Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/15388
Karar No: 2020/163
Karar Tarihi: 14.01.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/15388 Esas 2020/163 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/15388 E.  ,  2020/163 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.01.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-
    Dava, ... ada ..., ... ada ..., ... ada ... parsel sayılı taşınmazlar için muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, geriye kalan ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ... ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazlar bakımından kadastro öncesi mirasbırakanın zilyetliğine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis isteklerine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan babası ...’ün ... ada ... parsel sayılı taşınmazını davalı ...’e, ... ada ... ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazlarını davalı ...’ye satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu, öte yandan davalıların mirasbırakana ait çekişme konusu 5 parça taşınmazı kadastro tespiti sırasında gerçeğe aykırı beyan ve belgelerle adlarına tespit ve tescil ettirdiklerini, taşınmazların ölene kadar mirasbırakanın zilyetliğinde olduğunu ileri sürerek tapuların iptali ile miras payı oranında adına tescilini, mümkün olmazsa tenkisini istemiş, yargılama sırasında ölümü üzerine tek mirasçısı olan ... davayı takip etmiştir.
    Davalılar, ... ada ... parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanla bir ilgisinin olmadığını, ... ada ... ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazlar dışında kalan taşınmazlar tapusuz olup muris muvazaası iddiasının dinlenemeyeceğini, mirasbırakanın davacıya da taşınmazlar verdiğini, tenkis isteği yönünden hak düşürücü sürenin geçtiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, mirasbırakanın mallarını paylaştırma amacıyla hareket ettiği, muvazaanın bulunmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin, hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle de tenkis isteğinin reddine karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, çekişme konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazı davalı ..."nin 3. kişiden satın aldığı, mirasbırakanla ilgisinin olmadığı kayden sabit olup anılan taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacının ... ada ... parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz iitrazının reddine. Diğer taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; mirasbırakan ..."ün, ... ada ... parsel sayılı taşınmazını 13.11.1989 tarihinde davalı ..."e, ... ada ... parsel sayılı taşınmazını ise 06.12.1989 tarihinde gelini olan davalı ..."ye satış suretiyle temlik ettiği, ... ada ... ile ...ada ... parsellerin davalı ..., ... ada ... parselin davalı ..., ... ada ... parselin davalılar ... ve ... adına yarı yarıya, ... ada ... parselin ise bir kısım davalıların mirasbırakanı ... adına senetsizden kadastroca tespit ve tescil edildiği, ... ada ... parselin kadastro tespitinin 02.03.1995 tarihli satış senedine dayandığı, bu senede göre mirasbırakan ..."in sözü edilen taşınmazın zilyetliğini davalı ..."e satış suretiyle devrettiği, diğer taşınmazların kadastro tespitinin ise 20 yılı aşkın süre ile nizasız fasılasız zilyetliğe dayalı olduğu, taşınmazların tamamının kadastro tespitlerinin itiraz edilmeksizin 27.07.2007 tarihinde kesinleştiği hususları kayden sabit olup 1926 doğumlu mirasbırakanın 07.11.1997 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak çocukları davacı ... ile davalılar ..., ... ve kendisinden önce ölen oğlu ..."tan torunları davalılar ..., ... ve ..."in kaldığı anlaşılmaktadır.
    Her ne kadar mahkemece mirasbırakanın temlikleri paylaştırma amacıyla yaptığı hükme gerekçe yapılmış ise de paylaştırma sırasında davacıya verildiği kabul edilen ... ada ... parsel sayılı taşınmaz davacı ..."in oğlu ... tarafından, ... ada ... parsel sayılı taşınmaz ise davacı ... tarafından 3. kişilerden edinilmiş olup, anılan taşınmazların mirasbırakanla bir ilgisi bulunmamaktadır. Bu durumda paylaştırmadan söz etme olanağı yoktur.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
    Somut olayda, senetsizden tespit gören 5 parça taşınmazla (... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ... ile ... ada ... parseller) ilgili olarak davalılar 23.05.1988, 23.05.1988 ve 02.03.1995 tarihli satış senetleri ile 02.03.1995 ve 28.10.1997 tarihli hibe senetlerini dosyaya sunmuşlar, davacılar ise söz konusu senetlerin gerçeğe aykırı olduğunu bildirmişlerdir.
    Bilindiği üzere, tapusuz taşınmazlar menkul hükmünde olup taşınmazın teslim edilmesiyle birlikte satış geçerli hale gelir. Davada, davalıların dayandıkları satış sözleşmeleri gerçekten mirasbırakan tarafından düzenlendi ise satış geçerli hale gelecektir.
    Ne var ki mahkemece satış senetlerinin sıhhati araştırılmamıştır.
    Hal böyle olunca, ... ada ... ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazlar yönünden mirasbırakanın gerçek irade ve amacının yukarıdaki ilke uyarınca açıklığa kavuşuturulması, bir başka ifade ile mirasbırakanın bu iki parça taşınmazı davalılara diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla temlik edip etmediğinin belirlenmesi, geriye kalan ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ... ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazlar bakımından 01.04.1974 gün 1/2 sayılı içtihadı birleştirme kararı uygulanamaz ise de, kadastro öncesi zilyetliğe dayalı istek bakımından davalılar tarafından ibraz edilen satış senetlerinin geçerli olup olmadığı üzerinde durulup sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.540.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi