Esas No: 2020/7514
Karar No: 2022/2622
Karar Tarihi: 30.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7514 Esas 2022/2622 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalının ipotekli taşınmazı satın almış ve daha sonra taksitlerini ödememeye başlamış oluğunu ileri sürerek davalı hakkında takip başlatmıştır. Davacı, davalının takibe itiraz etmesine rağmen, takibin haksız olduğunu belirterek itirazın iptal edilmesini talep etmiştir. Ancak mahkeme, davacının ipotekli taşınmazı kabul ederek, ipoteğe konu kredi borcunu da üstlendiği gerekçesiyle davayı reddetmiştir. İstinaf mahkemesi de, davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığına karar vererek, ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirtmiştir. Kararın HMK'nın 370/1 maddesi uyarınca onanması ve dava dosyasının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi kararlaştırılmıştır.
Kanun Maddeleri:
HMK'nın 353/b-1, 370/1 ve 372. maddeleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Mersin 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 25.12.2018 tarih ve 2018/118 E. - 2018/28 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nce verilen 14.07.2020 tarih ve 2019/243 E. - 2020/588 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının çekmiş olduğu tarımsal krediye kefil olduğunu, davalının çekilen kredi için taşınmazı ipotek gösterdiğini, davalının daha sonra ipotekli olan taşınmazını 22/09/2014 tarihinde davacıya sattığını, davacının ipotekli taşınmazın bedelini davalı tarafa elden ödediğini, taşınmazı ipotekli olarak satın almasının sebebinin, davalının kardeşi olması ve ona güvenmesi olduğunu, devir işlemine kadar taksitlerin davalı tarafından düzenli olarak ödendiğini ancak taşınmazın ipotekli şekilde davacıya geçmesinden sonra davalı tarafın kötüniyetli olarak taksitleri ödememeye başladığını, taksitlerin ödenmemesi üzerine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını, taşınmaza yönelik satış işlemlerine başlandığını, taşınmazın davalının borcu yüzünden satılmasını engellemek için davalının alacaklı bankaya olan borcunun tamamını defaten ödeyerek davalının borcunu kapattığını ve davalı hakkında takip başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kredi sözleşmesine ipotek edilen taşınmazın kardeşlerin anlaşması ve borcun davacı tarafından ödenmesi kaydıyla iki farklı tarihte davacı tarafından alındığını, bu dönemlerde de borcun ödenmesi ile ilgili bir sorun doğmadığını, davacının sözleşmeden kaynaklı ipoteğin varlığını bilmekte iken kalan hisseyi de aldığını, satım anlaşmasında ipoteğin varlığının hesaplandığını ve tapulamanın ipoteğin değeri düşülerek yapıldığını, davacının taşınmazı ipotekli haliyle ve ipotekten kaynaklı borcu ile kabul ettiğini, tapu kayıtlarının aleni olduğunu, ödemenin kefalete dayalı bir ödeme olmadığını, taşınmaza dayanarak yapılan bir ödeme olduğunu, davacının bankanın yapmış olduğu takibin tarafı olmadığından İcra Hukuk Mahkemesi'ne takibin ve ödeme emrinin iptali istemiyle dava açtığını, ancak davalı tarafın o davayı boşa çıkarmak için icra dosyasını haricen ödediğini, davada rücu koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, tarafların, taşınmazın devrine ilişkin Tapu Sicil Müdürlüğü'nce düzenlenen resmi senette "….bu taşınmazda ki hissenin tamamını 20.000,00 (yirmibin) TL bedelle, üzerindeki ipoteklerden doğmuş veya doğacak bütün hukuki vecibeleri ile birlikte kabul eden ...'ya sattığını bedelinin tamamını nakden ve peşinen aldığını ve alıcı davacı iş bu taşınmaza tamamını üzerindeki ipoteklerden doğmuş veya doğacak bütün hukuki vecibeleri ile birlikte aynı bedelle kabul edip, aynen satın aldığını...'' beyan ettiklerinin anlaşıldığı, davacı (yeni malik) taşınmazı, üzerindeki ipoteklerden doğmuş veya doğacak bütün hukuki vecibeleri ile birlikte satın almış olduğunu, ipoteğe konu kredi borcunu da üstlenmiş olduğunun gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İstinaf mahkemesince,ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacı tarafın istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 30/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.