Esas No: 2021/13299
Karar No: 2022/16311
Karar Tarihi: 17.10.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/13299 Esas 2022/16311 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2021/13299 E. , 2022/16311 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, özel belgede sahtecilik
...
...
...
Cumhuriyet savcısının ve katılan vekilinin temyiz istemlerinin, sanık hakkında “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma“ suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
A) Özel belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik sanık müdafisinin temyizinin incelenmesinde:
5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulama yönünden Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hukuka uygun yöntemlerle elde edilen delillerin değerlendirilerek fiilin sanık tarafından işlendiğinin tespit edildiği, suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, cezanın kanuni takdir sınırlarında uygulandığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanık müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden hükmün ONANMASINA,
B) Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik Cumhuriyet savcısı, katılan vekilinin ve sanık müdafisinin temyizlerinin incelenmesinde:
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, Cumhuriyet savcısının, katılan vekilinin ve sanık müdafisinin diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
1-Bursa ... Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odasında işçi statüsünde çalışan ve fiilen muhasebe işleri ile görevlendirilen sanığın, 5237 sayılı TCK‘nin 155/2. maddesi uyarınca hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkûmiyetine karar verilmiş ise de;
Bursa ... Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odasının, 3568 sayılı ... Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu‘na tabi olarak kurulan ve aynı Kanun‘un 14. maddesi uyarınca kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olduğuna ilişkin belirleme dışında, görevlilerinin odanın para ve malları üzerinde işledikleri eylemleri sebebiyle kamu görevlisi gibi cezalandırılacağına ilişkin özel bir hüküm bulunmadığı, her ne kadar 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu'nun 76. maddesinde "Odalar, borsalar ve Birliğin organ üyeleri ile personeli, görevlerini yerine getirirken görevleriyle ilgili suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden, bu kuruluşların paralarıyla para hükmündeki evrak, senet ve sair varlıkları ile muhasebe ve muamelata ilişkin her çeşit defter ve evrak ile ilgili olarak işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi olarak cezalandırılırlar" denilmişse de; aynı Kanun'un 3. maddesinin (b) bendinde yapılan "oda" tanımında, bu ibareden ticaret ve sanayi odası, ticaret odası, sanayi odası ve deniz ticaret odasının anlaşılması gerektiğinin belirtildiği, dolayısıyla bu kapsam dışında kalan ve 3568 sayılı Kanun'a tabi olan ... Muhasebeci ve Mali Müşavirler odasında çalışan sanığın zimmet suçunun faili olamayacağı; bununla birlikte münhasıran oda hesabından para çekme yetkisi bulunmayan sanığın, üzerinde tahrifat yaptığı sahte talimat yazılarını Denizbank A.Ş.ye sunmak suretiyle, banka aracılığıyla kendisine ödeme yapılmasını sağlamak şeklinde gerçekleşen eylemlerinin zincirleme olarak TCK'nin 158/1-f. maddesinde düzenlenen “bankanın aracı kılınması suretiyle dolandırıcılık“ suçunu oluşturacağı; sanığa görevi gereği tevdi edilen para ve çekler üzerinde gerçekleşen diğer eylemlerinin ise, yine zincirleme olarak TCK‘nin 155/2. maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçuna vücut vereceği gözetilmeden, sanığın tüm eylemleri bir bütün olarak değerlendirilip, zincirleme şekilde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi yasaya aykırı,
2-Kabule göre de;
a)Sanık hakkında TCK’nin 155/2. maddesi gereğince takdir edilen hapis cezasının, artırım ve indirim nedenleri uygulandıktan sonra, neticeten 3 yıl 10 ay 20 gün hapis cezası olarak belirlenmesi gerekirken, 3 yıl 10 ay 200 gün olarak yazılması suretiyle fazla ceza tayini,
b)Adli Emanetin 2011/5126 sırasında kayıtlı bulunan belgelerin akıbeti hakkında karar verilmemesi,
c)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısı, katılan vekili ve sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 17.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.