15. Hukuk Dairesi 2020/1787 E. , 2021/2063 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hüküm davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Avukat ... gelmiş, tebligata rağmen diğer taraftan gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Dava, eser sözleşmesinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı yüklenici ile akdedilen ...48. Noterliğinin 17.03.2010 tarihli ve 68306 yevmiye numaralı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalı yüklenicinin taahhütlerini süresinde yerine getirmediği gibi eksik ve ayıplı işler yaptığını iddia ederek eksik ve ayıplı işler giderim bedeli, gecikme nedeniyle ceza-i şart alacağı, kiracı bulunmadığı döneme ilişkin ödenen aidat gideri, kira kaybı alacağı ile sözleşmenin feshine bağlanan 100.000,00USD ceza-i şartın tahsilini talep etmiştir.Davalı yüklenici cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, diğer alacak kalemleri bakımından davanın kabulüne, sözleşmenin feshine bağlanan 100.000,00 USD ceza-i şart talebinin ise inşaatın %97 oranında bitirilmiş olması nedeniyle reddine dair verilen karar, davacı tarafından fesih cezasının reddi kararının doğru olmadığı gerekçesiyle istinaf edilmiştir.... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1725 Esas – 2020/200 Karar ve 06.02.2020 tarihli kararı ile davacının, dava dışı arsa sahibi ...’un kızı olup, annesinden aldığı vekalete dayanarak davalı yüklenici ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığı, davadan önce sözleşme gereğince annesine kalan bağımsız bölümleri satış suretiyle iktisap ettiği, sözleşmede taraf olmadığı için sözleşmeye dayalı olarak talepte bulunamayacağı, sözleşmenin devri ya da sözleşmesel hakların temlik edildiğinin de iddia ve ispat edilmediğinden aktif dava ehliyetine sahip olmadığı, dava ehliyetinin de dava şartı olup ileri sürülmese de mahkemece kendiliğinden her aşamada gözetilmesi gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davacının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 599. maddesine göre; “Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın ayni haklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.” Söz konusu madde uyarınca mirasçılar için kendiliğinden iktisap ilkesi geçerlidir. Yani mirasın açıldığı andan itibaren taşınmazlarda tescile, taşınırlarda teslime, alacaklarda temlike ihtiyaç olmadan mirasçılar mirasbırakanın hak ve alacaklarına sahip oldukları gibi, borçlarından da sorumludurlar. Yani miras hukukunda külli halefiyet ilkesi geçerli olup, terekeye ait alacak hakları, ayni haklar, taşınmaz ve taşınır mallar, ölüm ile kendiliğinden mirasçılara geçer.
Söz konusu açıklamayı somut uyuşmazlığımız bakımından değerlendirdiğimizde; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olan arsa sahibi ...’un dava tarihinden önce 18.08.2011 tarihinde vefat ettiği, tek mirasçı olarak kızı davacı ...’nün kaldığı, davacının iş bu davayı kendi adına açtığı, annesinin vefatı ile tek mirasçı olarak ondan kanunen intikal eden hakların ve borçların külli halef sıfatıyla sahibi olduğu anlaşıldığından aktif dava ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekmektedir. İş bu nedenle ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi tarafından davacının istinaf talebinin esas yönünden incelenmesi gerekirken aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi kararı doğru olmamış, kararın belirtilen nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile ...Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün davacı yararına BOZULMASINA, 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi"ne, karardan bir örneğinin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 29.04.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.