Esas No: 2019/4859
Karar No: 2022/15762
Karar Tarihi: 06.10.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/4859 Esas 2022/15762 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Ceza Dairesi tarafından verilen kararda, bir kişinin resmi belgede sahtecilik ve başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma suçlarından hüküm giydiği ancak bu hükümde bazı yanlışlıklar olduğu belirtiliyor. Kararda özellikle belgede sahtecilik suçunda aldatıcılık yeteneğinin olup olmadığının mahkemeye ait olduğu ve suça konu belgenin aldatıcılık niteliği yönünden değerlendirilmediği vurgulanıyor. Ayrıca kimlik bilgileri kullanma suçunda da suçun oluşması için hukuka aykırı bir fiil isnat etme veya soruşturma/kovuşturma engelleme gibi unsurların bulunması gerektiği hatırlatılıyor.
Kararda ayrıca, Anayasa Mahkemesi'nin ceza muhakemesi kanununa eklenen geçici bir maddeyle ilgili olarak yürürlükten kaldırma kararı sonrasında sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Kanun maddelerine ilişkin detaylı bilgiler ise şöyle:
- TCK'nın 268. maddesi: Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu için ilgili unsurlar belirtiliyor.
- TCK'nın 267/1. maddesi: İftira suçu için gerekli unsurlar belirtiliyor.
- 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesi: Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş ve yeniden değerlendirmeye ihtiyaç duyulan bir maddeden bahsediliyor.
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesi: Anayasa Mahkemesi tarafından yürürlükten kaldırılmış geçici bir maddeye işaret ediliyor.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Resmi belgede sahtecilik, Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
...
1) Belgede sahtecilik suçlarında aldatıcılık yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu ve suça konu belge aslının aldatıcılık niteliği yönünden bir değerlendirme yapılmadığı da göz önüne alınarak, suça konu belge aslı duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özellikleri duruşma tutanağına yazıldıktan sonra aldatıcılık kabiliyetinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ve denetime olanak sağlayacak şekilde belge aslının dosya içinde bulundurulması gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle hüküm kurulması,
2) TCK'nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması; TCK'nin 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir. Somut olayda; hakkında yakalama kararı bulunan sanığın kolluk görevlilerine katılan ... adına düzenlenmiş sahte olmayan orijinal sürücü belgesini ibraz ettiği, başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK'nin 268. maddesinde düzenlenen suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine mahkûmiyetine hükmolunması,
3) Kabul ve uygulamaya göre de;
a) Sanığa isnat edilen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan dolayı kurulan hükümden sonra, 02.08.2022 tarih ve 31911 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 21.04.2022 tarihli 2020/87 Esas ve 2022/44 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinin (d) bendinde yer alan “kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış” ibaresinin seri muhakeme usulü yönünden Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olması karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
b) Sanık hakkında yasal şartları oluşmadığı halde TCK'nin 269/1.maddesinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayin edilmesi,
c) Adli emanetin 2013/104 sırasında kayıtlı bulunan ... adına düzenlenmiş sahte sürücü belgesinin dosyada delil olarak saklanmasına; aynı emanete kayıtlı olup üzerinde sahtecilik yapılmayan ..., ..., ... ve ... adlarına düzenlenen orijinal sürücü belgelerinin ise sahiplerine iadesine karar verilmesi gerekirken müsaderelerine karar verilmesi,
d) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 06.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.