Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil-olmazsa tenkis davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptal ve tescil isteği yönünden davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar M., M.ve T.. vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29.01.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat H. A.. geldi davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar G. U.. vd.vekili A.. ve dahili davalılar gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkin olup, mahkemece, tapu iptal ve tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 12.9.2007 tarihinde ölen tarafların ortak miras bırakan M."ün, çekişmeli 1486 sayılı parseldeki 6/7 payını 27.5.1992 tarihinde davalı M.."e; keza, 2600 sayılı parseldeki 1/2 payını bizzat 26.11.1987 tarihinde, 1220 sayılı parselde ki 1/4 payı ile 1207 sayılı parseldeki 1/7 payını ise dava dışı vekil E..aracılığıyla 8.2.2001 tarihinde davalı M.."ya; 948 parsel sayılı taşınmazını ise 28.4.1998 tarihinde davalı T.."e; yine 1831 sayılı parseldeki 438/1151 payını 26.2.1996 tarihinde davalı F.."ya satış suretiyle temlik ettiği; davalı T.."in de 948 sayılı parselin tamamını 19.8.2004 tarihinde davalı M..; F.."nın da 1831 sayılı parseldeki 438/1151 payını 5.8.1998 tarihinde davalı T.."e satış yoluyla devrettikleri; davalılar M.. ile M.."nın evli olup, davalı M.."in miras bırakanın oğlu; davalı F.."nın ise, miras bırakanın boşandığı ikinci eşi olduğu; gelini M.. ile davalı T.."in ise kardeş oldukları anlaşılmaktadır.
Davacılar, miras bırakanın çocukları ve torunları olup, miras bırakanın satış suretiyle gerçekleştirdiği yukarıda değinilen temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlar; mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Gerçektende, çekişmeli 2600 sayılı parseldeki 1/2 pay ile 1831 sayılı parseldeki 438/1151 pay dışında kalan çekişmeli taşınmazlar ve pay temlikleri yönünden, Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme neticesinde, bu temliklerin muvazaalı olduğu ve mirasçılardan mal kaçırma amacıyla gerçekleştirildiği saptanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Öyleyse, bu hususa yönelik bir kısım davalıların temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, kabul kapsamına alınan 2600 sayılı parseldeki 1/2 pay ile 1831 sayılı parseldeki 438/1151 pay dışında kalan çekişmeli taşınmazların, gerek bilirkişi raporu, gerekse sicil kayıtları ve dosya kapsamından, 5403 sayılı Yasanın 17. maddesi hükmü uyarınca, toplulaştırmaya tabi tutulduğu, yeni mülkiyet ve geometrik durumun tesis edildiği görülmektedir.
Tapu sicillerinin tutulması kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece, verilen karar sicilin doğru olarak oluşumunu gerektirir.O halde, toplulaştırma sonucu oluşan yeni mülkiyet ve parsel veya parseller üzerinden hüküm kurulması gerekirken, toplulaştırma işlemiyle hukuki varlığını yitiren kadastral parseller bakımından hüküm tesis edilmiş olması isabetsizdir.
Kaldı ki, çekişmeli 2600 sayılı parseldeki 1/2 pay ile 1831 sayılı parseldeki 438/1151 paya ilişkin olarak, miras bırakan M.. tarafından yapılan temliklerin muris muvazaası ile illetli olduğu yönünde kabulün toplanan deliller muvacehesinde doğru olduğu da söylenemez.
Şöyleki, miras bırakanın, çekişmeli 2600 sayılı parseldeki 1/2 payını, oğlu davalı M.. ile davalı M.."nın evlenmesi sırasında, düğün hediyesi olarak verdiği; 1831 sayılı parseldeki 438/1151 payın ise; davalı F.."ya, miras bırakanın ikinci eşi olması, müşterek çocuklarının bulunmaması sebebiyle mali yönden güvence sağlamak amacıyla devredildiği davalılarca savunulmuş; dinlenen tanıklar suvunmayı teyit eder şekilde beyanda bulunmuşlar; özellikle davacı A.."nin oğlu Ü.. tanık olarak olaylara dayalı ve müşahhas bildirimleriyle savunma doğrultusunda, bu iki taşınmazda davaya konu paylar yönünden yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olmadığı belirtilmiştir.
Davalı Ü.."in, davacı annesi A.."nin davayı kazanması halinde bir yönü itibariyle kendisinin de menfaati olabileceğine göre, yukarıda değinilen beyanlarına itibar etmek icap eder.
O halde; çekişmeli 2600 sayılı parseldeki 1/2 pay ile 1831 sayılı parseldeki 438/1151 pay yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken; miras bırakanın yapmış olduğu bu temliklerin de mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu benimsenmek suretiyle, kabul kapsamına alınmaları doğru değildir.
Bir kısım davalılar vekilinin, değinilen yönlere ilişkin olarak temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına, 29.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.