![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2017/4518
Karar No: 2017/8446
Karar Tarihi: 28.11.2017
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/4518 Esas 2017/8446 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, aksine Kurum işleminin iptali ile yaşlılık aylığından yapılan kesintilerin yersiz olduğu iddiası ile iadesi gerektiğinin ve kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, bozma ilamına uyarak, ilamında yazılı gerekçelerle davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada mahkemece ilk kez verilen 11.03.2015 tarihli karar, Dairemizin bozma ilamı ile “...davacı hakkında 13.09.2012 tarihinden sonra vergi kaydının devam etmesi nedeniyle bu dönem bakımından sosyal güvenlik destek primlerine ilişkin borcun tahakkuk ettirileceğinin belirtilmiş olması karşısında davanın konusunu ortadan kalktığından bahsedilmesi mümkün olmayıp, mahkemece 13.09.2012 tarihi ve sonrası bakımından davalı Kurumca borç tahakkuku yapılıp yapılmadığı hususu sorulmalı ve davacının 5510 sayılı Yasanın 30’uncu maddesi kapsamında bu dönem bakımından sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışıp çalışmadığı hususu netleştirildikten sonra bir karar verilmesi” gereğine işaret edilerek, bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu
kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada ise bozmaya uyulmuş ise de, davanın konusunun bir kısmının ortadan kalktığı hususu bozma ilamı kapsamı dışında bırakılmış olmakla kesinleşmiş olup, davacı hakkında 13.09.2012-31.10.2012 tarihleri arasında kalan dönem bakımından Kuruma soyal güvenlik destek primi borcu bulunduğu ve davacının aylıklarından kesinti yoluyla bu tutarın ödendiği anlaşılmakla, davalı Kurumca tahakkuk ettirilen sosyal güvenlik destek primleri borcunun 01.10.2008-13.09.2012 tarihleri arasında kalan dönemi bakımından Kurum işlemine göre davanın konusuz kaldığına, kalan dönem hakkında ise talebin reddine dair karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın tümden reddine dair, karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddî ve hukukî olgular göz önünde tutulmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.