10. Hukuk Dairesi 2020/6487 E. , 2021/4213 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, çalışma gücü kaybı nedeniyle vergi indiriminden yararlanarak yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, (kapatılan) 21.Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 04.01.2016 tarihli ilk karar, (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 23.01.2018 tarih 2016/10882-2018/473 E.K. sayılı ilamıyla; “davacı, çalışma gücü kaybı nedeniyle vergi indiriminden yararlanarak yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini istemiş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile, ... aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının Kurum aleyhine açtığı dava yönünden ise, davacının Çalışma Gücü ve Meslek Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ek 1 bölüm A/3 maddesi kapsamında çalışma gücünün en az %60"nı kaybettiği ve yine 31/05/1985 tarihli ve 85/9529 karar sayılı Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü ek 1 bölüm A/4 maddesi kapsamında çalışma gücünün en az 2/3"nü kaybettiği gerekçeleriyle, maluliyet başlangıcı olan 30/10/2010 tarihini takip eden ay başı itibari ile 506 sayılı yasanın geçici 81/C maddesi gereğince 3600 gün prim 15 yıl sigortalılık süresi ve engelli vergi indiriminden yararlanarak emekliliği hak ettiği ve yine 5510 sayılı yasanın 25 ve 26. maddelerine göre 10 yıllık sigortalık süresi 1800 gün prim ve 2/3 iş günü kaybı nedeniyle emekliliğe hak kazandığı ve davacıya aylık bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiş ise de, 193 Sayılı yasanın öngördüğü sakatlık indiriminden yararlanabilmek için bu yasada belirtildiği üzere Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanması suretiyle sakatlık oranının belirlenmesinin gerekeceği, Kurum tarafından iş kazası ya da meslek hastalığı nedeniyle gelir bağlanmasında ve maluliyet aylığı bağlanmasında ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerinin uygulandığı, her iki mevzuatın meslekte güç kayıp oranının belirlenmesinde kullandığı ölçütlerin farklı olduğu, vergi indiriminden yararlanılacak sakatlık oranın 193 sayılı Yasanın öngördüğü yöntemle belirlenmesi, hal böyle iken Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu"nun Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğünde belirtilen yöntemlere göre belirlediği maluliyet oranına değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz görüldüğünden, öncelikle davalı kurumdan davacının şahsi sicil dosyası getirtilerek tahsis talebinin olup olmadığını araştırarak var ise; tahsis talep tarihi itibariyle vergi indiriminden yararlanacak şekilde çalışma gücü kaybı oranını % 40 ve üzerinde kaybedip kaybetmediğine dair davacının özürlülük oranının belirlenmesi, itiraz halinde Adli Tıp Kurumundan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanması suretiyle davacının çalışma gücü kayıp oranının ne olacağına ilişkin rapor alınması, bu rapor ile Devlet Hastanesi ile Hakem Hastanesi raporları arasında çelişki olursa Adli Tıp Genel Kurulundan çelişkiyi giderici rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine işaret edilerek bozulmuştur.
Bozma sonrası yapılan yargılama sırasında, davacı asil 11/11/2019 günlü celsedeki beyanında; vergi indirimi talebinden vazgeçtiğini, 506 sayılı yasa gereğince 3600 günden fazla prim günü olması ve 15 yıldan fazla sigortalılığının bulunduğundan bahisle emekli olmak istediğini belirtmiş, mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; ... aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının 506 sayılı yasanın geçici 81/C maddesi uyarınca 3600 gün prim, 15 yıl sigortalık süresini doldurduğu yaş şartlarını yerine getirdiği anlaşıldığından tahsis talep tarihi olan 07/12/2019 tarihini takip eden aybaşı itibari ile aylık bağlanması gerektiğinin tespitine, davacının engelli indirimi talebinden vazgeçmiş olması nedeniyle bu talebine ilişkin davasının feragat nedeni ile reddine karar verilmiş, davacı asilin talebi ile tahsis talep tarihinin 07/12/2009 olduğunun anlaşılması üzerine, hüküm fıkrasında yapılan maddi hata 07.01.2020 tarihininde düzeltilmiştir.
Somut olayda; davacının 3600 günlük sigortalılık süresini doldurduğu süre olan 17.09.2009 itibariyle 58 yaşında olması gerekirken ve o tarih itibariyle henüz 44 yaşında olduğundan yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine ilişkin karar, 506 sayılı Kanunun 23.05.2002 tarih ve 4759 sayılı Yasa"nın 3. maddesi ile değişik 506 sayılı Yasa’nın geçici 81/C maddesi hükümleri değerlendirildiğinde yerinde değildir.
506 sayılı Yasa’nın geçici 81/C maddesi, “a) 23.05.2002 tarihinde 15 yıllık sigortalılık süresini kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş ve 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunanlara istekleri halinde yaşlılık aylığı bağlanır.
b) 23.05.2002 tarihinde (a) bendinde öngörülen şartları yerine getiremeyenlerden bu şartları;
ba) 24.05.2002 ile 23.05.2005 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 52, erkek ise 56 yaşını doldurmuş olmaları,
bb) 24.05.2005 ile 23.05.2008 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 54, erkek ise 57 yaşını doldurmuş olmaları,
bc) 24.05.2008 ile 23.05.2011 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 56, erkek ise 58 yaşını doldurmuş olmaları,
bd) 24.05.2011 tarihinden sonra yerine getiren kadınlar 58, 24.05.2011 ile 23.05.2014 tarihleri arasında yerine getiren erkekler 59 yaşını doldurmuş olmaları,
be) 24.05.2014 tarihinden sonra yerine getiren erkekler 60 yaşını doldurmuş olmaları,
Şartı ile yaşlılık aylığından yararlanabilirler.” şeklindedir.
Buna göre, sigortalıya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için 15 yıl sigortalılık, 3600 gün prim ödeme ve Kanunda öngörülen yaşın tamamlanması gerekir.
Dava konusu olayda; 25/02/1965 doğumlu olan davacının, 3600 günlük süreyi tamamladığı tarih olan 17.09.2009 tarihinde 44 yaşında olduğu anlaşıldığından; buna göre 506 sayılı Kanunun geçici 81. maddesinin C fıkrasının bc) bendinde “24.05.2008 ile 23.05.2011 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 56, erkek ise 58 yaşını doldurmuş olmaları” gerekir kuralındaki yaş koşulunu sağlamadığından davacının yaşlılık aylığına hak kazanamadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının yaşlılık aylığı şartları oluşmadığından, yaşlılık aylığı ile ilgili talebinin reddine karar vermek gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.