Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,dava konusu yerlerin hali arazi olma niteliğini yitirdiğini, tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlaması mümkün olabilecek yerlerden olduğunu ileri sürüp, çekişmeli yerlerin Hazine adına tescilini, davalıların elatmasının önlenmesine ve yapıların yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar,davanın reddini savunmuş,köy tüzel kişiliği çekişmeli yerin kadimden beri harman yeri olduğunu ileri sürüp, karşı davası ile bu kısmın harman yeri olarak adlarına tescilini istemiştir.
Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ......raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerin tescili,karşı dava ise taşınmazın harman yeri olarak sınırlandırılması isteklerine ilişkindir.
Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden,toplanan delillerden;çekişme konusu yerlerin öncesinde Fevziye Köyü sınırları içerisinde iken, genel kadastro sırasında tespit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı hazine, taşınmazın 3402 Sayılı Yasanın 18. maddesi kapsamında bulunduğunu ve ekonomik yarar sağlar vasıfta olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Öte yandan,taşınmazın içinde bulunduğu Fevziye Köyünün,belediye sınırları içerisine alındığı ve böylece tüzel kişiliğinin ortadan kalktığı,belediyenin de davaya dahil edilmek suretiyle taraf teşkilinin sağlandığı görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, davanın açıldığı tarih itibariyle taşınmazın köy sınırları içerisinde bulunduğu sabittir.3402 Sayılı Yasanın 18. maddesinde öngörülen koşulların bulunması halinde,taşınmazın Hazine adına tesciline karar verileceğinde de kuşku bulunmamaktadır. Ne var ki, mahkemece taşınmazın bağlı bulunduğu köyün belediye sınırları içerisinde olması,böylece taşınmazın mülkiyetinin 5216 Sayılı Yasanın 2. ve 5393 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca belediyeye geçtiğinden davanın reddine karar verilmiştir.Oysa, taşınmazların mülkiyetinin belediye geçeceğini öngören 775 Sayılı Yasanın 3/1 maddesi 19.7.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı yasa ile iptal edilmiş, sonradan yürürlüğe giren 5272 Sayılı Yasanın ek 1. maddesinde 775 Sayılı Yasanın 3/1 maddesinde belirtildiği gibi, belediye sınırları içerisinde kalan ve nitelikleri yasada öngörülen taşınmazların mülkiyetinin belediyeye devredileceğine dair hükme yer verilmiş ise de,5281 Sayılı Yasa ile geriye doğru etkili olmak üzere anılan yasal düzenlemeyi iptal etmiş, böylece taşınmazların mülkiyetinin belediyeye geçeceğine dair yasal düzenlelemer ortadan kaldırılmıştır. Daha sonra yürürlüğe giren 5393 Sayılı Yasada da taşınmazların mülkiyetinin belediyeye devredileceğine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Ayrıca, iptal edilen yasaların yürürlük tarihinde doğmuş olan ,kazanılmış hakların da korunacağında kuşku bulunmamaktadır.Ancak, somut olay gözetildiğinde,belediye yönünden kazanılmış bir hakkın bulunduğu da söylenemez.
Hal böyle olunca, taşınmazın 3402 Sayılı Yasanın 18.madde kapsamında belirtilen nitelikte olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi,özel mülke konu olabilecek vasıfta olup olmadığı ve kamu malı niteliğinde bulunup bulunmadığının açığa kavuşturulması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden dolayı H.U.M.K. "nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.