Abaküs Yazılım
18. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/111
Karar No: 2016/419
Karar Tarihi: 13.01.2016

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/111 Esas 2016/419 Karar Sayılı İlamı

18. Ceza Dairesi         2016/111 E.  ,  2016/419 K.
"İçtihat Metni"



KARAR
Hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, Silivri 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 22/05/2013 tarih ve 2012/451 esas, 2013/367 karar sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 03/12/2013 gün ve 2013/28632-2013/30504 sayılı kararıyla onanmasına karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07/01/2016 gün ve 2015/426159 sayılı yazısı ile;
“ANLATIM VE TALEP : Sanık ... hakkında kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan cezalandırılması için açılan kamu davası yargılaması sonucunda, adı geçen sanığın, TCK"nun 125/1, 125/3-a, 53/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay hapis cezası ile mahkumiyetine karar verilmiştir.
Ancak söz konusu kararın incelenmesinden, mahkumiyete ilişkin hükümde, TCK"nın 62. maddesinde düzenlenen "takdiri indirim sebepleri" ile 51. maddesinde düzenlenen "hapis cezasının ertelenmesi"ne ilişkin kanun maddelerinin ve 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde kaleme alınan, "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" müessesinin uygulanmadığı anlaşılmaktadır. Lehe olan hükümlerin uygulanmamasının gerekçeleri olarak, sanığın Mahkemeye karşı saygılı tutum içerisinde bulunmaması, pişman olduğuna dair olumlu kanaat oluşmaması, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gibi gerekçelerin gösterildiği tespit edilmiştir. Dosya içeriğindeki yargılamaya ilişkin evrak incelendiğinde ise, sanık ..."in, adli sicil kaydı bulunmadığı, duruşmalarda ayrıntılı, Mahkemeye yardımcı olacak, dava konusu ile ilişkili ve uyuşmazlığın çözümü için faydalı olacak şekilde savunma yaptığı, yargılamada "saygısız" olarak nitelendirilebilecek bir tutum ve davranış içerisine girmediği görülmektedir.
Her ne kadar, mevzuatımızda hüküm altına alınan lehe hükümlerin takdire ilişkin bir husus oldukları kabul edilebilirse de, anılan kanun maddelerinin uygulanmamasına ilişkin gerekçelerin, dosya kapsamı ve yargılama süreci ile çelişmemesi, yasal, yeterli ve üst mahkemece denetlenebilir olması gerekmektedir. Ayrıca bu konuda gösterilen gerekçeler makul ve makbul olduğu gibi, yasanın amacına aykırı düşmemeli, hak ve nesafet kurallarına da aykırı olmamalıdır.
Yukarıda arz edilen anlatım doğrultusunda, dosya içeriğine uygun düşmeyen ve bu sebeple de yasal ve yeterli görülemeyecek nedenlerle lehe olan hükümlerin uygulanmamış olması sebebiyle, ONAMA"ya ilişkin kararın kaldırılarak BOZMA kararı verilmesi, aksi kanaatte olunması halinde, gereğinin takdir ve ifası için dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi saygıyla talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:

