(Kapatılan)13. Ceza Dairesi 2020/6937 E. , 2020/9405 K.
"İçtihat Metni"KANUN YARARINA BOZMA
Nitelikli hırsızlık suçundan sanık ..."nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/05/2015 tarihli ve 2011/535 esas, 2015/75 sayılı kararının 07/09/2015 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içinde 01/12/2018 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hakkındaki hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Kanun’un 142/1-b ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/06/2019 tarihli ve 2019/429 esas, 2019/694 sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı"nın 13.05.2020 gün ve 94660652-105-07-5886-2020-Kyb sayılı yazısı ile kanun yararına bozma ihbarında bulunulduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 11.06.2020 gün ve 2020/50634 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,
MEZKUR İHBARNAMEDE;
Dosya kapsamına göre, sanığın yokluğunda verilen Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/05/2015 tarihli kararı, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre 06/08/2015 tarihinde sanığa tebliğ edilerek kesinleştirilmiş ise de, tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan 6099 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yer alan, ""(1) Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." şeklindeki düzenleme ile anılan Kanun"un 35. maddesinde yer alan, "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. (Değişik fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./9.mad.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. (Değişik fıkra: 19/03/2003 - 4829 S.K./11. md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır..." şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, öncelikle sanığın bilinen en son adresine tebligatın çıkarılarak, önceki adresinde bulunamayan sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi olup olmadığının araştırılarak, mernis adresine Tebligat Kanunu"nun 21. maddesine göre tebliğ yapılması gerektiği, mernis adresinin olmadığının tespiti halinde ancak 35. maddeye göre daha önce usulüne uygun bir şekilde tebligat yapılan eski adrese tebliğ işlemi yapılabileceği cihetle, Mahkemesince mernis adresi araştırılması yapılmadan ve daha önce usulüne uygun tebligat yapıldığına ilişkin bir belge de bulunmayan adrese Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre yapılan tebliğin usulsüz olduğu ve kararın kesinleşmediği,
Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2019/486 esas, 2019/1821 karar sayılı ilâmında "...suça sürüklenen çocuk hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin ilk kararın usulüne uygun olarak kesinleşmediği ve denetim süresinin işlemeye başlamayacağı..." şeklinde belirtildiği,
Bu açıklamalar ışığında, somut olayda, sanığın yokluğunda verilen Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/05/2015 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın 06/08/2015 tarihinde kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de, anılan kararın tebliğ işleminin yukarıda alınan gerekçe dikkate alındığında geçersiz olması karşısında; esasen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmediği ve denetim süresinin başlamadığı, dolayısıyla denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediği gerekçesiyle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanamayacağı gözetilmeksizin, yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/05/2015 tarihli ve 2011/535 esas, 2015/75 karar sayılı sanık hakkında hırsızlık suçundan hükmolunan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararının 07/09/2015 tarihinde kesinleştiği ve sanığın denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suç sebebiyle yapılan yargılama sonucu anılan mahkeme kararının açıklanmasına karar verildiği anlaşılmakta ise de; dosya kapsamından sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin sanığın yokluğunda verilen kararın savunmasında bildirdiği adrese usulsüz şekilde tebliğ edilmesi nedeniyle kesinleşmediği, yapılan tebligat işleminin geçersiz olduğu belirlenmekle; Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/05/2015 tarihli ve 2011/535 esas, 2015/75 karar sayılı kararının usulüne uygun kesinleşmediği, sonraki işlemlerin hukuken geçersiz olduğu ve açıklanan hükmün infaz kabiliyetinin bulunmadığı, anılan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleşmemesi nedeniyle sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediğinden bahisle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasına da karar verilemeyeceği, kesinleşmemiş karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağı gözetilerek; Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/05/2015 tarihli ve 2011/535 esas, 2015/75 karar sayılı sanık hakkında hırsızlık suçundan hükmolunan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararının sanığa yasa yolu bildirimini içerecek şekilde usulüne uygun olarak tebliği ile kararın kesinleşmesi halinde yeniden kanun yararına bozma yoluna gidilmesi mümkün olup, henüz kesinleşmemiş olan karara yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 14.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.