17. Hukuk Dairesi 2015/14781 E. , 2016/3717 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı ............... ........ Aile Mahkemesinin 2009/1059 esas sayılı dosyasında boşanmalarına ve müvekkili lehine tazminata karar verildiğini, ancak yasal mal rejimi tasfiyesi taleplerinin tefrik edilerek ...........Aile Mahkemesinin 2010/402 esasına kayıt edildiğini, söz konusu dosyada borçluya ait taşınmaz üzerine konulan 20.04.2011 tarihli tedbir kararı ile taşınmazın müvekkili ve çocuklarına tahsis edildiğini, bu tedbir kararı varlığını ve geçerliliğini korurken davalı ........... taşınmazı 11.11.2011 tarihinde dostu olan diğer davalı ..........sattığını, onunda kısa bir süre sonra 30.11.2011 tarihinde davalı .........satarak devir ettiğini, satışların muvazaalı olduğunu ileri sürerek satış işlemlerin iptali ile önceki malik davalı .......... adına tesciline karar verilmesini, tasarrufların iptali mümkün olmadığı takdirde davacının zararlarını tazmin edebilmek adına 10.000,00 TL."nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri ayrı ayrı, satışların muvazaalı olmadığını, davacının katılma alacağı ile ilgili olarak açtığı davacın ........ Aile Mahkemesinin 2010/402 esas sayılı dosyasında görülmekte olduğunu savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece davanın İİK."nundaki tasarrufun iptali istemine ilişkin olmadığı, mal rejiminden doğan ve mahkemece eksik hesaplanan katılma payı alacağına yönelik olduğu, buna ilişkin davanın ............Aile Mahkemesinin 2010/402 esas sayılı dosyasında incelenip karar bağlandığı, davacı lehine 12.891,00 TL. Katkı payı alacağına hükmedildiği, davacının 22.05.2013 günlü celsede de belirtiği şekilde katkı payının eksik hesaplandığından bahisle yeniden hak talebine esas olmak üzere tasarrufun iptali talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle tasarrufun muvazaalı olup olmadığı değerlendirilmeye alınmaksızın davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı eşinin boşanma ve katkı payı davaları sonunda hükmedilecek tazminatı ödememek amacıyla dava konusu taşınmazın danışıklı olarak davalı 3.kişiye, onun da diğer davalıya danışıklı olarak devir ettiği iddiası ile eldeki bu davayı açmıştır. Davacının bu davayı açmaktaki amacı, açtığı dava sonucu hak kazanacağı alacağını alabilmeye yönelik olarak, danışıklı olduğunu ileri sürdüğünü hukuki işlemlerin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktadır. Yargılama sonunda davayı konu edilen satışın danışıklı olduğunun kanıtlanması halinde davacı, satışa konu edilen maldan da alacağının tahsili için yararlanabilecektir.
Bu yönüyle dava Borçlar Kanunu"nun 18. maddesinde düzenlenmiş bulunan danışık (muvazaa) iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Kural olarak üçüncü kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü, danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarara verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir.
Ancak üçüncü kişilerin danışıklı işlem ile haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için, onların, danışıklı işlemde bulunandan alacakları bulunmalı ve danışıklı işlem o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunmalıdır.
Davacının bu hakkı ayni değil şahsi sonuç doğuracağından, danışıklı işlemin kanıtlanmış durumunda tapunun iptaline değil kıyasen icra ve iflas Kanunun 283/1. Maddesi gereğince tapu iptali ve tescile gerek olmaksızın taşınmazın haciz ve satışına karar verilecektir. Bu davada güdülen amaç da bu olduğundan davacının karşılanması gereken bir alacağı bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekir.
Bunun için de davacının açtığı boşanma ve tazminat ( katkı payı alacağı) davacının sonucu beklenilmeli ve ona göre karar verilmelidir.
O halde somut olayda, öncelikle satış işlemlerinin danışıklı olup olmadığı hususu araştırılmalı, davalıların danışıklı bir davranış içinde bulundukları sonucuna varılması durumunda davacının açtığı boşanma ve tazminat (katkı payı) davasının sonucu beklenilmeli. (Davacı tarafından açılan boşanma davası sonunda davacı lehine tazminata hükmedildiği ve buna ilişkin mahkeme kararının 13.09.2011 tarihinde kesinleştiği, katkı payı alacağına ilişkin davada da davacı lehine tazminata hükmedildiği, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin incelemesince kararın onanmasına karar verildiği, ve karara karşı karar düzeltme isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.) ve bu davalar sonunda davacının kesinleşen tahsili gereken bir alacağı bulunduğu takdirde, İİK"nun 283/1 maddesi kıyasen uygulanmak suretiyle tapu iptaline gerek olmadan davacının alacağı alabilmesini sağlamak için dava konusu taşınmazın haciz ve satışını isteyebilmesi yönünde hüküm kurulmalıdır. Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 23.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.