12. Hukuk Dairesi 2015/22635 E. , 2016/836 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklılar vekilinin satış talebinde bulunması üzerine, icra müdürlüğünce; tapu kaydında .... adına düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi yapıldığı, sözleşmede satış için herhangi bir şart ileri sürülmediği, satış bedelinin ödendiği, tescilinin yapılmasının, alıcının keyfiyetine bırakıldığı, bu sözleşmenin İİK"nun 38. maddesinde yer alan ilam niteliğinde bir belge olduğu, anılan belge ile satışın tamamlandığı, ancak tapuda tescilin yapılmadığı gerekçesiyle satış talebinin reddine karar verildiği, alacaklı vekilinin sözkonusu ret kararının iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Tapu Kanunu"nun 26. maddesine göre, "Noterlik Kanunu"nun 44. maddesinin (B) bendi mucibince noterler tarafından tanzim edilen gayrimenkul satış vadi sözleşmeleri ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri de, taraflardan biri isterse gayrimenkul siciline şerh verilebilir ve şerhten itibaren beş yıl içinde satış yapılmaz veya irtifak hakkı tesis ve tapuya tescil edilmezse, işbu şerh tapu sicil müdürü veya tapu sicil görevlileri tarafından re"sen terkin olunur."
Tapu Kanunu"nun yukarıda açıklanan hükmü ve TMK.nun 1009. maddesi uyarınca; kişisel hak mahiyetinde olan satış vaadi sözleşmesine dayalı hak, tapu kaydına işlenmekle kuvvetlendirilmiş nisbi hak niteliğini kazanır. Bu nedenledir ki, aynı yasa hükümlerine göre, sicile şerh verilen satış vaadi sözleşmesi, 5 yıl süre ile 3.kişilere karşı ileri sürülebilme imkanı bulur.
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi, tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa dahi, lehine satış vaat edilen kişi adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalini sağlamaz. Yukarıda da belirtildiği gibi, Tapu Kanunu"nun 26.maddesi uyarınca; siciline şerh verilen satış vaadi sözleşmesi, 5 yıl süreyle 3.kişilere karşı ileri sürülebilir. Ancak bunun için, anılan süre içerisinde tescil davası açılması ve 3.kişi adına tescil işleminin tamamlanması zorunludur. Bu hak, yukarıda belirtildiği gibi tescil kararı alınıp, tapuya işlenmediği sürece ayni nitelik kazanmaz.
Somut olayda; alacaklıların satış talebinin reddine karar verilen ve takip borçlusu adına tapuda kayıtlı bulunan ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi 767 Ada 3 Parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına göre, dava ve takip dışı ... lehine 04.10.2002 tarih ve ... yevmiye ile satış vaadi şerhi verildiği, alacaklılar vekilinin ise 12.05.2015 tarihinde satış talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Şu hale göre, satış vaadi şerhi tarihinden sonra, satış talep tarihi itibariyle 5 yıldan fazla zaman geçtiğine ve satış vaadi lehtarı olan 3. kişi şirketin, şerh tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemede tescil davası açtığına ve lehine tescil kararı verildiğine yönelik bir belge ve delil de olmadığına göre, artık bu hakkın, 3. kişilere karşı ileri sürülmesi imkanı yasal olarak ortadan kalkmıştır. Dolayısı ile taşınmaz mülkiyetinin, satış vaadi lehtarı olan 3. kişi şirket tarafından iktisabı da sözkonusu olmadığından, satış talep tarihinde takip borçlusu adına kayıtlı taşınmaz hakkında satış kararı verilmesine ve bu yönde talimat yazılmasına bir engel bulunmadığı açıktır.
Öte yandan, satış vaadi sözleşmesi, her iki tarafa borç yükleyen sözleşme niteliğinde olup, aktin bu niteliği itibarı ile sözleşmenin noterde onaylama sureti olarak değil de, düzenleme olarak yapılmış olması, bu belgenin İİK"nun 38. maddesi kapsamında ilam niteliğinde sayılmasını gerektirmediği gibi, taşınmaz mülkiyetinin satış vaadi lehtarına intikal ettiğini de göstermemektedir.
O halde mahkemece; şikayetin kabulü ile icra müdürlüğünün satış talebinin reddine ilişkin 12.05.2015 tarihli kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, satış vaadi lehtarının her an tescili isteme hakkının bulunduğu ve mülkiyetin alıcıya geçmesinin herhangi bir koşula bağlanmadığı gerekçesiyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklıların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.