
Esas No: 2017/1716
Karar No: 2021/915
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1716 Esas 2021/915 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ... şirketine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalanan biçerdöverin müvekkilinin desteğinin ölümüne neden olduğunu, kazada desteğin kusurunun bulunmadığını, davalı ... şirketine yapılan ödeme talebinin reddedildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000TL destekten yoksun kalma tazminatının 15.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; ıslah dilekçesiyle talebini 55.524,93TL’ye yükseltmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazanın karayolunda değil ... makinesinin tarlada çalışması esnasında meydana geldiğini, davacının talebinin poliçe teminatı kapsamına girmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.11.2012 tarihli ve 2011/635 E., 2012/476 K. sayılı kararı ile; desteğin tarlada çalışan biçerdöver arkasında giderken manevra yapan biçerdöverin altında kaldığı, bir zararın trafik sigortası kapsamına girebilmesi için o zararın motorlu araç ile karayolunda meydana getirilmiş olmasının gerektiği, meydana gelen kazanın yukarıda belirtilen yasa maddeleri gereğince karayolunda meydana gelmediğinden zararın teminat kapsamında olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 23.01.2014 tarihli ve 2013/2718 E., 2014/781 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup, davalı ... kazaya neden olan traktörün (biçer döver makinesi) zorunlu malî mesuliyet sigortacısıdır. Davalı vekili yargılama konusu kazanın karayolunda gerçekleşmediğini, bu nedenle oluşan zararın sigorta teminatı kapsamında bulunmadığını savunmuştur. Kural olarak, kaza sonucu oluşan zararın sigorta teminatı kapsamında olması için, kazanın karayolunda olması gerekmektedir. Karayolu dışında olan bir kaza nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85’inci maddesi hükmüne göre işleten sorumlu olmayacağı gibi aracın trafik zorunlu malî mesuliyet sigortacısı da sorumlu tutulamayacaktır. Somut olayda zararı doğuran kazanın meydana geldiği yer ile ilgili kesin bir belirleme yapılmamış, dosya kapsamındaki belgelerde kaza yerinin tarla olarak geçtiği görülmüştür. Davacı ise tarlalar arasında geçişi sağlayan bir yol olduğunu ileri sürmektedir. Karayolu tanımı 2918 sayılı yasanın 2. 3 maddelerinde yapılmıştır. O halde, mahkemece kaza yerinin 2918 sayılı yasada sayılan, karayolu ya da bağlantı yolu olup olmadığının belirlenmesi için, keşif de yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.10.2014 tarihli ve 2014/507 E., 2014/661 K. sayılı kararı ile; bir zararın trafik sigortası kapsamına girebilmesi için o zararın motorlu araç ile karayolunda meydana getirilmiş olması gerektiği, davacı vekili tarafından tarlalar arasında geçişi sağlayan bir yol olduğu ileri sürülmüş ise de, kaza sonrası yapılan hazırlık tahkikatında kazanın biçerdöverin çalışması esnasında tarla içerisinde meydana geldiği tespit olunduğundan tekrar araştırma yapılmasına gerek olmadığı, meydana gelen kazanın belirtilen Kanun maddeleri gereğince karayolunda meydana gelmediğinden zararın teminat kapsamında olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda zararı doğuran kazanın meydana geldiği yer ile ilgili kesin bir belirleme yapılıp yapılmadığı, buradan varılacak sonuca göre kaza yerinin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 2 ve 3. maddeleri gereğince karayolu ya da bağlantı yolu olup olmadığının belirlenmesi için keşif yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek amacıyla kabul edilen KTK’nın kapsamını belirleyen 2. maddesinde aynen;
“Bu Kanun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsar.
Bu Kanun, karayollarında uygulanır. Ancak aksine bir hüküm yoksa;
a) Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile,
b) Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da,
Bu Kanun hükümleri uygulanır” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
13. Görüldüğü gibi, KTK’nın 2. maddesinde bu Kanun’un, karayollarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği hâlde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir. Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu hâliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirtilmiştir.
14. Karayolları Trafik Kanunu’nun tanımlar başlıklı 3. maddesinde kullanılan terimlerden karayolu; “Trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar”; bağlantı yolu; “Bir kavşak yakınında karayolu taşıt yollarının birbirine bağlanmasını sağlayan, kavşak alanı dışında kalan ve bir yönlü trafiğe ayrılmış olan karayolu kısmı” araç; “Karayolunda kullanılabilen motorlu, motorsuz ve özel amaçlı taşıtlar ile ... makineleri ve lastik tekerlekli traktörlerin genel adı” ; trafik kazası; “ Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olay” olarak tanımlanmıştır.
