5. Ceza Dairesi 2020/2973 E. , 2020/12330 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet verme ve rüşvet alma
HÜKÜM : Değişen suç vasfına göre; sanık ... hakkında zincirleme olarak icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet, diğer sanık hakkında bu suça yardım etme suçundan mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanık ... hakkında verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Toplanan kanıtlarla iddia ve savunma incelenip tartışılarak suçun sübutu ve niteliği soruşturma sonuçlarına ve yasaya uygun biçimde tayin edilmiş bulunduğundan tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiş, TCK"nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararı doğrultusunda uygulanmasının infaz sırasında nazara alınması mümkün görülmüş, sanığın eylemlerinin, suç tarihi itibarıyla 5237 sayılı TCK"nın 257/3. maddesinde düzenlenen "görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlamaya yardım etme suçunu" oluşturduğu, hükümden önce 19/12/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Kanunla, TCK"nın 257. maddesinin 1 ve 2. fıkralarındaki ceza miktarı indirilmesine rağmen bu fıkraya atıfta bulunan ve sanığın eylemine uyan 3. fıkrada aynı Kanunla yapılan değişiklik sonucu öngörülen yaptırımın aleyhe sonuç doğuracak şekilde 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezasını gerektirdiği, yine hükümden önce 28344 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 105/5-b maddesi ile de 5237 sayılı TCK"nın 257/3. madde ve fıkra hükmünün yürürlükten kaldırılmış olduğu ve bu suretle aynı Kanunun 87. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 252/1. maddesinde düzenlenen suça dönüştüğü, bu durumun da aleyhe sonuç doğurduğu, en lehe olan yasal düzenlemenin 6086 sayılı Yasayla yapılan değişiklikten önceki haliyle 5237 sayılı TCK"nın 257/3. maddesi olduğu, buna göre cezalandırmanın anılan maddenin 1. fıkrası ile yapılacağı, 1. fıkrada sadece 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü ve lehe yasanın buna göre belirlenmesi gerektiği halde, yanılgılı nitelendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması aleyhe temyiz olmadığından, TCK"nın 257/1, 39, 43 ve 62. maddelerinin aynı Kanunun 61/5. maddesi uyarınca bu sıra dahilinde uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi ise sonuca etkili bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Delillerle iddia ve savunma, yapılan yargılama göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen sanık müdafin temyiz itirazlarının reddiyle eleştirilen hususlar dışında usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
2-Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanığın eylemlerinin suç tarihi itibarıyla 5237 sayılı TCK"nın 257/3. maddesinde düzenlenen "görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama suçunu" oluşturduğu, hükümden önce 19/12/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Kanunla, TCK"nın 257. maddesinin 1 ve 2. fıkralarındaki ceza miktarı indirilmesine rağmen bu fıkraya atıfta bulunan ve sanığın eylemine uyan 3. fıkrada aynı Kanunla yapılan değişiklik sonucu öngörülen yaptırımın aleyhe sonuç doğuracak şekilde 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezasını gerektirdiği, yine hükümden önce 28344 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 105/5-b maddesi ile de 5237 sayılı TCK"nın 257/3. madde ve fıkra hükmünün yürürlükten kaldırılmış olduğu ve bu suretle aynı Kanunun 87. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 252/2. maddesinde düzenlenen suça dönüştüğü, bu durumun da aleyhe sonuç doğurduğu, en lehe olan yasal düzenlemenin 6086 sayılı Yasayla yapılan değişiklikten önceki haliyle 5237 sayılı TCK"nın 257/3. maddesi olduğu, buna göre cezalandırmanın anılan maddenin 1. fıkrası ile yapılacağı, 1. fıkrada sadece 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü ve lehe yasanın buna göre belirlenmesi gerektiği halde, yanılgılı nitelendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Sanığın kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine CMK"nın 231/6. maddesindeki objektif ve subjektif koşullar değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken; yargılama aşamasındaki tutumu lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek hakkında TCK’nın 62. maddesi uygulanan sanığın "suçun işleniş şekli, işlemiş olduğu suçtan da ortaya çıktığı üzere dosyaya yansıyan olumsuz kişiliği" biçimindeki yeterli ve yasal olmayan gerekçeyle anılan maddenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Yüklenen suçu TCK"nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık ... hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesinin uygulanması sırasında hükmolunan cezanın yarısından az olmayacak bir süre boyunca (en az 3 ay 4 gün) bu bentteki hak ve yetkilerin tamamını kullanmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden "...3 ay 3 gün süre ile kamu görevini üstlenmesinden yasaklanmasına" şeklinde sınırlı ve eksik uygulama yapılması,
Burdur Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/167 Esas sırasında kayıtlı emanet eşyaları hakkında bir karar verilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA 22/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.