtaren gönderilen yazıdan sonra davacı Banka tarafından hesap hareketlerinde geçen 500 TL dışında herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine, davalı Kurum tarafından davacı hakkında tanzim ve 06.08.2013 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılan ödeme emrine karşı süresi içerisinde eldeki davanın açıldığı, birleşen davada ise, davacı Kurumca 6183 sayılı Yasanın 79’uncu maddesinin 6’ncı fıkrası kapsamında alacak hakkının tespitini istediği anlaşılmaktadır.
    Davanın yasal dayanağı olan 30.03.2006 tarih 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 6183 sayılı Kanunun 79"uncu maddesinin 3. fıkrasında; “Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz

    ./...

    bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur.” hükmünü;
    4. fıkrası; “Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10"u tutarında ayrıca inkâr tazminatına hükmedilir.” düzenlemesini,;
    6. fıkrası ise; “Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebilir.” hükmünü içermektedir.
    Anılan maddenin 3. fıkrasında; itiraz hakkı, kendisine haciz bildirisi tebliğ edilen 3. kişiye tanınmış, 4. fıkrasında; 7 günlük itiraz süresini geçirerek mal elinde ve borç zimmetinde sayılan 3. şahsın haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açabileceği öngörülmüş, 6. fıkrada ise; 3. şahsın 7 gün içinde haciz bildirisine itiraz etmesi halinde bu defa alacaklı amme idaresinin bir yıl içinde genel mahkemelerde açacağı dava ile itirazın aksini ispatlayabileceği hükmüne yer verilmiştir.
    Yukarıdaki maddi ve hukuki olgular ışığında dava değerlendirildiğinde, asıl dava bakımından davacı bankanın kurumca tanzim ve tebliğ edilen tüm haciz bildirilerine yasal süresi içerisinde itiraz ettiği ve bu itirazların davalı Kuruma ulaştığı anlaşılmakta olup, 79’uncu maddesinin 4’üncü fıkrasında belirtilen şekilde “Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi” olgusu mevcut olmadığı için, borcun zimmetinde sayılması halinin gerçekleştiğinden bahsedilemez. Bu nedenle, bu aşamada üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır hükmüne istinaden ödeme emri tanzim edilmesinin mümkün olmadığı hususunun dikkate alınması ve davacı bankanın açtığı davanın açıklanan nedenlerle kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsiz olup, usul ve yasaya aykırıdır.
    Birleşen dava bakımından ise, anılan maddenin 6. fıkrasında açıkça belirtildiği üzere; “Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebilir.” hükmü karşısında,

    ../...


    İş Mahkemelerinin, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkeme niteliği dikkate alınarak, birleşen dava bakımından genel mahkemelerin görevli olması nedeniyle, bu dosyanın tefriki ile HMK’nın 114’üncü maddesi kapsamında görevsizlik kararı verilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacı-birleşen dava davalısına iadesine, 05.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    ........

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi