3. Ceza Dairesi 2015/20390 E. , 2015/35964 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 3 - 2013/377820
MAHKEMESİ : Of Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/05/2013
NUMARASI : 2011/257 (E) ve 2013/250 (K)
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanıklar müdafiinin süre tutum dilekçesinde, sanık E.. D.."in de ismi yazılı ise de; ayrıntılı temyiz dilekçesinde temyiz talebinin sanıklar M.. D.. ve S.. D.. hakkındaki mahkumiyet hükümlerine yönelik olduğunun belirtildiği, bu şekilde sanık E.. D.. hakkındaki beraat kararının temyiz edilmediğinin belirlenerek yapılan incelemede:
1)Sanık M.. D.. hakkında, mağdurlara yönelik tehdit suçundan kurulan hükümler hakkında:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararların, 5271 sayılı CMK’nin 231/12. maddesine göre itiraz yasa yoluna tabi olduğu anlaşılmakla, temyizen incelenmeyen hükmün, mahalli mahkemesine gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE,
2)Sanıklar M.. D.. ve S.. D.. hakkındaki, mağdur S.. D.."e yönelik kasten yaralama eylemlerinden kurulan hükümler hakkında:
a)Hükme esas alınan Trabzon Adli Tıp Şube Müdürlüğü"nün 15/02/2013 tarihli raporunda, mağdurun sağ kulağındaki 105 db sensorinöral işitme kaybı arızasının duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli yitirilmesi niteliğinde olduğunun belirtilmesine rağmen, raporun yanlış değerlendirilerek mağdurdaki yaralanmanın duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğunun kabulü,
b)Sanık S.. D.."in üzerine atılı eylemin TCK"nin 86/1, 3-e, 87/2-b-son maddeleri uyarınca sanığın cezasının 8 yıldan az olamayacağı cihetle hapis cezasının alt sınırına nazaran sanığın müdafii huzurunda savunmasının alınması zorunluluğunun gözetilmeyerek CMK’nin 150/3. maddesine aykırı davranılması,
c) Sanık S.. D.."in üzerine atılı eylemin TCK"nin 6/1-f-4 maddesi uyarınca silahtan sayılan taş ile duyu veya organ kaybına yol açacak şekilde
kasten yaralama eylemi olduğu, TCK"nin 86/1, 3-e, 87/2-b-son maddeleri uyarınca temel cezanın 8 yıldan az olamayacağının gözetilmeyerek sanığa eksik ceza tayin edilmesi,
d)Sanık M.. D.."in, mağdur S.. D.."i tutup diğer sanık S.. D.."in, mağdur S.. D.."in kafasına taşla vurduğunun kabul edilmesine göre, sanık M.. D.."in eyleminin de taşla işlendiğinin kabul edilmesi gerektiği ve sanığın eyleminin TCK"nin 86/1, 3-e, 87/2-b-son maddeleri uyarınca cezasının 8 yıldan az olamayacağı ve CMK"nin 150/3. maddesi uyarınca müdafii huzurunda savunmasının alınması gerektiğinin gözetilmemesi,
e)Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22/10/2002 tarihli E.2002/4-238, K.2002/367 sayılı kararında da belirtildiği üzere, kavgada ilk haksız hareketin hangi taraftan geldiğine ilişkin mağdur ile sanıkların birbirleri ile çelişen anlatımları nazara alındığında, sanıklar hakkında TCK"nin 29. maddesindeki haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
f) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yazılı sanıkların kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkı ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverilmeye, altsoyu dışında kalanlarla ilgili hak ve yetkilerden ise cezanın infazının tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi; ayrıca Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08/10/2015 tarih ve E.2014/140 -K.2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesinde belirtilen hak yoksunlukları yönünden sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiileriin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden 1412 sayılı CMUK"un 326/son maddesine göre sanıkların kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydı ile 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 16/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.