14. Hukuk Dairesi 2016/15478 E. , 2020/4432 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar- birleştirilen davalılar vekili tarafından, davalılar- birleştirilen davacılar aleyhine 19/02/2014 gününde verilen dilekçe ile asıl davada elatmanın önlenmesi ve kal, birleştirilen davada tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine dair verilen 25/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar- birleştirilen davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım, birleştirilen dava ise tapu iptal ve tescil istemlerine ilişkindir.
Davacılar- birleştirilen davada davalılar vekili; ... Merkez 114 ada 37 parsel sayılı taşınmazın tapuda kök muris ... adına kayıtlı olduğunu, komşu 36 parsel sayılı taşınmazın ise davalıların murisleri ... adına kayıtlı olduğunu, davalıların uzun zamandır 36 parselin fiilen malikleri olduğunu, davalıların kendi parsellerinin dışına çıkarak 114 ada 37 parsele boydan boya kavak dikmek ve tuğla yapıdan bir adet garaj, teneke yapıdan da yine 1 adet garaj ve kömürlük yapmak suretiyle tecavüz ettiklerini, bu hususu ... Kadastro Müdürlüğünün 16/12/2013 tarihli aplikasyon ölçümü ile öğrendiklerini, davalıların dava konusu taşınmaza vaki tecavüzlerinin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalılar- birleştirilen davada davacılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada ise; asıl dosya üzerinden devam eden yargılamada, keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda, nizalı yerlerin değerlerinin tespit olunduğunu, 14/02/1951 tarih ve 17/1 sayılı Y.İ.B.K kararında belirtildiği üzere başkasının taşınmazına mütemmim cüz niteliğindeki yapı yapılmışsa ve yapının değeri açıkça arazinin değerinden fazlaysa, iyi niyetli taraf uygun bir bedel karşılığında yapının ve arazinin tamamının veya yeterli bir kısmının mülkiyetini malzeme sahibine verilmesini isteyebileceğinden, müvekkillerin dava konusu taşınmaz üzerine iyiniyetle yapmış oldukları yapının değerinin açıkça arazi değerinden fazla olduğundan uygun bir bedel karşılığında arazinin tamamının veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin verilmesine, bu nedenle nizalı taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına tesciline, tescil talepleri uygun görülmediğinde şimdilik 44.115,00TL yapı değeri olan menfi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Mahkemece; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davalılar- birleştirilen dosyada davacılar vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanunun 683. maddesi hükmünce bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şeyden (eşyadan) dilediği gibi kullanma ve tasarrufta bulunma yetkisine de sahiptir. Kanunun 684. maddesine göre de, malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarına da malik sayılır. Bütünleyici parçadan maksat yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır. Kanunun 688. maddesinin öngördüğü kurala göre de, paylı mülkiyette birden çok kimse maddi olarak bölünmüş olmayan o şeyin tamamına belli paylarda malik olur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (13.6.1984 tarih ve 1982/358 Esas, 1984/710 Karar sayılı, yine 26.10.2005 tarih 2005/14-587 Esas, 2005/609 Karar sayılı, 2010/4-4 Esas, 2010/56 Karar sayılı ilamlarında) açıklandığı üzere el atmanın önlenmesinin yanı sıra yıkım isteminin de söz konusu olduğu hallerde tüm müşterek maliklerin davada yer almaları gereklidir.
Somut olaya gelince; asıl davada elatmanın önlenmesi ve kal talebi yönünden, dosya içerisindeki tapu kayıtlarına göre davalıların paydaşı olduğu ve üzerindeki yapının kal’i istenen 114 ada 36 parsel sayılı taşınmazda husumet yöneltilen davalılar ... ve ...’dan başka; ..., ..., ... ve ...’un elbirliği ile malik olduğu anlaşılmakla, 114 ada 36 parsel sayılı taşınmazın tüm maliklerine dava yöneltilerek taraf teşkili sağlanması gerekirken adı geçenlere husumet yöneltilmeden yokluklarında karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar- birleştirilen davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.07.2020 gününde oy birliği ile karar verildi.