17. Hukuk Dairesi 2019/4034 E. , 2020/6176 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı ... Demir Çelik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti’den alacaklı olduğunu, davalı borçlu aleyhine İzmir 12. İcra Müdürlüğü’nün 2015/9872 sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun adına kayıtlı mal varlığının bulunmadığını, davalı borçlunun adına kayıtlı ... İli, ... İlçesi, ... Mah. ... mevkii 4003 parselde bulunan 3. kat, 13 ve 14 nolu meskenlerin ... Demir Tel Çivi San. ve Tic. A.Ş‘ne devredildiğinin öğrenildiğini beyan ederek davalılar arasında yapılan tasarrufların iptaline, cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre dava konusu bağımsız bölümlerin intikal tarihleri itibariyle ederlerinin yaklaşık iki katı bedel ile tapuda davalı-3. kişiye satışının gerçekleştirildiği; tapudaki satış bedelinin davalılar arasında muvazaalı olarak yüksek gösterildiği hususu davacı tarafça iddia ve ispat olunamadığı gibi davalı şirketlerin ortakları ve yöneticileri arasında da akrabalık bulunduğu dolayısıyla davalı-borçlu şirketin ekonomik faaliyeti ve ekonomik sıkıntısını, davalı-3. kişinin bilerek hareket ettiği hususu da davacı-alacaklı tarafından iddia ve ispat edilemediği anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Ayrıca yapılan araştırma inceleme hüküm vermeye yeterli değildir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup mahkemece res"en araştırılmalıdır.Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz.
HMK’nin 222. maddesi “mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari deftererinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir” hükmünü öngörmektedir.
Mahkemece davalı borçlu şirketin ortakları/ yetkilileri ile davalı 3. kişinin ortakları/ yetkilileri arasında akrabalık bağının olmadığı, davalı 3. kişinin davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden de olduğunun ispat edilememesine göre davanın reddine karar verilmişse de dosya içerisinde yer alan ticaret sicil kayıtlarının yer aldığı CD"de davalı borçlu şirketin yetkilisi olan Volkan Türkmen’in davalı 3. kişinin de temsilcisi olduğu, tasfiye memuru olarak işlem yaptığı, dava konusu tasarruf işlemini de davalı borçlu adına ve davalı 3. kişi adına vekaleten Volkan Türkmen’in yaptığı anlaşılmaktadır. Davalı borçlu ile davalı 3. kişi arasında organik bağ olduğunun anlaşılmasına göre davalı 3. kişinin davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda davacı ... Boru Profil Demir Mamulleri San. ve Tic. Ltd. Şti. alacağının dayanağı olan takibe konulan 15.06.2015, 18.06.2015, 19.06.2015, 23.06.2015 ve 24.06.2015 keşide tarihli çeklerin keşide tarihinin iptali istenen tasarruf tarihlerinden sonra oldukları görülmektedir. Ancak; Uygulamada çeklerin keşide tarihlerinden önce düzenlendiği ve keşide gününde ibraz edildikleri de bir vakıadır. Davacı vekilinin beyanlarına göre takibe konu çeke dayalı yapılan takibin dayanağının davalı borçlu ile yapılan ticaretten kaynaklı olduğu, bu ticari ilişki neticesinde de faturalar kesildiği, fatura tarihlerinin çek keşide tarihinden öncesine dayandığı iddia edilmiş, dosyaya da fatura örnekleri ibraz edilmiştir.
O halde davacı alacaklı ile davalı borçlu şirket arasındaki alacak-borç ilişkisinin başladığı yani borcun gerçek doğum tarihini tespit edebilmek bu koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğini saptayabilmek için davacı alacaklının ve davalı borçlu şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun doğum tarihinin belirlenmesi, daha önce doğduğu ispatlandığı takdirde işin esasına girilerek iptal nedenlerinin oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 26/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.