3. Hukuk Dairesi 2017/14355 E. , 2017/13285 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl ve karşı davada kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı/karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tarafların boşandıklarını, davacının balkondan itilmesi sonucu ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığını, davacının 09/11/2006 tarihli mehir senedinde bahsi geçen 150 gram 22 ayar altını almadığını, yaralandığı esnada davacıya ait altınların ortadan kaybolduğunu, mehir senedindeki ev eşyası ve sair eşyaların tamamının davalıya ait konutta olduğunu belirterek, mehir senedinde belirtilen toplam 14 kalem eşyanın davacıya aidiyetinin tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eşyaların aynen, bulunmayanların tespit edilecek bedelinden şimdilik 8.000 TL"sinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 18.06.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 10.200,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı; davacı/karşı davalının ziynet ve ev eşyalarını alarak evi terk ettiğini, ev eşyaları ve ziynet eşyalarının davalı/karşı davacıya ait olduğunu, davacının davasının reddine, karşı davalarının kabulü ile davalı/karşı davacıya ait dava konusu eşyaların aynen aidiyetine, aynen tahsili mümkün olmayanların değerinin tespit edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 8.000 TL"nin yasal faizi ile birlikte davacı/karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, kısa kararda; "davanın reddine" karar verilmiş, gerekçeli kararda ise; kısa kararda tefhim edilen hükme ek olarak "asıl davada davanın reddine, karşı davada davanın kabulüne, 09/11/2006 tarihli mihir senetinde yazılı olan ondört kalem ev eşyalarının davalı-karşılık davacıdan alınarak davacı-karşılık davalıya verilmesine," karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı/karşı davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Gerekçeli kararda, karşı dava hakkında da karar verildiği halde, kısa kararda bu hususta bir karar verilmediği anlaşılmıştır. Bu suretle, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkraları arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
“Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
Somut uyuşmazlıkta da; temyiz edilen gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir .
2-Bozma nedenine göre davacı/karşı davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı/karşı davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davacı/karşı davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.