Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/31986
Karar No: 2020/4235
Karar Tarihi: 05.03.2020

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/31986 Esas 2020/4235 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi         2016/31986 E.  ,  2020/4235 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili; müvekkili çalıştığı halde karşılığının ödenmediğini öne sürerek fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davanın reddine karar verimesini istemiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile fazla çalışma ücreti alacağının kabulüne diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Taraflar arasında, ıslaha karşı zamanaşımı savunmasının dikkate alınması gerekip gerekmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme nitliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.
    Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
    4857 sayılı Kanundan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasada ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları, Borçlar Kanununun 126/1 maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 147) uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir.
    5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 7"nci maddesinde, iş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanır. Ancak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447"inci maddesi ile sözlü yargılama usulü kaldırılmış, aynı yasanın 316 ve devamı maddeleri gereğince iş davaları için basit yargılama usulü benimsenmiştir.
    Sözlü yargılama usulünün uygulandığı dönemde zamanaşımı def"i ilk oturuma kadar ve en geç ilk oturumda yapılabilir. Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde 319 uncu madde hükmü uyarınca savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı def"i cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. 01.10.2011 tarihinden sonraki dönemde ilk oturuma kadar zamanaşımı definin ileri sürülmesi ve hatta ilk oturumda sözlü olarak bildirilmesi mümkün değildir.
    Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def"inde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
    Somut uyuşmazlıkta; dosya içeriğinden, davanın kısmi dava olarak açıldığı, Mahkemece 29.03.2016 tarihli celsede 18.11.2015 tarihli ıslah işlemine ilişkin dilekçenin avans yetersizliği sebebiyle tebliğ edilemediğinin açıklandığı, davalı tarafından ise 14.12.2015 tarihinde bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi verildiği ve bu dilekçede 18.11.2015 tarihinde yapılan ıslaha karşı da zamanaşımı savunmasında bulunulduğu, davalıya ıslah dilekçesinin yöntemince tebliğ edilmediği dikkate alındığında ıslaha karşı zamanaşımı savunmasının süresinde olduğu sonucuna varıldığından; davalı vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı savunması değerlendirilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    3-Taraflar arasında fazla çalışma alacağına uygulanacak faizin başlangıç tarihi ve uygulanması gereken faizin türü de uyuşmazlık konusudur.
    Mahkemece fazla çalışma ücreti alacağına hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen temerrüt tarihlerinden itibaren bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faizin uygulanması gerektiğine hükmedilmiştir. Bilirkişi raporu incelendiğinde ise fazla çalışma ücreti alacağına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğinin açıklandığı görülmektedir.
    01.01.2003 - 31.12.2004 tarihleri arasında yürürlükte bulunan 14. dönem toplu iş sözleşmesinin 18. maddesinde, haftalık çalışma süresinin 45 saat olduğu, 5 gün çalışılan işyerlerinde günlük 9 saat; 6 gün çalışılan işyerlerinde günde 7.5 saat üzerinden çalışma düzenini işverenin belirleyeceği; 19. maddesinde, iş süresinden sayılan haller; 22. maddesinin A bendinde, fazla çalışma yapılırsa karşılığı ücretin %75 zamlı ödeneceği kararlaştırılmıştır. Aynı yönde düzenlemelere 01.01.2005 - 31.12.2007 yürürlük süreli 1. dönem, 01.01.2008 - 31.12.2010 yürürlük süreli 2. dönem, 01.01.2011 - 31.12.2012 yürürlük süreli 3. dönem ve 01.01.2013 - 31.12.2014 yürürlük süreli 4. dönem toplu iş sözleşmelerinde yer verilmiştir.
    Mülga 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunun 61.maddesi ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun 53. maddesinin 2. fıkrasında, “Toplu iş sözleşmesine dayanan eda davalarında temerrüt tarihinden itibaren, işletme kredilerine uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır "" şeklinde kurala yer verilerek uygulanması gereken faiz türü belirtilmiştir.
    4857 sayılı İş Kanununun 41 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, fazla çalışma saat ücreti, normal çalışma saat ücretinin yüzde elli fazlasıdır. İşçiye fazla çalışma yaptığı saatler için normal çalışma ücreti ödenmişse, sadece kalan yüzde elli kısmı ödenir.
    Somut uyuşmazlıkta, hüküm altına alınan fazla çalışma alacağının tamamının toplu iş sözleşmelerinden doğan istek olmadığı gözardı edilmiştir. 4857 sayılı Yasa"nın az yukarıda belirtilen 41. maddelerine göre, fazla çalışma karşılığı ücretin %50 zamlı ödenmesi, kanun gereğidir. Açıklanan nedenle, sözü edilen alacağın kanun gereği hesaplanan kısmına kanunda belirtilen faiz türünün, toplu iş sözleşmelerindeki düzenleme nedeniyle kanunda belirtilen hesaplama yöntemini aşan kısmına ( fazla çalışma alacağı için %25) ise işletme kredilerine uygulanan en yüksek faizin uygulanması gerekmektedir.
    Öte yandan, Mahkemece 14. dönem ve 1,2,3 ve 4. dönem toplu iş sözleşmelerin 53. maddesinde yer alan "" ücretin en geç ayda bir olmak üzere işledikten sonra her ayın 14"ünü takip eden en geç 3 gün içinde ödenmesi gerektiği" şeklindeki düzenleme fazla çalışma alacağını kapsamamaktadır. Fazla çalışma için toplu iş sözleşmelerinde açık bir ödeme tarihi kararlaştırılmadığına göre, hüküm altına alınan alacağa dava ve ıslah tarihinden faiz yürütülmesi gerekmektedir. Nitekim bilirkişi raporunda da fazla çalışma ücreti alacağı için bir temerrüt tarihi belirtilmemiştir.
    Şu halde; Mahkemece fazla çalışma ücreti alacağına dava ve ıslah tarihinden faiz yürütülmesi yerine yanılgılı değerlendirme ile fazla çalışma ücreti alacağına hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen temerrüt tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi infazda tereddüt yaratır mahiyette bulunmakla hatalı bulunmuştur.
    Mahkemece bu hususlar gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, 05.03.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi