Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2021/532
Karar No: 2021/900
Karar Tarihi: 01.07.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2021/532 Esas 2021/900 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2021/532 E.  ,  2021/900 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi



    1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacılar vekili; müvekkili şirketlerin benzin istasyonu işiyle iştigal ettiklerini ve dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. için iş yapan taşeronlara yakıt verdiklerini, yakıt ücretlerinin ise... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. tarafından ödenmesinin kararlaştırıldığını, bu kapsamda taşeronların müvekkili şirketlere olan borçları dolayısıyla 56.083,38TL ve 197.164,99TL olmak üzere toplam 253.248.37TL’nin müvekkili şirketlerin yetkilisine ödenmesi için... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. tarafından davalı bankanın Gaziosmanpaşa Şubesine talimat yazıldığını, müvekkili şirketlerin yetkilisi olan ...’nın 08.05.2012 tarihinde belirtilen parayı çekmek için davalı bankanın Gaziosmanpaşa şubesine gittiğini ve alacağını tahsil etmek için hazırlanan tahsilat dekontlarını imzaladığını, ancak tahsilat dekontlarında taşeronların belirtilmemesi ve anılan şirketin hesabından ödeme yapılması karşısında ileride hukukî bir sorun yaşamamak adına gişe memuruna durumu açıklayıp avukatı ve muhasebecisi ile görüşmek üzere banka dışına çıktığını, bu durumun sorun oluşturmayacağının kendisine belirtilmesi sonrasında paranın belirtilecek şubelere havale ettirmek için bankaya girdiğinde paranın kendisi tarafından alındığı iddiasıyla karşı karşıya kaldığını, banka kayıtlarında paranın müvekkili şirketlerin yetkilisi ... tarafından tahsil edilmiş gibi gözükmesinin gerçeği yansıtmadığını, olay nedeniyle yapılan şikâyet sonrasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini ileri sürerek müvekkili şirketlere ödenmeyen 56.083.38TL ve 197.164.99TL olmak üzere toplam 253.248.37TL alacağın ve her bir şirket için 5.000,00TL olmak üzere toplam 10.000,00TL manevi tazminatın 08.05.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında dava konusu hak ve alacakların tamamı ...’e usulüne uygun şekilde temlik edilmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili; davacı şirketlerin yetkilisi olan ...’nın dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin yetkilisi adına hareket eden ... ile birlikte banka şubesine geldiklerini, yanlarında başka şahısların da bulunduğunu, ...’nın kendisine nakit olarak ödeme yapılmayacağını bilerek ve bu yöndeki taleplerini banka görevlisine söyleyerek hazırlanan ödeme dekontlarını imzaladığını, yapılan bu işlemin fiktif ödeme işlemi niteliğinde olduğunu, çekilmiş gibi görünen 253.248,37TL"nin 234.498,37TL"lik kısmının ...’nın sözlü talebi doğrultusunda dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin ortağı ve yetkilisi ..."ın hesabına yatırıldığını, kalan 18.750,00TL"lik kısmının ise anılan şirketin yetkilisi adına hareket eden ..."a veznede teslim edildiğini, ..."ın da bu tutarı şube içerisinde ... ile birlikte gelen şahsa teslim ettiğini, aynı gün... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin yetkilisinin talimatı ile ... Petrol Ürünleri İnşaat Taahhüt Makina Sanayi ve Tic. Ltd.’nin İş Bankası hesabına 67.978,80TL EFT yapıldığını, yapılan işlemlerin fiktif olduğunun bilinmesine rağmen eldeki davanın açılmasının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    6. Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.12.2013 tarihli ve 2012/692 E., 2013/628 K. sayılı kararı ile; davacı şirketlerin yetkilisinin ödeme dekontlarını imzalamasına rağmen 253.248,37TL"yi nakit olarak almadığının tarafların kabulünde olduğu, bu durumda davalı bankanın davacı şirketlerin yetkilisinin yazılı talimatı ile 234.498,37TL’nin ..."ın hesaba aktarıldığının ispatlanması gerektiği, ancak davacının yazılı talimatının bulunmadığının davalı banka tarafından kabul edildiği, ayrıca bu hususa yönelik davacı şirketlerin yetkilisinin muvafakatinin bulunduğunun ve 4721 sayılı Türk medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi gereğince tüm işlerden bilgi sahibi olduğu hâlde hakkını kötüye kullanıldığının da ispatlanamadığı, öte yandan 18.750,00TL"yi ..."dan alan kişinin de ..."nın çalışanı olduğunun sabit olmadığı, davalı bankanın işlemleri davacı tarafın imzasını içeren belge ile tevsik etme ve kanıtlama yükümlülüğü gözetildiğinde işlemlerin fiktif olduğuna yönelik davalı bankanın savunmasına itibar edilemediği, ayrıca manevi tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 253.248,37TL"nin 08.05.