Esas No: 2020/7907
Karar No: 2022/2766
Karar Tarihi: 04.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7907 Esas 2022/2766 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, bir şirket ortaklığına ilişkin olup, davacı şirket ortağı, dava dışı ortağın yetkisini kötüye kullanarak şirkete zarar verdiği gerekçesiyle tazminat talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın usule uygun olmadığına karar vermiş, bu karar istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesi ise dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davacının tazmin talebinin şirkete ödenmek üzere yapılması gerektiği sonucuna varmıştır. Temyiz başvurusu ise reddedilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- Türk Ticaret Kanunu'nun 32. maddesi
- Türk Ticaret Kanunu'nun 555/1 maddesi
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-d maddesi
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 115/2 maddesi
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/b-1 maddesi
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/1 maddesi
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 372. maddesi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08.06.2017 tarih ve 2016/188 E. - 2017/710 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 17.09.2020 tarih ve 2020/6 E. - 2020/6 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının ... ... Ltd. Şti’nin %50 ortağı olduğunu, 06/06/2014 tarihinde İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne tescil ettirilen 17/04/2014 tarih 2014/03 nolu kararlara istinaden davacı ile dava dışı ortağın şirketi temsil etmek üzere birlikte yetkili kılındığı, ancak 03.03.2015 tarihinde dava dışı ortağın genel kurul toplantısı yaparak kendisini tek başına şirketi temsil etmeye yetkili kılan karar aldığını, bu kararı davalı Müdürlüğün tescil ettiğini, diğer şirket ortağının tek başına temsile yetkili olduğu dönemde şirkete ödenen 150.000.-TL ile 50.000.-TL değerinde bedelsiz ürünü kendi tasarrufuna geçirdiğini, dava dışı ortağın şirketin vergi ve sigorta prim borçlarını ödemediği gibi 3. kişilere olan borçlarıda ödemeyerek sebepsiz zenginleştiğini, bu zararlardan davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin uğradığı zarara karşılık şimdilik 150.000.-TL'nin müştereken ve müteselsilen ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, davanın doğrudan diğer şirket ortağına yöneltmesi ve şirket zararının, şirkete ödenmesinin talep edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; uğranıldığı iddia olunan 150.000.-TL'lik zararın şirkete ait olduğundan tazmin isteme hakkının şirkete ait olduğunu, zararın dava dışı şirket ortağından talep edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; dava dışı ... ... Ltd. Şti’nin 24/12/2013 tarihinde ticaret siciline kaydedildiği, %50'şer hisse ile davacı ile dava dışı şirket ortağı olduğu, ortaklar kurulunun 17/04/2014 tarih, 2014/4 sayılı kararı ile iki ortağın süresiz ve müştereken şirket temsilcisi olarak atandığı, 03/03/2015 tarihli 2015/1 sayılı genel kurul toplantı ve müzakere defterine göre aksi karar alınıncaya kadar şirket müdürü olarak münferiden dava dışı ortağın seçildiği ve söz konusu kararın ilan edilerek davacı tarafından Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne yapılan 13/04/2015 tarihli başvuru ile Türk Ticaret Kanunu'nun 32. maddesine göre resen düzeltme işleminin yapıldığı tespit edilmiş, maddi zarar hususunda TTK'nun 555/1 maddesine göre davacının dava ehliyetinin bulunmadığı, davacının dava dilekçesinde yer alan talep sonucunda maddi tazminatın kendisine verilmesini istediği, HMK'nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; davanın Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne yapılan kaydın usulsüzlüğü ve bundan doğan zararın tazminine ilişkin olduğu, pay sahiplerinin tazminatı ancak şirkete ödenmek üzere talep edebileceği, davacının adına ödeme istemesinin yasaya uygun olmadığından davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 04/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.