15. Anılan yasal düzenlemeler gereğince kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Yine karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur. Karayolu gibi sayılan yerler sınırlı bir biçimde sayılmamıştır. Karayolu gibi sayılan yer kavramının dar değil, geniş yorumlanması gerekmektedir.
16. İşletenin, KTK"nın 85. maddesinde düzenlenen sorumluluğunun karşılanması sağlamak üzere 91. maddesinde malî sorumluluk sigortası yaptırılması öngörülmüş, 86. madde ile de işletenin sorumluluktan kurtulması veya azaltılması hâli düzenlenmiş olup sorumluluğun kaldırılması şartlarının bulunmadığı durumda kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hâkimin, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebileceği belirtilmiş; zarar verenlerin birden fazla olması hâli ise 88. madde ile hüküm altına alınmıştır. Zorunlu malî sorumluluk sigortasında sigortacı, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararlardan dolayı sorumluluğu üstlenmiştir. KTK’nın “Maddi ve manevi tazminat” başlıklı 90. maddesine göre zorunlu malî sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar KTK’da öngörülen usul ve esaslara tabîdir. Karayolu dışında olan bir kaza nedeniyle KTK’nın 85 maddesi hükmüne göre işleten sorumlu olmayacağı gibi aracın trafik zorunlu malî mesuliyet sigortacısı da sorumlu tutulamayacaktır. Bu durumda işletenin sorumluluğuna Borçlar Kanunu’nda düzenlenen hükümlere göre başvurulabilecektir.
17. Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan bir alanda meydana gelmesi hâlinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilecek ve diğer şartlar bulunduğu takdirde işletenin ( ve onun eyleminden sorumlu olduğu kişilerin) dolayısıyla zorunlu malî mesuliyet sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilebilecektir. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 28.09.2011 tarihli ve 2011/17-499 E., 2011/557 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
18. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafça, tarlalar arasında geçişi sağlayan bir yol olduğunu, kazanın bir tarladan diğer tarlaya geçişte köy yollarında meydana geldiği ileri sürülmüştür. Mahkemece, zararı doğuran kazanın meydana geldiği yer ile ilgili kesin bir belirleme yapılmamış, yalnızca dosya kapsamında bulunan basit krokiye dayanılarak kazanın karayolu olarak nitelendirilemeyen yerde gerçekleştiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa KTK’nın 2 ve 3. maddeleri gereği tanımı yapılan ve karayolu ya da karayolu sayılan yerde meydana gelen kaza nedeniyle oluşan zarar zorunlu trafik sigortası teminatı kapsamında kalacaktır. Bu nedenle de öncelikle kaza yerinin anılan maddeler de gözetilerek net olarak belirlenmesi gerekmektedir. Eksik inceleme ve araştırma ile karar verilemeyeceğinden, mahkemece kaza yerinin KTK’nın 2 ve 3. maddelerinde sayılan, karayolu ya da bağlantı yolu olup olmadığının belirlenmesi için keşif de yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekmektedir.
19. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; KTK’nın 2 ve 3. maddelerinde tanımlanan karayolu ve karayolu gibi sayılan yerlerin geniş yorumlanması gerektiği konusunda hem fikir olunduğuna göre; dosya kapsamında bulunan basit krokiden kazanın karayolu sayılan yerde olduğunun (dolayısıyla zararın teminat kapsamı içinde kaldığının) açıkça anlaşılır olduğu, krokinin özellikle olay yeri görgü ve tespit tutanağı, otopsi raporu, soruşturma dosyasındaki tanık beyanları ve diğer belgeler ile de net olarak örtüştüğünden mahkemece ayrıca keşif yapılmasına gerek olmadığı, karayolu sayılan yerde meydana gelen kazanın teminat kapsamı içinde kaldığı kabul edilerek gerçek zarar miktarı konusunda inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi amacıyla direnme kararının bu farklı değişik gerekçe ile bozulmasının gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
20. Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ile direnme kararının bozulması gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun"un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 06.07.2021 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile karar verildi
Davacı vekili, davalı ... şirketine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalanan biçerdöverin müvekkilinin desteğinin ölümüne neden olduğunu ileri sürerek destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuş; davalı vekilince, kazanın meydana geldiği yerin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda (KTK) tanımı yapılan ve karayolu sayılan yerlerden olmadığından zararın poliçe teminatı kapsamı dışında kaldığı savunulmuştur. Mahkemece kazanın karayolunda gerçekleşmediğinden bahisle davanın reddine dair verilen kararın Özel Dairece; kazanın meydana geldiği yerin karayolu ya da bağlantı yolu olup olmadığının belirlenebilmesi için keşif yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine, hazırlık tahkikatından kazanın karayolunda gerçekleşmediğinin anlaşıldığı, ayrıca keşif yapılmasına gerek olmadığı belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
Somut olay bakımından zararı doğuran kazanın meydana geldiği yer ile ilgili kesin bir belirleme yapılıp yapılmadığı, buradan varılacak sonuca göre kaza yerinin karayolu ya da bağlantı yolu olup olmadığının belirlenmesi için keşif yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanan uyuşmazlığın çözümü için öncelikle KTK’nın 2 ve 3. maddelerinin incelenmesi gerekmektedir.
