10. Hukuk Dairesi 2015/12280 E. , 2017/8271 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, davacının yaşlılık aylığının kesilmesine yönelik Kurum işleminin iptali ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin açılmış olup; davacı vekili, 27.01.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile, yargılama devam ederken kuruma 27.752,16 TL ödeme yaptıklarını bu ödemenin kurumdan tahsili talebinde bulunmuştur.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacıya yurt dışı çalışmaları hizmet birleştirmesi ile 26.02.1999 tarihinde yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu, 01.04.1999 tarihi itibariyle de yaşlılık aylığı bağlandığı, davalı Kurum tarafından 29.05.2013 tarihli işlem ile davacının 11.08.1998 ve devam eden tarihlerde vergi mükellifiyeti bulunduğu gerekçesi ile 01.10.2008 tarihi itibariyle 4/b kapsamında tescilinin kurum tarafından resen yapılarak, 01.10.2008 - 20.06.2010 tarihleri arasında ödenen yaşlılık aylığının yersiz olduğu gerekçesi ile 20.675,36 TL"nin (15.540,71 TL asıl alacak, 5.217,67 TL faiz olmak üzere) tahsilini istediği, yargılama devam ederken davacının 20.695,92 TL ve 7.056,24 TL olmak üzere 28.08.2013 tarihinde iki ayrı ödemede bulunduğu, 08.11.2013 tarihli kurum yazısına göre, 20.695,92 TL yersiz ödeme yapılandırma borcu ve 7.056,24 TL Bağ-Kur prim borcunun ödeme tarihlerinin 28.08.2013 tarihi olduğunun bildirildiği, buna göre davacı tarafından dava konusu yersiz aylıkların ve Bağ-Kur prim borcunun 28.08.2013 tarihinde ödendiği, yine anılan kurum yazısına göre davacının 5.474,47 TL sosyal güvenlik destek prim borcunun 08.04.2013 tarihinde tahsil edildiği, buna göre ıslah ile kuruma ödenen dava konusu yersiz aylıkların ve ayrıca dava konusu kurum işlemi kapsamında olmayan Bağ-Kur prim borcunun istirdadının istendiği dosya kapsamındaki bilgi belgeler ile belirgindir. Yine davacının,...Mal Müdürlüğü nezdinde 11.02.1988-22.01.1994 tarihleri arasında ve 11.08.1998 tarihinden itibaren vergi mükellifiyeti bulunmaktadır.
1479 sayılı Kanunun Ek Geçici 6. maddesinin ""Ek madde: 19/04/1979 - 2229/34 md.; Değişik madde: 20/06/1987-3396/16 md.)
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesinde belirtilen emekli sandıkları ile kanunla kurulu diğer emekli sandıklarınca kendilerine yaşlılık, malullük veya ölüm aylığı bağlananlar, 01/10/1972 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanun kapsamı dışında sayılırlar..
Ancak bu Kanuna tabi hizmet süreleri, diğer Kurum ve sandıklara bildirilmiş ise bu hizmetler geçerli sayılır."" düzenlemesini getirdiği maddede 17.04.2008 tarihinde yapılan değişiklik ile ""Ek Geçici madde 6 - (Değişik madde: 17/04/2008-5754 S.K./81.mad.)
5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve 506 sayılı Kanunun geçici 20"nci maddesinde belirtilen emekli sandıkları ile kanunla kurulu diğer emekli sandıklarınca kendilerine yaşlılık, malûllük veya ölüm aylığı bağlananlar, 01/10/1972 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanun kapsamı dışında sayılırlar.
Ancak, bu Kanuna tabi hizmet süreleri, diğer kurum ve sandıklara bildirilmiş ise bu hizmetler geçerli sayılır."" düzenlemesi karşısında davacının 1994-1998 arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı sayılamayacağından ödenen aylıkların geçerli olduğu tartışmasızdır.
1479 sayılı Kanuna 4956 sayılı Kanun ile, Ek 20. maddeye eklenen 3. fıkrasında “Diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre yaşlılık ve malullük aylığı bağlananlardan, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, çalışmaya başladıkları ayı takip eden ay başından itibaren, çalışmalarının sona erdiği ay dahil, bu Kanunun 50"nci maddesine göre belirlenen onikinci gelir basamağının %10"u oranında sosyal güvenlik destek primi öderler. Sosyal güvenlik destek primi ödemesi gerekenlerden bu Kanunun yayım tarihinden önce aylık bağlananlar Kanunun yayımını, daha sonra tekrar gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ise mükellefiyetin başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren üç ay içinde Kuruma yazılı bildirimde bulunmak zorundadırlar. Bu süre içinde Kuruma yazılı bildirimde bulunmayanlar ile Kurumca tespit edilemeyenlerden sosyal güvenlik destek primi, 53"üncü maddeye göre hesaplanarak tahsil edilir.” hükmü getirilmiş olup, daha sonra 5073 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle, 24"üncü maddenin (I) numaralı bendinde belirtilen kapsamda çalışmaya başlayanlardan sosyal güvenlik destek primi kesileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre, davacının; 11.08.1998 tarihinden itibaren vergi mükellefi olduğundan kendi nam ve hesabına çalıştığı süre için yasada öngörülen biçimde sosyal güvenlik destek primi ödeme yükümlülüğünün bulunup bulunmadığının belirlenmesi bakımından, kurumun 01.10.2008 tarihi itibariyle davacının 4/b kapsamında tescilini yapmış olması karşısında, davacının 01.10.2008 itibariyle 4/b kapsamında sigortalılığının geçerli olup olmadığı araştırılıp değerlendirilerek sonuca göre davacının sosyal güvenlik destek prim borcundan sorumlu olup olmadığı belirlenmeli ve istirdat hususunda bu kapsamda bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar irdelenmeksizin eksik araştırma değerlendirme sonucu karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.