10. Hukuk Dairesi 2015/17958 E. , 2017/8455 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, davalı tarafından yapılan takip nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Anayasa"nın 37. maddesine göre, "Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz". 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1. maddesine göre, "Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir." 114/c maddesine göre, mahkemenin görevli olması dava şartıdır. 115. maddesine göre, "Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir." Bu yasal çerçevede, görev konusunun, mahkemelerce her aşamada resen gözetilmesi gerekir.
İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte, esas olarak iş ve sosyal güvenlik hukuku uygulamasından kaynaklanan bireysel ve toplu hak uyuşmazlıklarını çözen özel mahkemeler olup, bu kapsamda Sosyal Güvenlik Kurumu"nun prim ve diğer alacaklarının hesaplanması, sigortalı olma hakkının kazanılması ya da kaybedilmesi, gelir/aylık bağlanması, işçilik alacaklarının belirlenmesi gibi kendi içinde bütünlük ve uzmanlık gerektiren konular görev alanına girmektedir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesi ile mülga 1479 sayılı Kanunun 70. maddesinde ve 506 sayılı Kanunun 134. maddesinde, bu Kanunların uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 sayılı Kanunun 101. maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir.
İş Mahkemesi sıfatıyla işin esasına girilerek sonuçlandırıldığı anlaşılan davaya konu somut olayda; taraflar arasında yapılan ihaleli iş nedeniyle davacının Kamu İhale Genel Tebliği kapsamında davalının hakedişlerinden kesinti yapılmasının hukuka aykırı olduğu kanaati ile davacı hakkında takibe geçildiği, takibin kesinleşmesi nedeniyle eldeki menfi tespit davasının açıldığı, yapılan kesintilerin yasal olduğunun iddia edildiği ve aslen takibin Kamu İhale Genel Tebliği kapsamında ihaleli iş nedeniyle yapılan kesintilerin iadesi istemine yönelik olduğu anlaşılmakta olup, eldeki davada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumunun prim ve diğer alacaklarının hesaplanması, sigortalı olma hakkının kazanılması ya da kaybedilmesi, gelir/aylık bağlanması veya belirlenmesinden kaynaklanan türden bir uyuşmazlığın çözülmesi olgusu sözkonusu olmayıp; ne 506 sayılı Kanun, ne 1479 sayılı Kanun ne de 5510 sayılı Kanunun uygulama yeri, yani, uyuşmazlığın sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasıyla çözümlenmesi imkânı bulunmamadığı ve uyuşmazlığın çözümünde; 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin gözetilmesi gerekmektedir. Bu durumda yukarıda sözü edilen kanun maddeleri hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemesi görevli değildir.
Bu yasal çerçevede; açık kanun hükmü ile iş mahkemesinde görüleceği belirtilmemiş olan menfi tespit davasının, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2. maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesinde sonuçlandırılması gerektiği gözetilmeksizin, İş Mahkemesi sıfatıyla işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.