23. Hukuk Dairesi 2012/4658 E. , 2012/6838 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Asıl davada davacı, üyesi bulunduğu davalı kooperatif tarafından 30.11.2004 tarihi itibari ile 8.895,00 TL borçlu bulunduğunun bildirilmesi üzerine, borcu bulunmadığı halde üyeliğini kaybetme tehdidi altında geri isteme hakkını saklı tutarak bu miktarı kooperatif hesabına yatırdığını, ayrıca kur"ada kendisine isabet eden binayı dışarıdan gelen suyun bastığını ve davalı kooperatifin su basmasını önlememesi sebebiyle binayı kiraya veremediğini ileri sürerek, fazladan ödemek zorunda kaldığı 8.895,00 TL"nin 3. 250,00 TL"si ile binayı kiraya verememesinden dolayı 01.09.2001 ve 01.11.2005 tarihleri arasında işlemiş kira bedeli olarak 250,00 TL olmak üzere şimdilik 3.500,00 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi olan davalının, 30.11.2004 tarihinde yatırdığı 8.895,00 TL"nin, 5.000,00 TL"sinin iadesi için ... 8. İcra Müdürlüğü"nün 2005/6524 E. Sayılı dosyası ile ilamsız takip başlattığını, davalıdan tahsil edilen bu paranın davalının birikmiş aidat borçları olduğunu, bu nedenle ödenmediğini ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borçlu olup olmadığının, varsa ne kadar borçlu olduğunun tesbiti ile buna göre takibin iptalini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekilleri, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, uyulan Yargıtay 16. Hukuk Dairesi"nin bozma ilamı doğrultusunda alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada davacı, birleşen davada davalı ..."ün üyesi bulunduğu davalı kooperatiften her hangi bir alacağı olmadığı, ancak su basmasından dolayı taşınmazını kiraya veremediği gerekçesiyle asıl davada alacak talebinin reddine, kira tazminatı talebinin kabulü ile 250,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen davanın kabulü ile davacının ... 8. İcra Müdürlüğü"nün 2005/6524 E. sayılı dosyada borcunun olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine, takibin kötüniyetli olduğuna ilişkin dosyada her hangi bir delil bulunmamasına, 250,00 TL kira bedeline dava konusu edilen dönem ve miktar itibariyle
davacının hak ettiğinin kabul gerekmesine göre, asıl davada davalı-birleşen davada davacı kooperatif vekilinin tüm, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Asıl dava, fazla ödenen aidat bedelinin istirdadı, birleşen dava ise aynı alacağın bir kısmı hakkında menfi tespit istemine ilişkindir. Dosya içerisinde bulunan ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2007/627 Esas 2009/210 Karar sayılı ilamı ile su basması nedeniyle davacıya ait işyerinin zarar gördüğünün, zarara davalı kooperatifin sebebiyet verdiğinin, bu sebeple de, işyerinin önündeki demir doğrama ve beton korkuluklarını yaptırmamasından dolayı davacıya ceza verilemeyeceğinin anlaşılmasına göre borcun hesaplanmasında 3.050,00 TL"lik ceza miktarının da dikkate alınması doğru olmamıştır.
Öte yandan, mahkemece karar verildikten sonra temyiz aşamasında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu"nun 7. maddesinde aynen “Türk Borçlar Kanunu"nun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76"ncı, faize ilişkin 88"nci, temerrüt faizine ilişkin 120"nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138"nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 88. maddesinin “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdi faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faiz oranı hakkında akdi faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 42. maddesine göre Genel Kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi"nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek ve taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. 818 sayılı BK"nın 101/2. (6098 sayılı TBK"nın 117.) maddesi hükmü karşısında, .
genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşme ile kararlaştırılan faizdir. Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK"nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır.3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun"un 2/1. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faizi oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak faiz oranını belirlerken, yukarıdaki parargafta belirtilen 6098 sayılı TBK"nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorundadır.
Somut olayda gecikme faizleri genel kurul kararıyla belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan, azami faiz oranı TBK"nın 120/2. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup, kooperatif genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Öte yandan, mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra geçmişe etkili yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi halinde, bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hak, hukuki değer taşımayacaktır. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK ile YHGK"nun 07.03.2012 tarih ve 2011/19 - 799 E, 2012/128 K sayılı ilamı bu yöndedir.)
Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, işlemiş ve işleyecek gecikme faizi oranı ve miktarı bakımından gerektiğinde bilirkişiden açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
Diğer yandan mahkemece birleşen dosya ile ilgili olarak kurulan hükümde, birleşen davanın davalısı kooperatif olmamasına rağmen "" davacının davalı kooperatife borçlu olmadığının tespitine"" şeklinde hüküm kurulmuş olması da hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı-birleşen davada davacı kooperatifin tüm, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, asıl davada davacı-birleşen davada davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harcının asıl davada davalı-birleşen davada davacıdan alınmasına, asıl davada davacı-birleşen davada davalının peşin alınan harcının istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 21.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.