Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/8849
Karar No: 2019/2904
Karar Tarihi: 19.03.2019

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/8849 Esas 2019/2904 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2017/8849 E.  ,  2019/2904 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Soybağının Reddi

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
    KARAR
    Dava dilekçesinde, davacı ... ile davalı ..."nın evlilik birliği içinde doğan çocuk ..."in biyolojik babasının davacı olmadığı ileri sürülerek soybağının reddine karar verilmesi istenmiştir.
    Mahkemece, 05.05.2016 tarihinde tevzi edilen dava dosyasında taraflara tebligat çıkarılmadan ve ön inceleme duruşması açılmadan, 09.05.2016 tarihli tensip zaptı ile dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu dava için öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verildiği tespit edilmiştir.
    Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 286 ve devamı maddelerinde düzenlenen koca tarafından çocuğun annesi aleyhine açılan soybağının reddine ilişkin olup dava vekil aracılığı ile açılmıştır.
    Öncelikle üzerinde durulması gereken husus; soybağının reddi istemine ilişkin dava hakkında, ilk itirazlar değerlendirilip, taraf teşkili sağlanmadan dosya üzerinden karar verilip verilemeyeceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda (HMK) iki temel yargılama usulü düzenlenmiştir. Bunlar yazılı (m. 118-186) ve basit (m. 316-322) yargılama usulleri olup, davanın açıldığı mahkemeye veya uyuşmazlığın niteliğine göre uygulanacak yargılama usulü farklılık göstermektedir. Basit yargılama usulüne tabi dava ve işler, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 316. maddesinde sayılmış olup, soybağı davaları bu kapsamda bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu"nun 284. maddesinde de bu yönde hüküm olmadığından somut uyuşmazlıkta yazılı yargılama usulü uygulanmalıdır.
    Yazılı yargılama usulünün nasıl yapılacağı 6100 sayılı HMK"nun 118 ve devamı maddelerinde, yazılı yargılama usulüne tabi bir davada ön incelemenin nasıl yapılacağı ise aynı Kanunun 137 ila 142. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Anılan maddeler uyarınca, yazılı yargılamada; dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesinden sonra ön inceleme duruşması yapılması (m.137), ön inceleme duruşmasına tarafların meşruhatlı davetiye ile davet edilmesi (m.139), ön inceleme duruşmasının tamamlanmasından sonra tahkikat duruşması için yeni bir duruşma günü verilmesi (m.137/2) gerekmektedir.
    Yazılı yargılama usulüne tabi bir dava açıldığında, mutlaka dilekçelerin değişiminin gerçekleştirilmesi ve ön-inceleme duruşmasının yapılması zorunludur. (HGK 2015/18-2560 E., 2016/96 K.)
    Dava şartları ve ilk itirazlar ön incelemede sonuca bağlanır. Ön inceleme ise, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılır (HMK. m. 137/1, 139/1 ilk cümle). Buna göre; davanın usulden reddi kararı verilebilmesi için, dava dilekçesinin davalıya tebliği, cevap süresinin (HMK. m, 127/1) beklenmesi, bu süre içinde cevap verilmesi halinde cevabın davacıya tebliği, davacının süresinde cevaba cevap vermesinin beklenmesi (HMK. m. 136/1), cevap verdiğinde ise bunun diğer tarafa tebliği ve davalının ikinci cevap süresinin beklenmesi zorunludur. Mahkemenin, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğini öngören HMK"nun 138. maddesi hükmü, dilekçelerin karşılıklı verilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu hüküm, hakime, ön inceleme duruşması yapmaksızın karar verebilme yetkisi tanır. Ön inceleme duruşması yapmaksızın dosya üzerinden karar verilebilmesi için de, davanın ön inceleme aşamasına getirilmiş olması gereklidir. HMK"nun 137"nci maddesinin (1.) fıkrasında, ön inceleme dilekçelerinin karşılıklı verilmesinden sonra yapılacağının açıkça öngörülmüş olması karşısında, kamu düzeninden olan dava için öngörülen hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinin davanın her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden gözetileceğine dair ilke bu hususlarda, davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden karar verilebileceğine izin verir tarzda bir yoruma elverişli değildir.
    Diğer yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 1086 sayılı Kanun"dan farklı olarak iddia ve savunmanın genişletilmesi yahut değiştirilmesi yasağını dava ve cevap dilekçesinin verilmesiyle başlatmamış, bu yasağı, dilekçelerin karşılıklı verilmesinin tamamlanmasına, bazı hallerde ön inceleme duruşmasına kadar ileriye bırakmıştır. Bu düzenleme ile davacının cevaba cevap dilekçesindeki iddialarını değiştirerek ve genişleterek öğrenme ve dava açılmasını geciktiren haklı sebebin varlığını ileri sürmesi de mümkün hale gelmiştir. Tarafların bu haklarını kullanabilmeleri, dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesini veya bunun için kanunda belirlenen sürelerin geçmesini gerekli kılar.
    Taraflar duruşmaya çağrılmadan, eş anlatımla; taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasa"nın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur.
    Davanın niteliği gereği mahkemece, tarafların dinlenilmesi ve duruşma açılması böylece hukuki dinlenilme hakkını tanıyarak hükmünü vermesi gerekmektedir. Taraflara hukuki dinlenilme hakkının verilmesi Anayasal bir haktır. Anayasa"mızın 36. maddesine göre teminat altına alınan iddia ve savunma hakkı ile adil yargılanma hakkı, hukuki dinlenme hakkını da içermektedir. Yine insan Hakları Avrupa Sözleşmesinde de Hukuki dinlenilme hakkı adil yargılanma hakkı içerisinde teminat altına alınmıştır. 6100 sayılı HMK’nin 27. maddesi hükmüne göre, “davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.”
    Tüm bu nedenlerle duruşma açılmaksızın ve taraf beyanları alınmaksızın hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek karar verilmesi doğru değildir.
    Mahkemece, vekil aracılığı ile genel vekaletname ile açılan soybağının reddi davasında, ya davacı asilin duruşmaya katılarak açılan davaya muvafakat ettiğini beyan etmesi ya da vekilin vekaletnamesinde bu hususa dair özel yetki içeren vekaletname ibrazının zorunluluğu yanında davada taraf teşkili açısından koca tarafından açılan soybağının reddi davasında kanun gereği annenin yanında çocuğun da davalı olarak yer alması gerekliği karşısında, çocuk ile yasal temsilcisinin menfaati çatıştığı durumlarda çocuğun temsili için kayyım atanması sağlanarak usulü eksiklikler de giderilip duruşma açılarak yapılacak inceleme sonucu karar verilmelidir.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
    peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 19.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi