22. Hukuk Dairesi 2015/4370 E. , 2016/9588 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, maaş alacağı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai, yıllık izin, hafta sonu tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı ... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı bir sebep olmadan işveren tarafından feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile davacıya ödenmediğini iddia ettiği ücret, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ve fazla çalışma ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, davacının sürekli nitelikte değil ihtiyaç oldukça kısa sürelerle çalıştığını, taleplerinden adi ortaklıktaki tüm kişilerin sorumlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı def"i sebebiyle zamanaşımına uğrayan alacak kesiminin bulunup bulunmadığı yönünden uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Zamanaşımı, bir maddi hukuk kurumu değildir. Diğer bir anlatımla zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan hakim tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, kanunda öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve kanuni bir engel bulunmamaktadır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"na göre, kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin davalar iş sözleşmesinin feshinden itibaren on yıllık, yıllık izin alacağı iş sözleşmesinin feshinden itibaren beş yıllık, ücret, fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacakları hakkın doğumundan itibaren beş yıllık zamanaşımına tabidir.
Somut olayda, davalı vekilinin süresi içinde ıslaha karşı zamanaşımı def’i ileri sürmesi söz konusudur. Ancak söz konusu def"inin mahkemece, bilirkişi raporunda iş tespiti talebi bakımından yapılan hak düşürücü süre değerlendirmeleri gerekçe gösterilerek dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. İş tespiti davası, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan ve şartları 5510 sayılı kanunda düzenlenen, hak düşürücü sürenin ilgili kanunda düzenlendiği ve re"sen gözönünde bulundurulduğu bir dava türüdür. Yargılama konusunu oluşturan alacak talepleri ise 4857 sayılı İş Kanunu"ndan kaynaklanan ve zamamaşımı def"i bakımından yukarıda açıklanan ilkelere göre inceleme yapılması gereken bir dava türüdür. Buna göre, ıslah tarihi itibariyle talep konusu alacakların zamanaşımına uğrayan kısımları belirlenerek sonucuna göre zamanaşımına uğramayan alacak miktarları yönünden karar verilmesi gerekmektedir. Davalı tarafın süresinde ileri sürdüğü ıslaha karşı zamanaşımı def"i dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 04.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.