3. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/4702 Karar No: 2017/13321 Karar Tarihi: 04.10.2017
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/4702 Esas 2017/13321 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2017/4702 E. , 2017/13321 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tahliye davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; dava konusu taşınmazı 02.11.2000 tarihinde satın aldığını ve o tarihten beri davalının taşınmazda kiracısı olduğunu, aralarında yazılı kira sözleşmesi olmadığını, TBK’nun 347/2 maddesine göre belirsiz süreli kira sözleşmelerinde 10 yıllık sürenin geçmesiyle genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi feshetmenin mümkün olduğunu, bu maddeye dayanarak sözleşmeyi feshettiğini davalıya bildirdiğini, davalının ise taşınmazı boşaltmadığını belirterek davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, kiracısı olduğu işyerini ..... isimli kişiden kiraladığını, kiralananı yaklaşık 20 senedir kiracı sıfatıyla kullandığını, kira ilişkisinden kaynaklanan herhangi bir borcunun olmadığını, yasa gereği kiralayanın mal sahibi olmasının gerekmediğini, söz konusu kira sözleşmesinin 02.12.2008 başlangıç tarihli olduğunu, dolayısıyla yasa maddesinde bahsi geçen yani süresi 10 yılı geçen sözleşmelerde kiracıların tahliye edilebilmesi hukuki sebebinden davacı malikin faydalanamayacağını, kira sözleşmesi düzenlendikten sonra henüz 6 yıl geçtiğini, yasa gereği her yıl yenilenerek süre gelen son sözleşmesinin üzerinden 10 yıl geçmekle tahliyeye hak kazanılacağını beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davanın kabulü ile kiralananın tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 347.maddesi hükmüne göre konut ve çatılı işyeri kiralarında kiraya veren sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminde en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir. Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde kiracı her zaman kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sünra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler.
Somut olayda; davacı taşınmazı 02.11.2000 tarihinde satın aldığını ve davalının bu tarihten itibaren kiracısı olduğunu belirtmiş, davalı ise kiracılığının 20 yıldır devam ettiğini savunmuştur. Davalının kiracılığının satın alma tarihinden önce başladığı davacının da kabulündedir. TBK"nun 310. maddesi gereğince sözleşmenin kurulmasından sonra kiralanan herhangi bir sebeple el değiştirirse, yeni malik kira sözleşmesinin tarafı olur. Bu durumda davacı önceki sözleşme hükümleriyle bağlıdır. Mahkemece bu husus üzerinde durularak, satış tarihinden öncesine ait varsa önceki kira sözleşmesinin temini ile bu sözleşmenin başlangıç tarihi ve süresi itibariyle davanın süresinde olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.