23. Hukuk Dairesi 2012/4440 E. , 2012/7032 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Davacının açmış olduğu iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müdahil T.C. Ziraat Bankası A.Ş. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin vana çeşitleri ürettiğini, alacaklarının geç ödenmesi ve girişilen yatırımlar nedeniyle nakit akışının bozulduğunu, tahsilatların hızlandırılması, sermayenin arttırılması, mevcut ve muhtemel siparişlerin üretilmesi suretiyle borca batıklıktan kurtulmanın mümkün olduğunu ileri sürerek, iflasın bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, müdahil beyanları, kayyım ve bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin borca batık durumda olduğu ve sunulan iyileştirme projesi çerçevesinde iflas halinden kurtulabileceği gerekçesiyle iflasın bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiştir.
Kararı, müdahil TC. Ziraat Bankası AŞ. vekili temyiz etmiştir.
1- Davaya müdahale, kural olarak, yerel mahkemedeki yargılama aşamasında mümkün olup, Yargıtay safhasında müdahale talebinde bulunulamaz. Yargıtay temyiz incelemesi ile görevli olup, müdahale talepleri Yargıtay’ın görevi kapsamında değildir. Dairemize hitaben yazdığı dilekçe ile müdahale talep eden Yılmaz İnceel’in talebinin bu gerekçe ile sınırlı olarak reddi gerekmiştir.
2- İflasın ertelenmesini isteyen kooperatif ve sermaye şirketlerinin borca batık durumda bulunması (bir diğer ifade ile varlıklarının rayiç değerlerinin borçlarını karşılayamaması), fevkalade mühletten yararlanmamış olması ve sunacakları iyileştirme projesi kapsamında mali durumlarının ıslahının imkân dâhilinde görülmesi gerekir (İİK.m.179). Gerek borca batıklığın ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tesbiti özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bu değerlendirmelerin yapılması için bilirkişi görüşüne başvurulmalıdır (HMK.m.266). Hâkim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir. Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tesbit edilmeli, diğer proje unsurları için de bilimsel veriler değerlendirilmelidir.
Dosyanın incelenmesinde bilirkişi kurulunun 13.06.2011 günlü raporunun 5. ve 9. sayfalarında aynı tarihli olduğu belirtilen iki ayrı borca batıklık bilançosuna yer verilmiştir. Ne var ki, her iki bilançoda ulaşılan rakamlar birbirinden farklıdır. 13.04.2011 tarihli borca batıklık
bilançosunda ise bilirkişilerin mali bir denetim yapmadıkları ve kayyım raporundan alınan verilerle yetindikleri anlaşılmıştır. Bu nedenle anılan bilirkişi raporlarına itibar edilmesi mümkün değildir.
İyileşme projesinde bir unsur olarak sermayenin arttırılacağı belirtilmiş ve ortaklarca şirkete bir miktar para verildiği anlaşılmış ise de, sermayenin ne şekilde arttırılacağı konusundaki TTK hükümlerine riayet edilmemiştir. Projede de sermaye artırımının tutarından hiç söz edilmemiştir.
Şirketin varlıkları arasında yer alan fabrika binasının satışından elde edilecek para ile nakit sıkıntısının giderileceği belirtilmiş ve bilirkişi kurulunca bu tutum uygun bulunmuş ise de, bu davranışın şirket varlıklarının azalmasına ve dolayısıyla alacakların teminatının azalmasına yol açacağı, bu değerin esasen varlık kalemi içinde borca batıklık bilançosunun bir parçası olduğunun gözden kaçırılması da doğru olmamıştır. Öte yandan, fabrika binasının satışının, iflasın ertelenmesi müessesesi içinde izin verilemeyecek bir davranış olarak, şirketin tasfiyesi sonucunu doğurup doğurmayacağı üzerinde durulmamış olması da eksik inceleme niteliğindedir.
İyileştirme projesinin unsurlarından biri olan KOSGEB kredisi hakkında ne gibi girişimlerde bulunulduğu ve bu konudaki gelişmeler, dosyaya yansıtılmamıştır.
Çeşitli kamu kurumlarından ihale alan yüklenicilerle şifahi sözleşmeler yapıldığı ve onlara satış yapılacağı yönündeki proje kalemi üzerinde de hiçbir somut veri sunulmamıştır.
Projede 2011 yılı hâsılat ve kârlılık hedefi gösterilmiş, gerçekleşen hasılat nerdeyse hedefi yakalamışken, kâr beklentisi yerine zarar edilmiş olmasının nedenleri de açıklanmamıştır.
Şirket ortaklarından ...’nın, müdahil TC Ziraat Bankası AŞ ile kredi sözleşmesi yaptığı ve davacı şirketin de bu sözleşmeye kefil olduğu, bu kefaletten doğan riskin de şirketin özvarlığının önemli bir kısmını oluşturduğu, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu tutum, davacı şirket ortaklarının, şirketi şahsi işlerinde bir teminat olarak kullandıklarının açık göstergesidir. Yargılama boyunca da adı geçen ortağın şirketi bu riskten kurtarmaya yönelik bir girişimi olup olmadığı araştırılmamıştır.
Diğer taraftan alacaklılar arasında eşitliğe aykırı ödemelerin yapıldığı da bizzat kayyım tarafından bildirilmiştir.
Bu durumda mahkemece davacı şirketin borca batıklık durumunun tereddüde yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi ve projenin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı ve süreç içindeki uygulamaların projede gösterilen iyileştirme unsurlarına uygun bulunup bulunmadığı hususunda somut verilere dayalı, teknik, denetime elverişli ve detaylı bir inceleme için, dosyanın oluşturulacak yeni uzman bir heyete tevdii ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ve varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) sayılı bentte açıklanan nedenle Yılmaz İnceel’in müdahale talebinin reddine, (2) sayılı bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.