17. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/16517 Karar No: 2016/3670 Karar Tarihi: 23.03.2016
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/16517 Esas 2016/3670 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2015/16517 E. , 2016/3670 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R-
Davacı vekili; davalı şirkete kasko poliçesi ile sigortalı, müvekkiline ait aracın dava dışı sürücü ...u"nun sevk ve idaresi altında iken hız sebebi ile aracın hakimiyetini kaybederek yolun sağında park halindeki başka araçlara vurmak suretiyle maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, aracın ağır hasarlı olması sebebiyle perte çıkarıldığını, belirterek şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat ile çekici bedelinin davalıdan tahsiline verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; aracın ehliyetsiz sürücü tarafından kullanıldığı esnada dava konusu kazanın meydana geldiğini, davacının rizikonun gerçekleşmesi aşamasında doğru beyan ve ihbarda bulunmadığından TTK 1445 maddesi uyarınca rizikonun teminat içerisinde kaldığını ispat etmesi gerektiğini, belirterek davanın reddine verilmesini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, 1-HMK"nun 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-1086 sayılı HUMK"nın 388 ve 389. maddeleri ile 6100 sayılı HMK"nın karşılık 297/1-2.maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunması gerektiği açıktır. Somut olayda, gerekçe kısmında “kaza anında aracın ehliyetsiz .... tarafından kullanıldığı sonuç ve vicdani kanaatine varıldığından davacı tarafından açılan iş bu davanın esastan reddine" verildiği belirtilmiştir. Hüküm kısmında ise HMK"nun 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine verilmiştir. Hükmün gerekçesi ile kısa uyumlu olmayıp, taraflar yönünden şüphe ve tereddüt uyandıracak nitelikte olduğundan, bu yön yukarıda açıklanan yasa maddelerine açık bir aykırılık oluşturduğundan (10.04.1992 gün, 1991/7 Esas-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere) hükmün bozulması gerekmiştir. 2-Bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23/03/2016 gününde oybirliğiyle verildi.