12. Ceza Dairesi 2016/2972 E. , 2016/10264 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : 225.630,32 TL maddi ve 830.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacı vekili 30.07.2015 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş, yapılan inceleme sonucunda verilen davanın kısmen kabulü kararı ise davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek aşağıdaki sonuca ulaşılmıştır.
Tazminat davasının dayanağı olan ... Ağır Ceza Mahkemesinin, 2014/188 Esas - 2015/143 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) hükümeti cebren devirmek ve engellemek suçundan, 28.02.2010-31.03.2010 ve 11.02.2011-19.06.2014 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 08.06.2015 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 30.07.2015 tarihinde, CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla,
Yapılan incelemeye toplanıp ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.
Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.
Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir ölçü olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminat miktarının davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tutuklama tarihinden itibaren faize hükmedilmesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 1255 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçülere uymayacak ve aylık 23.808 TL"ya tekabül edecek, emsal uygulamaların da oldukça üzerinde olacak şekilde çok fazla tayini,
2- Tazminat davasının dayanağı olan ... Ağır Ceza Mahkemesinin, 2014/188 Esas - 2015/143 Karar sayılı dosyasında vekaletnameli bir müdafii tarafından mı, yoksa Baro tarafından atanan zorunlu müdafii tarafından mı temsil edilip edilmediğinin belirlenerek dosyaya davacı tarafından sunulan, beraat hükmünün verildiği 31.03.2015 tarihinden önceki bir tarihte düzenlenen ve avukatlık ücreti olarak ödendiği iddia edilen 30.01.2015 tarihli, 20.000 TL bedelli ödeme makbuzu üzerindeki miktarın davacının vekili olan avukata ödenip ödenmediği araştırılarak ödeme yapıldığı anlaşıldığı takdirde, beraat hükmünün verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.000 TL’nin yapılan ödemeden düşülmesinden sonra kalan miktarın davacı lehine ödenmesine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu iddia edilen miktarın tamamının ödenmesine karar verilmesi,
3- Tutuklandığı tarihte Jandarma Kurmay Yarbay rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli olan davacının, tutuklu kaldığı tarihlerde görevinde yükselemediği, ancak beraat etmesinden sonra 08.06.2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, nasbının 30.08.2011 tarihine götürülerek, 30.08.2011 tarihi itibariyle albaylığa, 30.08.2013 tarihi itibariyle de kıdemli albaylığa terfi ettirildiği, bir üst rütbeye emsallerinden geç çıkması nedeniyle 30.08.2011 – 19.06.2014 tarihleri arasındaki eksik ödenen özlük hakları ile ilgili olarak Jandarma Genel Komutanlığı’na yaptığı müracaatın, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 33. maddesi gereğince albay ve kıdemli albay rütbelerine göre fark ödemesinin yapılamadığına dair cevap verildiğinin anlaşılması karşısında, eksik ödenen özlük haklarının iadesine ilişkin olarak davacının bağlı bulunduğu kuruma yaptığı bir başvuru olup olmadığı, davacı tarafından bu konuda açılmış bir tam yargı davası bulunup bulunmadığı, davadan sonra bile olsa herhangi bir idari tasarrufla ödenmesine karar verilip verilmediği ve bu konudaki yasal mevzuat araştırılarak, davacının eksik ödenen özlük haklarının başka bir yolla iadesinin mümkün olmadığının belirlenmesi halinde, bu miktarın ödenmesine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu bilirkişi tarafından belirlenen eksik ödeme miktarının tahsiline karar verilmesi,,
4- Tutuklandığı tarihte Jandarma Kurmay Yarbay olan davacı, il jandarma alay komutanı olarak atama veya yurt dışı görevlendirilmesi için gerekli şartları taşımış olsa bile, bu atamanın veya görevlendirilmenin mutlak suretle yapılacağı varsayılarak, il jandarma alay komutanı olması halinde ve yurtdışı görevlendirilmesi halinde oluşacak muhtemel maaş kayıplarının maddi tazminata eklenemeyeceğinin gözetilmemesi,
5- Davacının CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince hesaplanması gereken maddi zararının kapsamına, görev başında olan Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına her ay, 2155 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmeliğe göre ödenmesi gereken tayın bedeli (yemek yardımı) miktarının alınmayacağının gözetilmemesi,
6- Dairemizin yerleşik uygulamaları kapsamında, davacının tutuklu kaldığı dönem için maddi zararları hesaplanırken cezaevi harcamaları, cezaevi ziyaretçilerinin yol harcamaları ve benzeri giderlerinin CMK"nın 141 vd. maddeleri kapsamında maddi zarar hesabına dahil edilemeyeceğinin gözetilmemesi,
7- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden ve özellikle maliye hazinesinden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 15.06.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.