3. Hukuk Dairesi 2016/3583 E. , 2017/13497 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın hukuki yarar bulunmadığından usulden reddine; yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ... ili,..ilçesi, ....245 pafta, 1942 ada, 9 parsel sayılı arsa üzerinde bulunan 3 kapı nolu ..... Apartmanına davalı ile yarı yarıya malik olduklarını, binanın zemin katındaki daire ile birinci katındaki iki adet dairenin kendisine, bodrum katındaki dört nolu daire ile binanın ikinci katındaki dört nolu dairenin davalıya ait olduğunu, binanın bakımsız, eski, aşırı bir şekilde tahrip olması, ayrıca üzerinde çatısının da olmamasının binanın ortak yeri olan açık terastan yağmur sularının sızarak davalının dairesine, binanın kolon ve kirişlerine, duvar ve tavan sıvalarına zarar verdiğini, binada mukavemeti kıracak derecede tahribatların meydana geldiğini ve binanın ön ve arka cephelerinin de büyük zararlara uğradığını, binadaki bu durumun can güvenliği ve sağlık bakımından tehlike arz ettiğini,davalı tarafa bu hususlarla ilgili olarak ihtarlarda bulunduğunu, davalı tarafın dairelerin kendisinin olduğunu, fakat içinde yaşamadığından harcama yapmayacağını kendisine bildirmesinden dolayı ..Sulh Hukuk Mahkemesinin..... D.İş nolu dosyası ile binadaki tehlikeli tahrip durumları tespit ettirdiğini,annesi olan Saide Kesici"nin ilgilenmesi ve yardımı ile dava konusu binada zarar gören yerlerin tümünün tamiratlarını yaptırdığını ve bu harcamaların dosyadaki faturalardan da anlaşılacağı üzere KDV dahil 35.400-TL olduğunu,...... gelen davalının binanın yeni halini görmesine rağmen, harcamaları ödemeye yanaşmadığı gibi dava konusu binadaki dairelerini de satmaya kalktığını ileri sürerek; davalıdan 35.000-TL alacaklı olduğunun tespitine, 31.01.2011 tarihli dilekçesinde ise 35.000-TL"nin davalıdan alacak olarak tespitine ve davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davanın alacağın tespit davası olduğunu, dava dilekçesine ekli sözleşme akdinde iş verenin Saide Kesici olduğu ve yapıldığı iddia edilen işlere ilişkin faturaların Saide Kesici adına kesildiğini, bu nedenle davacının da bir alacağı bulunmadığını, taşınmazda oluştuğu ve onarıldığı iddia olunan tahribata kendisinin neden olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacı tarafın uyuşmazlığı tespit davası yoluyla değil, açacağı eda davasında ileri sürmesi gerektiği gerekçesi ile davanın hukuki yarar bulunmadığından usulden reddine, karar verilmiş; hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33.maddesi (mülga 1086 sayılı HUMK’nun 76.maddesi) uyarınca; davanın esası olan maddi olayların ileri sürülmesi taraflara ait ise de, dava dilekçesini bir bütün olarak değerlendirerek, davayı nitelendirmek ve uygulanacak kanun maddesini belirlemek hakime aittir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.10.2013 gün, 2013/5-603 Esas- 2013/1503 Karar sayılı ilamı.)
Tespit davası, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davadır. Eda davası ise aynı konudaki tespit davasını da içeren daha geniş kapsamlı bir dava olması nedeniyle tespit davası eda davasının öncüsüdür.
Davacı, dava dilekçesinde davalıyla kendisine ait binanın ortak yerlerinin zamana bağlı olarak aşırı derecede yıprandığını, tespit yaptırdığını, anılan binaya yaptırdığı tespit sonrası hasar gören kısımlar için 35.400.00 TL harcama yaptığını belirtmiş; 31.01.2011 tarihli dilekçesinin sonuç kısmında da açıkça fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle davalıdan 35.000 TL"nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacının bu talepleri karşısında artık açılan davanın tespit davası olarak nitelendirilmesine olanak bulunmamaktadır. Mahkemenin nitelendirmede hataya düşerek yazılı gerekçe ile davanın usulden reddine karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.