12. Hukuk Dairesi 2015/33028 E. , 2016/1055 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi.... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı, borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine itirazını belirterek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, yetki itirazının kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dairemiz; ihtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yerin yargı çevresindeki icra dairesinde takip yapılmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı görüşünde iken, HGK"nun 15.01.2014 tarih ve 2013/12-476 Esas-2014/5 Karar sayılı kararı doğrultusunda içtihat değişikliğine gidilerek İİK’nun 261. maddesinin ihtiyati haciz kararının infaz edilmesi gereken yeri belirlediği, icra takibi yönünden icra dairesinin yetkisinin anılan maddede belirlenmediği, yetki konusunda İİK’nun 50. maddesi atfı ile HMK’nun genel yetki kurallarının uygulanması gerektiği yönündeki görüş benimsenmiştir. Bu nedenle, alacaklının ihtiyati haciz kararını aldığı ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin yargı çevresindeki İnegöl İcra Müdürlüğü"nün yetkili olduğunun kabulü mümkün değildir.
Böyle bir durumda aşağıda açıklanan genel yetki kurallarının değerlendirilmesi ile sonuca gidilmesi gerekmektedir.
İİK.nun 50. maddesi göndermesiyle, bonoya dayalı olarak, borçlunun yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK.6.md), bonoda öngörülen ödeme yerinde ancak, TTK"nun 689/3. (yeni TTK.777/3.) maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, düzenleme yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerekeceğinden, bononun düzenleme yerinde icra takibi yapılabilir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17.maddesinde ise; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilen yeniliklerden bir tanesi de yetki sözleşmelerine ilişkin olup, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir.
Sözkonusu düzenleme ile yetki sözleşmesi yapılmasında, tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olması aranmıştır. Diğer bir anlatımla, maddedeki tacirden anlaşılması gereken, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır. Sözleşmenin konusunun ticari iş olması gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir.
Somut olayda, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere tarafların tacir olmaması nedeniyle takip dayanağı bonoda yer alan yetki şartı geçerli değildir ve bononun düzenleme yeri ile borçlunun yerleşim yeri de ... olduğundan ... İcra Müdürlüğünde takibin başlatılması gerekir.
Her ne kadar mahkemece, 27/02/2015 tarihli duruşmada yetki itirazının reddine karar verildikten sonra 10/04/2015 tarihli duruşmada sözkonusu yetki itirazının reddi kararının geri alınması doğru değil ise de, yetki itirazının kabulüne ilişkin kararda isabetsizlik bulunmadığından mahkeme kararının onanması yoluna gidilmiştir.
SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK"nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 29,20 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
L.B.