20. Hukuk Dairesi 2015/1852 E. , 2015/7418 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
3402 sayılı Kadastro Kanununun 16 ve geçici 8. maddeleri ile ... Genel Müdürlüğünün 2009/7 sayılı genelgeleri gereğince yapılan tescil harici yerlerin kadastro çalışmaları sırasında ... ili, ... ilçesi, ... köyü 4617 parsel sayılı 15025,46 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, ham toprak niteliği ile davalı Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı ... vekili dava dilekçesi ile, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu iddia ederek, taşınmazın orman niteliği ile tapuya kayıt ve tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davacı tarafın adına tesciline karar verilmesini talep ettiği taşınmaz hakkında kadastro tutanağının düzenlenmediği anlaşıldığından dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkemenin görevsizliğine, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde, davanın açılmamış sayılacağının ihtarına karar verilmiş, hüküm davacı ... vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 22/04/2014 tarih ve 2014/1086 - 2014/4909 sayılı ilâmı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16 ve geçici 8. maddeleri ile ... Genel Müdürlüğünün 2009/7 sayılı genelgeleri gereğince yapılan tescil harici yerlerin kadastro çalışmaları sırasında ham toprak niteliği ile davalı ... adına tesbit edilen ... ili, ... ilçesi, ... köyü 4617 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak açılmıştır.
Mahkemece, taşınmaz hakkında kadastro tutanağının düzenlenmediği gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu değerlendirmesi yerinde değildir.
Şöyle ki; dosyaya gelen belgelerden taşınmaza ilişkin kadastro tesbit tutanağı düzenlendiği, 12.03.2013 ile 10.04.2013 tarihleri arasında askı ilânı yapıldığı, davanın ise harcı yatırılmak suretiyle 10.04.2013 tarihinde askı ilân süresi içinde açıldığı anlaşıldığından 3402 sayılı Kanunun 24 ve 26. maddelerinin de açık olduğu gözönünde bulundurularak uyuşmazlığın kadastro mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekirken, yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır."" denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulü ile ... ili, ... ilçesi, ... köyü, Köy civarı mevkii 4617 nolu parselin kadastro tespitinin iptali ile aynı ada ve parsel numarası adı altında orman niteliği ile ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak ve uzman orman bilirkişisi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu ve kesinleşen orman tahdidinin içinde kaldığı belirlenerek hüküm kurulmuş olduğuna göre, mahkemece davanın kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile getirilen 3402 sayılı Kanunun 36/A maddesinde “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” ve 17. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesine göre; “bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” hükmü gereğince davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmeyeceğinden ve yasa değişikliğinden kaynaklanan bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün yargılama giderlerine ilişkin ""1066.- TL yargılama giderinin davalı ...den alınarak davacı ...ne verilmesine,
Davacı ... kendini vekille temsil ettirdiğinden 1500.- TL vekâlet ücretinin davalı Hazineden alınarak davacı ...ne verilmesine"", bentlerinin kaldırılarak, bunun yerine “6099 sayılı Kanun ile getirilen 3402 sayılı Kanunun 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına” ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 17/09/2015 günü oy birliğiyle karar verildi.