II- İTİRAZIN KAPSAMI
CMK"nın 308/1. maddesinin son cümlesi uyarınca yapıldığı kabul edilen itiraz, sanık ... hakkında hakaret suçundan verilen mahkumiyet hükmünün onanmasına dair, Yargıtay 4. Ceza Dairesi"nin 03/12/2013 gün ve 2013/28632(E)-2013/30504(K) sayılı kararına ilişkindir.
III- KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Yargıtay 4. Ceza Dairesi"nce sanık ... hakkında hakaret suçundan verilen 03/12/2013 gün ve 2013/28632(E)-2013/30504(K) sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
Silivri 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 22/05/2013 tarih ve 2012/451 esas, 2013/367 karar sayılı mahkumiyet hükmünü içeren dosya yeniden görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1)YCGK"nın 17/07/2007 tarih ve 2007/105-174 sayılı kararında iddia ve savunma dokunulmazlığı kavramı değerlendirilirken; “.....765 sayılı Yasanın 486/1. maddesinde; “Tarafların veya vekil, müdafii, müşavir yahut kanuni mümessillerinin bir dava hakkında kaza mercilerine verdikleri dilekçe, layıha veya sair evrakın yahut yaptıkları iddia ve müdafaaların ihtiva ettiği hakareti mutazammın yazı ve sözlerinden dolayı takibat yapılmaz.” şeklinde yer alan düzenlemeden, “savunma (veya iddia) amacıyla vaki olan yazı ve sözlerin” hakaret suçları açısından hukuka uygunluk nedenlerinden birisini teşkil eden “hakkın kullanılmasını” oluşturabileceği,
Böyle bir hakkın ihdas edilmesinin amacının, ceza yargılaması bakımından gerçeğin ortaya çıkarılması ve adaletin yerine getirilmesi olduğu,
Bu şekilde, davada taraf olan; davalı, davacı, şahsi davacı, katılan, sanık ve savcının iddianın ve savunmanın gerektiği şekilde yapılabilmesi için belirli koşullar dahilinde bazı isnadlarda bulunabilecekleri, bunu yaparken de bazan muhataplarını küçük düşürücü ifadeler kullanabilecekleri öngörülmekle, iddia ve savunmanın gerekliliği ile orantılı olmak şartıyla bu şekilde ortaya çıkan eylemlerin hukuka uygun sayılacağı,
Ancak, bu hakkın kullanımının bazı koşullara bağlı olduğu, bu koşulların;
a) Eylemin iddia veya savunma niteliğindeki evrak ile yazılı olarak veya iddia ve savunma sırasında sözlü olarak yapılması gerektiği (Şekil şartı),
b) Eylemin, yargı organlarına verilen dilekçelerde veya bu organlar huzurunda yapılması zorunluluğu (Yer şartı),
c) Hak kullanılırken sınırın aşılmamasının gerekli olduğu (Ölçülülük şartı),
Şeklinde sıralanabileceği,
Ölçülülük koşulu değerlendirilirken, 765 sayılı Yasanın 486. maddesinin 2. fıkrasından da bahsetmek gerektiği; 486. maddenin 2. fıkrasındaki düzenlenin; “Dava ile ilgili olmayan ve ilgili olduğu takdirde dahi iddia ve müdafaa hududunu aşan hakareti mutazammın yazı ve sözler yukarıdaki fıkra hükmünden hariçtir.” şeklinde olduğu,
Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde, ölçülülük koşulunda önemli olanın, eylemin yargılama konusu ile ilgili olması hususu olduğu, yani eylemin, iddia veya savunmaya katkıda bulunmasının gerektiği,
Bu katkı ile ilgili olarak; eylemle savunma veya iddia arasında mantıksal bir bağlantının arandığı, iddia ve savunma ile ilgili olmayan veya iddia ve savunma açısından zorunlu bulunmadığı halde sarfedilen hakaret ve sövme içerikli yazı veya sözlerin savunma dokunulmazlığı kapsamında değerlendirilemeyeceği,
Sonuç olarak; bir hakkın kullanımının, başka bir hakkın ihlali neticesini doğurmaması ve Anayasa ile teminat altına alınmış özgürlükleri yok etmemesi gerektiği,” belirtilmiştir.
İddia ve savunma dokunulmazlığı, 5237 sayılı TCK"nın 128. maddesinde de “Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Sanığın, aşamalardaki savunması, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2010/106(E)sayılı dosyası üzerinden yürütülen yargılama sırasında sunduğu, 16/05/2011 ve 26/05/2011 tarihli dilekçelerin içeriği, YCGK"nın 17/07/2007 tarihli içtihadı ve TCK"nın 128. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; sanığın, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/108 esas sayılı dosyasına konu soruşturmayı yapan ve bu davanın hukuki temelini oluşturan iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet savcısına yönelik sözlerinin de savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı ve somut olayda, hakaret suçlarında hukuka uygunluk nedeni oluşturan hakkın kullanılmasına ilişkin koşulların gerçekleştiği gözetilmeden, “....Husumet anlamında davanın tarafı olmayan Cumhuriyet savcısına yönelik söylenen bu sözlerin savunma dokunulmazlığından faydalanması düşünülemez. ...TCK"nın 128. maddesi ...ancak isnat ve değerlendirmelerin gerçek ve somut vakıalara dayanması halinde mümkündür. Delillerin sahte olduğunu, iddiaların asılsız olduğunu “soyut bir şekilde dahi olsa” ileri sürmek savunma hakkı kapsamında kalmakla birlikte doğrudan davanın tarafı olmayan kişilere yönelen ve somut vakıalar ortaya konmadan kişilerin saygınlığını zedeler mahiyette sözler söylemek savunma hakkı ya da savunma dokunulmazlığı kapsamında değerlendirilemez...” biçimindeki yerinde olmayan gerekçeyle mahkumiyet hükmü kurulması,
2)Kabule göre de; sanığın sabıkasız olması, hakaret suçunda somut maddi bir zarar oluşmaması, manevi zararın ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına engel teşkil etmemesi ve duruşma tutanaklarının içeriği karşısında, yasal koşullar yeterince irdelenmeden ve TCK"nın 62. maddesi yönünden; sanığın Mahkemeye karşı saygısız tutumunun nelerden ibaret olduğu, CMK"nın 231. maddesi yönünden; sanığın hangi kişilik özelliğinin ve duruşmadaki hangi tutum ve davranışının yeniden suç işlemeyeceği kanaatine dayanak alındığı, TCK"nın 51. maddesi yönünden ise sanığın yargılama sürecinde pişmanlık göstermediği kanaatine nasıl ulaşıldığı, denetime olanak sağlayacak biçimde somut olarak açıklanıp gösterilmeden, yetersiz gerekçe ile sanık hakkında takdiri indirim, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve erteleme hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri ile itiraz yazısındaki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 13/01/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi