23. Hukuk Dairesi 2012/4689 E. , 2012/6774 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi iken ihraç edildiği ve bu kararın kesinleştiği iddiasıyla 25.06.2010 tarihli genel kurula çağrılmadığını, genel kurul tutanağının 7 nolu gündem maddesi ile kooperatife geçtiği iddia edilen C-3, D-1, E-6 nolu daireler için yeni ortak alınmasına, bu dairelerden C-3 için 43.000,00 TL, E-6 için 40.000,00 TL D-1 için 40.000,00 TL"nin toplanan aidat tutarına eklenmesine karar verildiğini, müvekkili adına verilen ihraç kararının iptali istemiyle açılan davaların derdest olup, bu davaların sonucunun beklenmesi gerektiğini, müvekkilinin davalı kooperatif üyesi ...z"dan da F Blok 6 nolu ticari depoyu 23.09.2008 tarihli hisse satış sözleşmesiyle satın aldığını, kooperatifçe bu üyelik nedeniyle de müvekkilinin genel kurula çağrılmadığını ileri sürerek, genel kurulun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, F Blok 6 no"lu depo ile ilgili satışın borçları ve projeye aykırılığı nedeniyle kooperatifçe kabul edilmediğini, 2009 ve 2010 yılı toplantılarına F Blok 6 nolu depo için ..."ın davet edildiğini, C-3 nolu dairenin..."a, E-6 nolu dairenin..."e ait olup davacı ile ilgisinin olmadığını, D-1 nolu daire ile ilgili davacının ihraç kararının ise kesinleştiğini, bu nedenle davacının genel kurul kararının iptalini isteme hakkı bulunmadığı gibi ihraç olduğundan üyeliğinin tespiti davası açmasının da mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamına göre,davacının iptale konu genel kurul tarihi olan 20.06.2010 tarihinden itibaren bir aylık yasal süre içerisinde genel kurulun iptaline ilişkin dava açmış ise de, D-1 no"lu daire için davacı tarafça açılan ihraç kararının iptali davasının reddedildiği, C-3 no"lu daire için..., E-6 no"lu daire için..."in kooperatife üye oldukları, adı geçen şahısların açtığı ihraç kararının iptali ve üyeliğin tespiti davalarının reddedildiği, F-6 no"lu depoyu satın alanın davacı olmayıp oğlu İbrahim oğlu ... olduğu, davacının dava dilekçesinde sözü edilen dairelere üye olduğunu kanıtlayamadığı gibi üye olduğu halde genel kurula çağrılmadığını da kanıtlayamadığı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.nun 120/1. maddesinde öngörülen gider avansının verilen kesin süreye rağmen yatırılmadığı, öte yandan 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 53/son maddesi gereğince 8.000,00 TL teminatın da yatırılmadığı, HMK"nın 115/2. fıkrası gereğince gider avansı niteliğindeki dava şartı yokluğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. İş bu dava 12.07.2010 tarihinde açılmış olup, davacının delil listesinde belirttiği deliller toplandıktan sonra 03.11.2011 tarihli duruşmada, Gider Avansı Tarifesi"nin 6. maddesi gereği tebligat için 60,00 TL, bilirkişi incelemesi için 250,00 TL, tanık için 63,00 TL, diğer iş ve işlemler için 50,00 TL"nin yatırılması için davacıya HMK"nın 120/2. maddesi uyarınca iki haftalık kesin süre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 53/son maddesi uyarınca 8.000,00 TL teminat yatırılması için bir sonraki celseye
kadar süre verilmesine karar verilmiştir. Mahkemece, davacının dava dilekçesinde sözü edilen dairelere üye olduğunu kanıtlayamadığı gibi, üye olduğu halde genel kurula çağrılmadığını da kanıtlayamadığı, verilen kesin süreye rağmen 423,00 TL gider avansı yatırmadığı, yatırması için verilen sürede teminatı da yatırmadığı gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK"nın 115/2. fıkrası uyarınca dava şartı niteliğindeki gider avansının yatırılmamış olması nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın 114. maddesinin "g" bendinde gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış, 115. maddesinin 1. fıkrasında mahkemece bu koşulun mevcut olup olmadığının kendiliğinden araştırılacağı, 2. fıkrasında da şartın noksanlığı tespit edilir ise davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür.
Anılan Yasa"nın 120. maddesinde ise harç ve avansların Bakanlıkça saptanacağı ve dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacağı, avansın yeterli olmadığının anlaşılması durumunda davacıya 2 haftalık kesin süre verileceği düzenlenmiştir. 30.09.2011 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanan ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girdiği belirtilen Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi"nin 4. maddesi uyarınca, gider avansı; tebligat, bilirkişi ücreti ve diğer iş ve işlemler için dava açılırken alınması gereken bir tutardır. Dava şartı olmayan ve HMK"nın 324. maddesinde düzenlenen, taraflardan birinin, ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen ve verilen kesin süre içinde yatırılmak zorunda olunan (delil ikamesi için) avansa ilişkin yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Görüldüğü üzere her iki avansın niteliği ve yatırılmamaları halinde uygulanacak hükümler farklıdır.
Diğer yandan, aynı Yasa"nın 448. maddesi aynen " Bu kanun hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır" hükmünü öngörmüştür. Somut olayda, dava 1086 sayılı HUMK"un yürürlükte olduğu döneminde açılmış ve 6100 sayılı HMK"nın yürürlüğe girdiği tarihe kadar eski yasa hükümleri uygulanarak yürütülmüştür. Bu durumda davanın açılması ile ilgili tüm işlemlerin tamamlandığı kabul edilmelidir.
Özetlenen bu yasal düzenlemeler gözetildiğinde, öncelikle davanın 6100 sayılı Yasa"nın yürürlüğünden önce açılmış bulunması karşısında, davanın açıldığı sırada yatırılması gereken bir avansın söz konusu olamayacağı ve hükmün anılan Yasa"nın yürürlüğünden sonra açılacak davalarda söz konusu olabileceği, esasen 448. madde anlamında dava açılma işleminin tamamlanmış olduğu; öte yandan, davanın geldiği aşama dikkate alındığında tebligat, bilirkişi incelemesi ve tanık için para yatırılmasının istenmesi de usulsüz olmuştur. Yargılamanın esas yönünden sona erdiğini, mahkemenin davanın kanıtlanamadığına ilişkin gerekçesi de doğrulamaktadır. Masrafa gerek olması halinde dahi HMK"nın 324 ncü maddesi uyarınca sonuca gidilmesi gerekmektedir. Mahkemece, bu hususlar gözardı edilerek dava şartı eksikliğinden davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yine 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 53/son maddesinde davalı kooperatifin istemi halinde teminat istenebileceği düzenlenmiş olup, somut olayda davalının bu yönde bir istemi bulunmamasına rağmen 8.000,00 TL teminatın yatırılmasının istenmesi de doğru olmamıştır.
Ancak, mahkemece hükmün gerekçe kısmında belirtildiği gibi davacının C-3 ve E-6 no"lu daireler ve F-6 no"lu depo ile ilgisini kanıtlayamadığı, D-1 no"lu daire ile ilgili üyeliğinden ihraç kararının iptali istemiyle açılan ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2008/156 Esas sayısına kayıtlı davanın reddine karar verildiği, kararın 01.03.2010 tarihinde kesinleştiği, bu daire üyeliği ile ilgili aktif dava ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından davanın C-3, E-6 ve F-6 no"lu üyelikler ile ilgili esastan, D-1 no"lu üyelik yönünden aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, aynı sonuca yazılı gerekçelerle varılması isabetsiz ise de sonucu itibariyle doğru olan kararın, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca değişik gerekçe ile ve hüküm fıkrasının 1. bendinin ise aşağıda yazılı olduğu şekilde HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca düzeltilmesi suretiyle hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hüküm fıkrasının 1. bendinin hükümden çıkarılmasına, yerine 1. bent olarak "Davanın reddine," ibaresinin yazılmasına, hükmün bu şekilde düzeltilerek ve gerekçesi değiştirilerek ONANMASINA, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.