3. Hukuk Dairesi 2016/1697 E. , 2017/13556 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dul aylığı almakta iken 19.12.2002 tarihinde vefat eden Mediha Sümer"in dul aylıklarının ölümünden sonra tahsiline devam edilmesi üzerine kurum müfettişi tarafından yürütülen soruşturma sonucunda davalı ..."in 01.01.2003 - 31.03.2005 tarihleri arasında haksız olarak tahsil ederek kurumu 9.570,12 TL zarara uğrattığının anlaşıldığını, davalı bankanın bankamatik kartının süresinin uzatılması konusunda kurum ile 28.07.2002 tarihinde yaptığı anlaşmaya özen ve dikkat göstermediğinin belirlendiğini, 5434 sayılı..... kanunun değişik 123 ve 124. maddeleri ile 123. maddeye göre çıkarılan 11.09.1990 tarih ve 20632 sayılı ....."de yayınlanan TC .....Yoklama Yönetmeliğine göre bağlanan aylıkların nüfus kütüğüne işlenmesi ve aylık alanların medeni hal değişiklikleri konusunda özen göstermeyen banka şubesinin kusurlu olduğunu, banka ve diğer davalı hakkında 9.570,12 TL asıl alacak ve 6.505,69 TL yasal faiz ve 318,74 TL vergi iadesi olmak üzere toplam 16.395,55 TL için ilamsız icra takibi başlatıldığını, borca itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., yetki itirazının yanı sıra davacının haksız olduğunu, .... aylıklarını bankamatik ile almadığını, davalı bankanın Erbaa Şubesinin kusurlu olduğunu, parayı kimin aldığını bilmediğini, müfettiş raporunu kabul etmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı banka, 19.12.2002 tarihinde vefat eden.... 14.02.2002 tarihinde teslim edilen bankkart ile ödeme yapıldığını, bu aylıkların vefattan sonra da hesaba yatırılmaya devam edildiğini ve 14.02.2004 tarihine kadar bu aylıkların bankkart ile çekildiğini, son ödemenin 02.03.2005 tarihinde yapıldığını, bu tarihten sonra da kurumun hesaba para göndermeye devam ettiğini, bu paraların çekilmediğini, hesap hareketlerinin durduğunun tespit edildiğini, hesaptaki bakiyeyi 16.01.2006 tarihinde davacı kuruma aktardığını, kurumun 30.03.2006 tarihine kadar maaş yatırmaya devam ettiğini, davacı kurumun durumdan bankayı haberdar etmeyerek zarara kendisinin sebebiyet verdiğini , yoklama yönetmeliğinin 12. maddesine göre bağlanan aylıkların kayıtlı oldukları Nüfus Müdürlüklerine bildirileceğini, bu müdürlüklerin de aylık bağlandığını ilgilinin nüfus kütüğüne kaydedeceğini, 13. maddenin ise Nüfus Müdürlüklerinin kendilerine intikal eden ölüm gibi durumlarda nüfus kayıtlarını tetkik ederek... Sandığına bildirilmesini düzenlediğini belirterek davanın reddi ile davacı kurum aleyhinde % 40 dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, kurumca ödenen dul aylığının kişinin ölümünden sonra da ödenmeye devam edilmesi nedeni ile alacağın tahsili amacı ile başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda, murisin 19/12/2002 tarihinde vefat ettiği, murise ait maaşın 01/01/2003 ile 31/03/2005 arası bankamatik kartı ile çekilmeye devam ettiği , banka tarafından kartın süresinin vefat tarihi olan 19/12/2002 tarihinden sonra 14/02/2004 ve 18/02/2005 tarihlerinde 1 er yıl süre ile uzatıldığı , Nüfus Müdürlüğünün ölüm tutanağını 19/12/2002 "de düzenleyerek aynı tarihli yazı ile ... Sandığına gönderdiği , davalı ... "a dolandırıcılık suçundan Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezası ve adli para cezası verildiği, anılan bu kararın Yargıtay tarafından bozulduğu ve sanık ( davalı ... ) hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeni ile düşmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme dayanak alınan ve borçlar hukuku alanında uzman bilirkişi ve mali müşavir bilirkişi tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda ise; davacı zararının oluşmasında vefatı davacı kuruma bildirmeyen dava dışı Nüfus Müdürlüğünün % 40 , davalı bankanın %10, davalı ..."ın % 50 kusurlu olduğu ve bu durumda takibin % 60 lık kusur oranına tekabül eden 9.836.73.- TL üzerinden devamı gerektiği belirtilmiş, mahkemece bilirkişi raporunun benimsendiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
1 - Anılan bilirkişi raporu, vefatı gecikmeksizin davacı kuruma bildiren dava dışı Nüfus Müdürlüğüne yasal bildirim yapmadığı gerekçesi ile % 40 oranında kusur verdiğinden hükme dayanak alınacak nitelikte değildir. Mahkemece başka uzmanlardan oluşan bir bilirkişi kuruluna rapor hazırlatılması, kurulun da raporunu hazırlarken davacı kuruma vefatın gecikmeksizin bildirildiğini, davalı bankanın bankamatik kartının süresini vefattan sonra iki kez uzattığını, diğer davalı ... " ın Ağır Ceza Mahkemesi dosyasında yeralan beyanlarını gözönüne alması gerekmektedir. Mahkemece yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm verilmesi isabetli bulunmamıştır.
2 - Mahkeme kararının gerekçesinde bilirkişi raporunun denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu belirtilmiştir. Ancak bilirkişi raporunda davanın kısmen kabulü gerektiği belirtildiği halde mahkemece gerekçesi açıklanmaksızın davanın tamamen kabulüne karar verilmiştir . Mahkeme kararının gerekçesi ve oluşturulan hüküm arasında bir bütünlük olmaması da kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.