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26.03.2015 tarihli ve 2014/6340 E., 2015/4252 K. sayılı kararı ile; “…Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı vekili, davacı temlik eden şirketlerin yetkilisi ...’nın dava dışı Ak Yapı A.Ş emrinde çalışan taşeronlarından olan 56.083,38 TL ve 197.164.99 TL olmak üzere toplam 253.248.37 TL alacağını tahsil etmek için davalı bankanın GOP şubesine gittiğini, hazırlanan tahsilat dekontlarını imzaladığını, müvekkilinin alacağından taşeronların sorumlu olmasına rağmen şirketin hesabından ödeme yapıldığını görünce ileride hukuki sorun yaşamamak adına gişe memuruna durumu açıklayıp avukatı ve muhasebecisi ile görüşmek üzere banka dışına çıktığını, sorun hallolunca gelen paranın belirteceği şubelere havale ettirmek için bankaya geldiğinde paranın alındığı iddiasıyla karşı karşıya kalındığını ileri sürerek anılan tutarların davalı bankadan tahsilini talep etmiş, davalı banka vekili de, davaya konu işlemlerin fiktif işlemler olduğunu, davaya konu 253.248.37 TL"nin 234.498.37 TL"sinin dava dışı Ak Yapı Ltd. Şti. temsilcisi ... hesabına, 18.750 TL"sinin ise Ak Yapı İnş. Ltd. Şti"nin yetkilisi ...’a veznede teslim edildiğini, bu şahsın da parayı davacı şirketlerin temsilcisi ...’nın adamlarına teslim ettiğini savunmuştur. Mahkemece yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Taraflar arasında ve mahkemenin kabulünde uyuşmazlık olmadığı üzere davaya konu 253.248.37 TL’lik işlemin davacı şirketlerin temsilcisine ödeme yapılmak üzere tediye fişleri düzenlenmesi fiktif bir işlemdir. Diğer bir deyişle; davalı bankanın müşterisi Ak Yapı İnş. Ltd. Şti"nin yetkilisinin talimatı ile bu şirketin vadesiz ticari mevduat hesabından 08.05.2012 tarihli para çekme dekontu ile para kupür dökümü de yapılmak suretiyle nakit olarak 253.248.37 TL"nin 56.083.38 TL’lik ve 197.164.99 TL’lik bölümünün davacı şirketlerin yetkilisi ...’ya tediye fişi ile ödenmesi işlemi fiktif bir işlemdir. Ancak davalı banka savunmasında işlemin fiktif olduğunu kabul etmekle beraber bu miktarların 234.498.37 TL"sinin dava dışı Ak Yapı Ltd. Şti. temsilcisi ... hesabına, 18.750.TL"sinin ise Ak Yapı İnş. Ltd. Şti.nin yetkilisi ...’a veznede teslim edildiğini savunmuş, mahkemece bu savunma üzerinde durulmamıştır. Bu itibarla mahkemece, dava dışı Ak Yapı Ltd. Şti. ve davacı şirketlerin ticari defterleri bilirkişi aracılıyla incelenmek ve gerektiğinde işlemi yapan şirket temsilcileri isticvap edilip dinlenmek suretiyle davalı banka tarafından yapılan ödemelerin talimatla yapılıp yapılmadığı, ödemelerin şirketlerin kayıtlarına geçmiş olup olmadığı, ayrıca aynı gün Ak Yapı Ltd. Şti, yetkilisinin şubeye verdiği talimatla ... Ltd. Şti"nin İş Bankası Gaziosmanpaşa şubesindeki 257861 nolu hesabına yapılan EFT işleminin işbu dava ile ilgisinin bulunup bulunmadığı denetime elverişli şekilde tesbit edilerek davalı bankanın sorumluluğunun tesbiti gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.12.2015 tarihli ve 2015/639 E., 2015/821 K. sayılı kararı ile önceki gerekçelere ek olarak; davalı bankanın basiretli davranma yükümlülüğü ve çalıştırdığı kişilerin verdiği zarardan sorumluluğu ilkeleri gözetildiğinde dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. ile davacı şirketler arasındaki esas ilişkiyi çözmenin işlemi yapan bankanın sorumluluğuna dair hukukî sebebin yok sayılacağı anlamına geleceği ve bu durumun somut olaydaki sorumluluk ilkelerine aykırı düşeceği, aynı şekilde... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin yetkilisinin talimatı ile davacı şirket hesabına yapılan EFT işleminin işbu dava ile ilgisinin bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılmasına ve davada taraf olmayan işlemi yapan şirket temsilcilerinin isticvap edilmesine gerek görülmediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı şirketlerin yetkilisinin ödeme dekontlarını imzalamasına rağmen nakit olarak almadığı 253.248,37TL"nin 234.498,37TL’lik kısmının ..."ın hesabına aktarılmasına, 18.750,00TL"lik kısmının ise ...’a veznede teslim edilmesine yazılı rızasının (muvafakatinin) olmadığı gözetildiğinde davacı şirketlerin yetkilisinin anılan işlemlere zımni rızasının (muvafakatinin) bulunup bulunmadığı, bu hususta yapılan araştırmanın hüküm tesisi için yeterli düzeyde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle bankaların sorumluluğu hususunun ortaya konulması gerekmektedir.
