15. Hukuk Dairesi 2019/3802 E. , 2020/2775 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili gelmedi. Davalı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili talebinden ibaret olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Davacılar yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davacı yüklenici vekili; müvekkilinin davalının taşınmazında yapılacak inşaatta müteahitlik görevini üstlendiğini, malzeme ve işçilik de dahil inşaatı bitirip teslim ettiklerini, ilk zamanlarda ödeme yapıldığını sonrasında ihtara rağmen ödeme yapılmadığını, şimdilik 30.000,00 TL ilk sözleşme tarihi tarihinden itibaren, ticari faiz ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 04.01.2019 tarihinde davasını ıslah ederek, dava değerini 169.900,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı iş sahibi vekili cevabında; taraflar arasında imzalanan iki sözleşmede de davacı yüklenicinin sadece müteahhitlik görevini üstlendiğini, taşınmazın yapılması için gerekli tüm giderlerin kendileri tarafından yapılacağı kararlaştırıldığını ve karşılandığını, davacının haketmiş olduğu iş bedelinin ödendiğini belirterek davasının reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece yapılan bilirkişi incelemeleri neticesinde, taraflar arasındaki sözleşmelerde, yükleniciye 10.000,00 TL ve 6.643,00 TL ödeneceği belirtildiği halde bu bedelin üstüne çıkılarak sözleşme haricinde davacıya malzeme ve işçilik bedeli de ödendiğini, davacının yaptığı işlerin rayiç değerleri sözleşmede belirlenmediğinden, bilirkişi incelemesiyle davacının yaptığı iş bedeli hesap edilerek, davalının yaptığı ödemelerin mahsubu, davacının 169.900,00 TL alacaklı olduğu belirlenerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında 06.06.2011 tarih 10.000,00 TL bedelli ve 03.08.2012 tarih 5.643,00 TL bedelli, resmî şekilde yapılmış, malzemesiz müteahitlik görevini içeren iki ayrı sözleşme bulunmaktadır. Her iki sözleşmede de inşaatın başından sonuna kadar gerekli malzeme alımı ve giderlerinin iş sahibi tarafından karşılanacağı kabul edilmiş ise de; sözleşmenin ifası sırasında, davalı iş sahibinin davacıya, sözleşmelerde belirlenen iş bedelinin çok üstünde ödeme yaptığı görülmekle, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin bu şekilde yenilendiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafından davacıya tahsilat makbuzlarıyla ödeme yapıldığı anlaşılmakta olup, bu makbuzların bir kısmı davacı tarafından imzalı, bir kısmı ise imzasız 23 adet tahsilat makbuzu, davacı tarafından, delil olarak sunulmuştur. 1 den başlayarak 15.sıraya kadar olan tahsilat makbuzlarının cevaba cevap dilekçesiyle, 16 ve 23 ‘e kadar sıralı makbuzların ise son bilirkişi raporundan sonra dosyaya sunulmuştur. Ödeme belgeleri (tahsilat makbuzları) borcu söndüren nitelikte belgeler olduğundan, yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği kabul edilmelidir.
Davalının dosyaya sunduğu 04.03.2013 tarihli ve 20 nolu olduğu anlaşılan tahsilat makbuzu, davacının imzasını taşımakta olup, taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinin 04.03.2013 tarihi itibariyle, 130.000,00 TL olduğunun kabulü gerekecektir. Bu tarihten sonra sunulan 04.04.2013 tarih 21 nolu, 09.05.2013 tarih 22 nolu, 10.07.2013 tarih 23 nolu tahsilat makbuzları bulunmakta olup, bu makbuzların ödeme niteliğinde olup olmadığı ve sıhhati mahkeme tarafından değerlendirilmemiştir. 6100 sayılı HMK 144.maddesi gereğince, bahsi geçen tahsilat makbuzları yönünden tarafların dinlenerek, bu makbuzların sıhhati değerlendirildikten sonra taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin açıklığa kavuşturulup, sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerde hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2.540,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davalıya iadesine,
karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 14.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.