23. Hukuk Dairesi 2012/3933 E. , 2012/6786 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülen genel kurul kararının iptali davası sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 06.04.2012 gün ve 2011/4917 Esas, 2012/2683 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin ortağı bulunduğu davalı kooperatife ait taşınmazların dava dışı...İnş. San. Tic. A.Ş.’ne, genel kurul kararı olmaksızın, Kanun"a ve anasözleşmeye aykırı olarak satıldığını ileri sürerek, taşınmazların satış ve tapuda devri ile ilgili işlemlerin yokluğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dışı şirketle 1995 yılında plazaların inşaatı konusunda sözleşme yapıldığını, ekonomik kriz nedeni ile inşaatın durduğunu, 19.04.2003 tarihli genel kurulda plazaların kapsadığı arsanın ana taşınmazdan ifrazı ve 26.000.000 USD"den aşağı olmamak üzere satılması kararı alındığını, 1 yıllık süre içinde teklif verenin olmaması nedeniyle 31.03.2004 tarihinde dava dışı şirketle sözleşme yapıldığını, 05.06.2004 tarihli genel kurulda sözleşmenin kabul edildiğini, hukuka aykırı durumun olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, kooperatif tarafından genel kurul kararına aykırı satış yapılması iddiasının genel kurul kararının iptali davasında tartışılabileceği, eda davası açılabilecek durumlarda tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen ilk karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi"nin 07.06.2011 tarihli kararıyla, her ne kadar sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereğince kural olarak sözleşmenin iptalini ancak sözleşmenin tarafları isteyebilir ise de, dava edilen sözleşme mutlak butlanla malûl ise ilgili kişilerin bu sözleşmenin yokluğunun tespitini isteyebilecekleri, davacı tarafından söz konusu sözleşmenin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesinin emredici mahiyetteki hükümlerine aykırı olarak yapıldığı ileri sürüldüğüne göre, mahkemece davacının böyle bir davayı açabileceği ve şayet sözleşme yok hükmünde ise sözleşmenin yapılmasındaki sakatlığın icazet yoluyla varlık kazanamayacağı hususu nazara alınarak, neticesine göre karar vermek gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, yoklukla malûl olduğu ileri sürülen 31.03.2004 tarihli sözleşme genel kurul kararına dayalı olarak düzenlenmemiş ise de, daha sonra yapılan ilk genel kurul toplantısında müzakere edilerek oy çokluğu ile onaylandığı, bu genel kurul kararının iptali için açılan davanın reddine dair verilen mahkeme kararının kesinleştiği, sözleşmenin ifası yönünde genel kurul kararından önce herhangi bir işlem yapılmadığı,
ancak genel kurul kararından sonra 2006 yılında sözleşmenin ifası amacıyla işlemler yapıldığı, sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olan anılan aykırılığın, sözleşmenin yokluk ile malul olmasını değil, butlana dayalı olarak iptal edilebilir olması sonucunu doğuracağı, daha sonra genel kurulun bu sözleşmeye onay vermesi ile bu eksikliğin giderildiği, bu durumda bozma ilamında belirtilen yokluk durumunun dava konusu sözleşmede bulunmadığı, iptali kabil bir sakatlığın icazet yoluyla ortadan kaldırıldığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 06.04.2012 tarih ve 2011/4917-2012/2683 E-K. sayılı ilamıyla onanmıştır.
Bu kez, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, HUMK"nun 440.maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına ve takdiren 203,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 20.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.