Esas No: 2020/5616
Karar No: 2022/2832
Karar Tarihi: 05.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5616 Esas 2022/2832 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalı banka tarafından kefil sıfatıyla başlatılan icra takibine karşı BK 484. madde gereği borçlu olmadığının tespiti ve %20 icra inkar tazminatı talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davacının kefalet limiti 140.000 TL kabul edilerek, takip alacağı ve işlemiş faizin ödemesine hükmedilmiştir. Bölge adliye mahkemesi kararı onamıştır. Ancak kararın davacının temyizi üzerine Yargıtay tarafından bozulması gerektiği belirtilmiştir. Kefalet limiti ve limit artışına dayanak teşkil eden sözleşme incelenerek doğru bir karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Kanun Maddeleri: Borçlar Kanunu 818, Medeni Kanun 484.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 08.02.2018 tarih ve 2014/1894 E- 2018/85 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 21.05.2020 tarih ve 2018/1492 E- 2020/515 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 05.04.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı banka tarafından müvekkili hakkında kefil sıfatıyla başlatılan icra takibine konu davalı ile İlhanlar Teknik Hırdavat Ltd. Şti arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 02/03/2012 tarihli olduğunu, bu tarihte davacının şirket yetkilisi olmadığını ve imzalamadığını ayrıca davacının limit artırımında kefil olarak imzası alınan 30/12/2010 tarihinde ise kefil olunan miktarın yazılı olmadığını, asıl kredi sözleşmesinde kefaleti olmayan davacının, limit artırımında kefalet tutarının da yazılı olmaması nedeniyle BK 484. madde gereği icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı aleyhine başlatılan icra takibinin dayanağının 12/04/2010 tarihli genel kredi sözleşmesi olduğunu, İcra takibinde yer alan 02/03/2012 tarihinin hesap revizyon tarihi olduğunu, İlk sözleşmenin imzalandığı 12/04/2010 tarihinde İlhanlar Tek. İnş. Hırdavat kaşesi üzerinde şirketi temsilen ...'a imzanın yer aldığının doğru olduğunu ancak 30/12/2010 tarihinde ...'ın müvekkili bankaya müracaatla daha fazla krediye ihtiyacı olduğunu bildirdiğini ve aynı sözleşmede limit artırımı talebinde bulunduğunu, buna istinaden, müvekkili banka daha evvel 110.000.- TL olan kredi limitini bu kez 140.000.- TL'ye yükseltiğini ve aynı sözleşmeyi bu kez davacının şahsi kefil sıfatıyla imzaladığını, davaya sebebiyet veren icra takibinin davacının, krediye verdiği şahsi kefalete istinaden açılmış bulunan bir takip olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davalı banka ile dava dışı İlhanlar Tek.İnş...Ltd. Şti. arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinin davacı tarafından 30/12/2010 tarihinde müteselsil kefil sıfatı ile 140.000.- TL limit ile imzalandığı, davacı ile davalı banka arasındaki kefalet sözleşmesinin, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda aranan şartları taşıdığı, dava dışı şirket tarafından davalı bankadan 142.468,14 TL kredi kullandığı, hesabın 05/11/2012 tarihi itibariyle kat ettiği, hesabın kat edilmesi ile alacak muaccel hale geldiğinden, 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre müteselsil kefil hakkında doğrudan takip yapma imkanının oluştuğu, davacının kefalet limitinin 140.000.- TL olduğu, davacının, davalı banka tarafından icra takibi ile birlikte temerrüte düşürüldüğü, bu durumda davacının sadece kefalet limiti ve takipten sonra işleyecek faizden dolayı sorumlu olduğu gerekçesiyle takiple talep olunan 2.468,14 TL asıl alacak, 2.934,56 TL işlemiş faiz, 146,73 TL BSMV, yıllık %19,50'yi aşan faiz oranında davacının davalıya borçlu olmadığının tesbitine fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili, istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, davacının 30.12.2010 tarihli 140.000.-TL limitli olan limit artırım sözleşmesinde müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, daha önce imzalanan limit artış sözleşmelerinde davalının imzası bulunmasa da limit artışına ilişkin sözleşmeler davaya konu genel kredi sözleşmesine bağlı olarak düzenlenen ve ana sözleşmedeki limitlerin artırılmasını amaçlayan sözleşmeler olduğu, davacı müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 30/10/2010 tarihli sözleşmede kefil olunan miktar kısmı boş ise de sözleşme içeriğinden davalının 140.000.- TL limit için müteselsil kefil olduğunun kabulu gerektiği, davacının gösterilen bu kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarıyla sınırlı olmak kaydıyla sorumlu olacağı, mahkemece davacının müteselsil kefil olarak imzaladığı sözleşmedeki kefalet limiti 140.000.-TL kabul edilerek, kefalet limiti kapsamında kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarıyla sınırlı olarak sorumlu olduğu gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının 30/12/2010 tarihli 140.000.- TL‘lik limit artırım sözleşmesine müteselsil kefaleti nedeniyle başlatılan icra takibinden borçlu olunmadığının tespiti istemlidir.
Davalı tarafından icra takibi ve ihtarnameye konu edilen 02/03/2012 tarihli sözleşmenin olmadığı, bu tarihin revizyon tarihi olduğu belirtilmiştir. Dosya içerisinde bulunan tek sayfa 30/12/2010 tarihli limit artımına ilişkin sözleşme de 110.000.- TL’ye ilave 30.000.- TL ile 140.000.- TL olduğu ve davacı tarafından imza edilmiş olduğu ayrıca sadece ilk sayfası sunulan genel kredi sözleşmesindede tarih,limit ve sözleşme numarasının bulunmadığı, sonradan davalı banka tarafından 150.000.- TL limitli ancak sözlşeme no’su ve tarihi olmayan tek sayfa sözleşme sureti konulduğu, davacının imzaladığı 30/12/2010 tarihli limit artışı ile dayanağını teşkil eden sözleşmenin irtibatı husunda yeterince inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır
Bu durumda davacının kefaletinin kabul edilmesinin ve limit artışının dayanağını teşkil eden sözleşme aslının da görülerek limit artışına dayanak teşkil eden sözleşme ile irtibatı konusunda dayanak belgeleriyle birlikte incelenmesi için konusunda uzman bilirkişi tarafından banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılması gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıdan iadesine, 05/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.