9. Hukuk Dairesi 2021/6011 E. , 2021/10361 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı şirket bünyesinde çalışırken diğer işçinin sebebiyet verdiği ve başlattığı kavga olayı yüzünden davalı tarafından haksız olarak işten çıkartıldığını, davacının dava dışı işçiye hakaret etmediği gibi sadece kendisini savunduğunu, kavga olayının meydana gelmesinde kusursuz olduğunu, olayı başlatan ve davacıya sataşan kişinin diğer çalışan olduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı ve dava dışı işçinin tartıştıklarını, birbirlerine hakaret ve küfür ettiklerini, daha da ileri gidip birbirlerine vurduklarını, iş araç gereçleri ile baretleri birbirlerine fırlattıklarının tespit edildiğini ve bu nedenle davacının iş akdinin 4857 sayılı Yasanın 25/ll-d maddesi gereğince haklı nedenle feshedildiği beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın reddine dair verilen 15.07.2016 tarihli ilk karar, davacı tarafın temyiz başvurusu üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 03.03.2020 günlü 2017/28333 esas 2020/4098 karar sayılı kararı ile yazılı gerekçelerle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, taraf vekillerince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazlarının reddine ve davacının temyiz itirazlarının kabulüne karar verilmiştir.
2-Taraflar arasında davacıya ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma şartlarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Kanun’un 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu Mahkemece re"sen araştırılmalıdır.
Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır.
Somut olayda; davacı, en son net 1.400,00 TL ücretle çalıştığını iddia etmiş, davalı ise ücretinin bordrolarda göründüğü kadar olduğunu savunmuştur. Emsal ücret araştırması için ... Sanayi Odasından davacının mesleki kıdemi ve ünvanı belirtilerek davacının alabileceği ücreti sorulmuş, gelen yazı cevabında “ücretinin net 1.300,00 TL ile 1.400,00 TL arasında olabileceği” belirtilmiştir. Uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak dinlenen davacı tanığı da, davacının ücretinin 1.400,00 TL olduğunu doğrulamıştır. Diğer yandan dosyaya getirtilen banka kanalı ile maaş ödemesine ilişkin kayıtlardan 2014 yılı eylül ayından itibaren her ay istikrarlı bir şekilde “ödünç para ödemesi” adı altında aynı tutarda ödemelerin yapıldığı görülmektedir. Şu halde, tüm dosya kapsamına göre davacının aylık ücret tutarının net 1.400,00 TL olduğunun anlaşılması karşısında, mahkemece, bilirkişi tarafından bu rakam üzerinden yapılan hesaplamaya göre belirlenen kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 16.06.2021 gününde oybirliği ile karar verildi