17. Hukuk Dairesi 2010/1074 E. , 2010/4510 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı aracın tek taraflı trafik kazası nedeniyle tamamen hasarlandığını ve hasar tazminatının davalı tarafından ödenmediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 11.437,00 TL tazminatın hasar tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, sigortalının aracının daha önce defalarca kaza yaptığını bildirip, o hasarın iddia olunan yerde meydana gelmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre hasarın kaza mahallinde olduğunun ve sigortanın sorumluluğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.1. maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken, sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması, gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, TTK.nun 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın, sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
Öte yandan, Kasko Poliçesi Genel Şartları’nın B.1.5 maddesi ve TTK. 1292/3. maddesi uyarınca, sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu, sanki bu oluşan rizikoyu teminat içinde imiş gibi ihbar ederse, ispat külfeti yer değiştirip, rizikonun teminat içinde kaldığının ispatı sigortalıya geçer.
Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya bakıldığında; olayın 01.08.2008 tarihinde meydana geldiği, kazanın ve araçtaki hasarın davacı tarafından belirtilen şekilde olduğu bilirkişi raporu ve davacı tanığı tarafından bildirildiği gibi, davacı sigortalının rizikonun gerçekleşme şeklini kasten ve iyi niyet kurallarına aykırı şekilde bildirdiği davalı sigorta şirketi tarafından kanıtlanamamıştır.
Bu durum karşısında, davalı sigorta şirketi rizikonun ihbar edilen yerden farklı şekilde oluştuğunu, aracın sigorta teminatı dışında ve başka yerde hasarlanıp olay yerine getirildiğini ispat edemediğinden, mahkemece, hasarın teminat kapsamında olduğu kabul edilerek, işin esası incelenip, sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.