Esas No: 2020/7874
Karar No: 2022/2957
Karar Tarihi: 07.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7874 Esas 2022/2957 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı ile davacı arasında finansal kiralama sözleşmesinin feshinin tespiti ve dava konusu taşınmaz üzerinde davacıya satış yetkisinin tanınması istemiyle açılan davanın kabulüne karar verilmiş, davalı bu kararı istinaf etmiştir. Bölge adliye mahkemesi, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiş, davalı ise temyiz başvurusunda bulunmuştur. Yapılan incelemeler sonucu temyiz isteminin reddiyle bölge adliye mahkemesi kararının onanması kararlaştırılmıştır. Temyiz ilam harçları alınmadığı için dosya bölge adliye mahkemesine iade edilecektir. Kanunlar ise; 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu 31. maddesi 1. fıkrası, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun 34. maddesi ve 6502 sayılı Kanun’un 73/2. maddesidir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada ...2. Tüketici Mahkemesince verilen 21.12.2017 tarih ve 2017/370 E- 2017/1357 K. sayılı kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi'nce verilen 11.09.2020 tarih ve 2018/585 E- 2020/970 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ve davalının arasında ...ili ... ilçesi ... mah. 2422 ada 2 parsel B giriş 21 numaralı bağımsız bölüm için Finansal Kiralama sözleşmesinin akdedildiğini ve kira ödeme planının kararlaştırıldığını ancak kiracı davacının ödemede temerrüde düştüğünü ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu'nun 31. maddesi 1. fıkrası gereğince sözleşmesinin fesih edildiğini, 6502 sayılı kanunun 34. maddesi gereğince, taşınmazın kıymet takdirinin yapıldığını, dava konusu konutu tapuda 3. bir kişiye devretmek için başvuruda bulunulduğunu ancak taşınmaz üzerinde "finansal kiralama şerhi"nin bulunması nedeniyle devredilemediğini, bu nedenlerle davacı banka ile davalı arasındaki finansal kiralama sözleşmesinin müvekkili bankaca temerrüt nedeniyle haklı nedenlerle usulune uygun olarak fesih edildiğinin tespit edilmesini ve teminat karşılığında dava konusu taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisi verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, duruşmadaki beyanlarında dava konusu taşınmazın üzerinde şerh olmamasına rağmen aile konutu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, taraflar arasında yapılan sözleşmenin davalının kira borçlarını ödememesi nedeniyle davacı tarafından tek taraflı olarak fesih ihtarı ile feshedildiği, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu'nun 31/1. maddesi ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 34. maddesi gereğince 6-7-8-9 nolu taksitler olmak üzere birbirini izleyen en az iki taksiti ödemede temerrüte düştüğünden davacının davasında haklı olduğu, davalı konutun şerh olmamakla birlikte aile konutu olduğunu beyan etmiş ise de finansal kiralama sözleşmesine bunun bir etkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, finansal kiralama sözleşmesinin haklı nedenle fesih edildiğinin tespitine, davacıya taşınmaz üzerinde satış yetkisi verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, yargılamanın HMK'da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, davalının temerrüt olgusunun sabit olduğunun ve hesap kat ihtarının davalıya usulüne uygun tebliğ edilerek, sözleşmesinin feshi ile finansal kiralamaya konu malın aynen iadesinin gerektiğinin anlaşılmış bulunmasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, alınmadığı anlaşılan 80,70 TL. temyiz ilam harcı ile 397,80 TL. temyiz başvuru harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,07/04/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, taraflar arasındaki finansal kiralama sözleşmesinin feshinin tesbiti ile finansal kiralamaya konu taşınmaz üzerinde davacıya tasarruf (satış) yetkisinin tanınmasına ilişkindir. Davanın açıldığı tüketici mahkemesince davanın kabulüne ilişkin hükmü aleyhinde davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, davalı yanca bu hükme yönelik temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 366. maddesi delaletiyle uygulanması gereken 344. madde uyarınca, temyiz dilekçesi verilirken temyiz harç ve giderlerinin ikmali şart olup davalı tüketicinin temyiz başvurusunda bulunurken harç yatırmadığı anlaşılmaktadır.
Dava, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun harçtan istisna edilen işlere ilişkin 13. maddesi kapsamında bulunmadığı gibi, davanın taraflarının da aynı kanunun harçtan muafiyete ilişkin 14. maddesinde yazılı kişilerden olmadıkları açıktır.
Hal böyle olmakla birlikte, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 123. maddesi uyarınca, özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle istisna edilen işlerden ötürü harç alınmaz. Davanın niteliğine göre uygulanması gereken 6361 sayılı Kanun hükümlerinde herhangi bir istisna ve muafiyete yer verilmemiştir. Bu durumda, davanın niteliği, tarafları ve görüldüğü mahkemeye göre uygulanması gerekli 6502 sayılı Kanun’un 73/2. maddesine bakılması gerekir. Anılan kanun hükmü, tüketici mahkemeleri nezdinde Bakanlık, tüketiciler ve tüketici örgütleri tarafından açılacak davaların 492 sayılı Kanun’da düzenlenen harçlardan muaf olduklarına ilişkindir. Davalının tüketici olmakla birlikte dava açan (davacı) niteliğinde bulunmadığı gibi yine davayı açan bankanın anılan kanun maddesinde sayılanlardan bulunmadığı gözetildiğinde, gerek davanın ve gerekse de davanın taraflarının harçtan istisna edildiğine yahut muaf olduklarına ilişkin özel bir kanun hükmünün varlığından da söz edilemez.
6502 sayılı Kanun’un 73/2. maddesinin lafzı çok açık olup kanunun adından ve genel esprisinden hareketle, özellikle ancak kanunla konulabilecek yahut kaldırılabilecek nitelikteki harçlar bakımından genişletici bir yoruma gidilmesi olanaklı değildir. Nitekim, 6502 sayılı Kanun’un 73. maddesinin gerekçesine bakıldığında da, yasa koyucunun, maddenin ikinci fıkrası ile dava açan tüketici bakımından bir koruyucu hüküm getirdiği, bu yönde açılan davalar bakımından bir istisna öngördüğü ve fakat somut davada olduğu gibi sair haller bakımından bir istisna yahut muafiyet öngörmediği tereddütsüz bir biçimde anlaşılmaktadır.
Bu durumda, HMK’nın 366. maddesi delaletiyle uygulanması gereken 344. maddesi uyarınca, davalıya temyiz harçlarının ikmali için gerekli kesin sürenin verilmesi ve sonucuna göre işlem yapılmak üzere dava dosyasının bölge adliye mahkemesine iadesi gerekmekte olup 492 sayılı Kanun’un 32. maddesine aykırı düşecek şekilde temyiz incelemesi yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu kanısındayız.