Karayolu “Trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar”dır (KTK, m. 3). Karayolu kavramı Kanun’da geniş tutulmuştur. Kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu kabul edilmiştir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli değildir. Önemli olan fiilen bu amaçla kullanılmasıdır. Yine karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 2. maddesinde bu Kanun’un karayollarında uygulanacağı belirtildikten sonra devamında;
“…Ancak aksine bir hüküm yoksa;
a) Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile,
b) Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da,
Bu Kanun hükümleri uygulanır” açıklamasıyla, karayolu tanımına girmediği hâlde genel trafiğin kullanımına açık olan yerlerin “karayolu gibi” kabul edileceği, bu durumlarda da KTK’nın uygulanacağı vurgulanmıştır. Eş söyleyiş ile karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu hâliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirtilmiştir. Karayolu gibi sayılan yerler sınırlı bir biçimde sayılmadığından, kavramın geniş yorumlanması gerekmektedir.
O hâlde, KTK’nın uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan bir alanda meydana gelmesi hâlinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilecektir. Sayın çoğunluk ile bu konuda aramızda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık somut olayda keşif yapılmasına gerek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141. maddesinin 4. fıkrasında; davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevi olarak kabul edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesinde düzenlenen usul ekonomisi ilkesi uyarınca da yargılamanın makul emek harcanarak ve masraf yapılarak, makul sürede tamamlanması amaçlanmıştır. Usul ekonomisi bakımından belirtilen “çabukluk” unsurunun amacı adaletin, hakkın bir an önce yerinin bulunmasının sağlanmasıdır. Davanın çabuk bir şekilde görülmesinde tarafların olduğu kadar toplumun da yararı vardır. Bu nedenle hâkim, davayı mümkün olduğu kadar çabuk, düzenli ve ekonomik bir şekilde sonuçlandırmakla yükümlüdür.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dosya kapsamında bulunan basit krokiden kazanın bağlantı yolu bulunan alanda, tarlalar arasında geçiş esnasında meydana geldiğinin açıkça anlaşılabildiği, olay yeri görgü ve tespit tutanağına göre de desteğin olay yerine gelen otomobil ile hastaneye götürüldüğü, her iki tutanağın birbiriyle uyumlu olduğu, otopsi raporunda kimlik tanığı ...’ün biçerdöverin bir başka tarlayı biçmek üzere hareket hâlinde iken kazanın meydana geldiğini beyan ettiği, soruşturma sırasında ifadelerine başvurulan diğer tanıkların da aynı yönde beyanda bulundukları, bu tespitin Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede de yer aldığı gözetildiğinde, kaza yerinin karayolu sayılan yerlerden olduğu ve zararın teminat kapsamı içinde kaldığının kabulü gerekmektedir. Mahkemece sadece ödenmesi gereken gerçek zarar miktarı hesaplanmalıdır. Basit kroki, olay yeri görgü ve tespit tutanağı, otopsi raporu, soruşturma dosyasındaki tanık beyanları ve birbiriyle uyumlu olan diğer belgelerden kazanın karayolu sayılan yerde meydana geldiği açıkça anlaşılabildiğine göre mahkemece ayrıca keşif yapılmasına gerek yoktur. Aksinin kabulü usul ekonomi ilkesine aykırı olup, bu durum yargılamanın gereksiz yere uzamasına neden olacaktır.
Bu durumda; karayolu sayılan yerde meydana gelen kazanın teminat kapsamı içinde kaldığı kabul edilerek gerçek zarar miktarı konusunda inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden, direnme kararının bu farklı değişik gerekçe ile bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun kaza yerinin net olarak belirlenmesi amacıyla bir de keşif yapılmasının gerektiği yönündeki düşüncesine katılamıyoruz.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.