14. Hukuk Dairesi 2016/16751 E. , 2020/4421 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.03.2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların paydaş olduğu 76 ada 12 parsel sayılı taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazın kendi aralarında taksim edildiğini, kendisine düşen kısma 3 katlı ev yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalı temyiz etmişlerdir.
1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2) Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının satış suretiyle paylaşma istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez.
Paydaşlığın giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ve tarım arazilerinin niteliği ile imar mevzuatına göre aynen taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.
Aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez.
Aynen bölünerek paylaştırma (taksim) halinde teknik bilirkişiye ifraz projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde ise ilgili belediyeden, belediye dışında ise İl İdare Kurulundan bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulur.
Belediye Encümeni veya İl İdare Kurullarınca 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili Yönetmelik hükümlerine uygun bulunması halinde onaylanması gereken ifraz projesinde kimlere nerelerin verileceği, bu konuda paydaşlar aralarında anlaşamazlarsa hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir.
Onay makamından olumsuz cevap gelmesi halinde paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekir.
Öte yandan, paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Somut olaya gelince; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan betonarme binanın davalıya ait olduğu hususunda çekişme bulunmamaktadır. Mahkemece, yapılan keşif sonucu dosyaya ibraz edilen teknik bilirkişi raporlarında taşınmazın aynen taksiminin mümkün olup olmayacağı yönünde değerlendirme yapılmadığı gibi yine yukarıda belirtildiği şekilde mahkemece de aynen taksime yönelik bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan mahkemece belirtilen ilkeler doğrultusunda muhdesatın ve arzın oranı ayrı ayrı belirlendikten sonra, satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranların esas alınacağı, muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa; kalan kısmın ise tapu kaydındaki payları oranında taraflara dağıtılması gerektiği düşünülmeksin eksik araştırma ve iceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, belirtilen nedenlerle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bent uyarınca davacı vekilinin tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davalının temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 07.07.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.