1. Hukuk Dairesi Esas No: 2007/1267 Karar No: 2007/2772
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/1267 Esas 2007/2772 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı, davacıların miras kalan taşınmazları tapuya tescil ettirmediği iddiasıyla tespit gibi tescil istemiyle dava açtı. Mahkeme ise davanın kadastro mahkemesinde karara bağlanması gerektiğine karar verdi. Ancak dosya incelendiğinde, taşınmazların kadastroda davacıların miras bırakanı Mehmet Ali adına tespit edildiği ve kesinleşen tutanakta belirtilen mülkiyet durumunun tapu kütüğüne yanlış kaydedildiği görüldü. Bu nedenle, çekişmenin çözüm yeri kadastro mahkemesi değil genel mahkeme olduğuna karar verilerek, hüküm bozuldu. Kararda belirtilen kanun maddeleri ise 3402 Sayılı Yasa'nın 27. maddesi ve HUMK'un 428. maddesi.
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, .ile . parsel taşınmazların kadastroca miras bırakanları M..A..adına tesbit edildiğini, ancak tesbite itiraz yapılmadığı halde tapuya tescil edilmediğini ileri sürüp, taşınmazların tesbit gibi tescilini istemişlerdir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, mahkemenin görevsizliğine talep halinde görevli ve yetkili olan Rize Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava, tespit gibi tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davaya kadastro mahkemesinde bakılması gerektiğinden sözedilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu .ile .parsel sayılı taşınmazların kadastroda davacıların miras bırakanı Mehmet Ali adına 30.3.1974 tarihinde tespit edildiği, tesbit tutanağının 22.2.1975-22.4.1975 tarihleri arasında askıya çıkarılmak suretiyle ilan edildiği, süresi içinde tesbite itiraz edilmediği ve kadastro tutanağının kesinleştiği görülmektedir.Kesinleşen tutanağın belirlediği mülkiyet ve taşınmazın geometrik durumunun olduğu gibi sicile ve çapa yansıtılmasının gerekeceği kuşkusuzdur. Ne varki, kadastro tutanağındaki mülkiyet durumu tapu kütüğüne kaydedilirken tespit lehdarının ismi sicilde gösterilmemiştir. O halde, davadaki istek kadastro öncesi nedenden kaynaklanmamakta kadastro sonrası oluşturulan hatalı işlemden kaynaklanmaktadır.Bu olgu ve belirleme karşısında eldeki davanın genel mahkemede görülerek karara bağlanması gerekeceği açıktır.Bir başka ifade ile çekişmenin çözüm yeri kadastro mahkemesi değildir.Öte yandan 3402 Sayılı Yasanın 27.maddesinin olayda uygulama yeri bulunmadığıda kuşkusuzdur. Ayrıca tespit tutanağına kesinleşme şerhinin işlenmemiş olması tutanağın ve tespitin kesinleşmesini önlemez. Hal böyle olunca, işin esasına girilip gerekli inceleme ve soruşturmanın yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazı bu nedenle yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,19.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.