    13. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 6/1 maddesinde; Türkiye"de bir bankanın kurulmasına veya yurt dışında kurulmuş bir bankanın Türkiye"deki ilk şubesinin açılmasına, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun alacağı kararla izin verileceği belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 3. maddesinde; yazılı ya da sözlü olarak veya herhangi bir şekilde, halka duyurulmak suretiyle ivazsız veya bir ivaz karşılığında, istendiğinde ya da belli bir vadede geri ödenmek üzere kabul edilen para, mevduat olarak tanımlanmış ve anılan Kanun’un 60/1 maddesinde; Kredi kuruluşları ile özel kanunlarına göre yetkili olanlar dışında hiçbir gerçek veya tüzel kişinin, aslen veya fer"an meslek edinerek mevduat veya katılım fonu kabul edemeyeceği, ticaret unvanları ve kamuya yapacakları açıklamalar ile ilân ve reklamlarında bu izlenimi yaratacak ifade ve deyimleri kullanamayacağı düzenlenmiştir. Ayrıca anılan Kanun’un 63. maddesi gereğince halkın parasının bankalarca değerlendirilmesi sırasında halka güven vermek için kredi kuruluşları (mevduat bankaları ile katılım bankaları) tasarruf mevduatı ve gerçek kişilere ait katılım fonlarının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından sigorta edileceği açıklanmıştır.
    14. Bu düzenlemelerden çıkan sonuca göre bankalar, özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıkları mevduatı ve katılım fonlarını sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan kuruluşlardır. Bankalar sahip oldukları bu vasıfları sebebiyle bankacılık işlemlerinin güvenilen tarafı konumundadırlar. Bu durum, bankaların bir güven kurumu olarak kabul edilmesini ve bankanın sorumluluğunun özel güven sebebiyle ağırlaştırılmasını gerektirir (Battal, Ahmet: Güven Kurumu Nitelendirmesi Işığında Bankaların Hukuki Sorumluluğu, Ankara, 2001, s. 106). O hâlde bankalar, ağırlaştırılmış sorumluluğun bir gereği olarak objektif özen yükümlülüğü altında bulunmakta olup, buna karşılık hafif kusurlarından dahi sorumludurlar.
    15. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 20/2 maddesi gereğince; tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Nitekim bankaların, tacir olarak bütün işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğü herhangi bir tacirden farklıdır. Bu sebeple bankalardan beklenen basiret ölçüsü ve özen yükümlüğü şüphesiz daha ağırdır.
    16. Ayrıca bankalar, adam çalıştıran sıfatı ile de sorumludur. Adam çalıştıranın sorumluluğu 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 55. maddesinde “İstihdam edenlerin mesuliyeti” başlığı altında düzenlenmiştir. Anılan maddede; “Başkalarını istihdam eden kimse, maiyetinde istihdam ettiği kimselerin ve amelesinin hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıkları zarardan mesuldür. Şu kadar ki böyle bir zararın vuku bulmaması için hal ve maslahatın icabettiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu yahut dikkat ve itinada bulunmuş olsa bile zararın vukuuna mani olamıyacağını ispat ederse mesul olmaz.” hükmü öngörülmüştür. Bu madde gereğince adam çalıştıranlara genel nitelikte objektif bir özen yükümlülüğü yüklenmiş ve adam çalıştıranın bir özel hukuk ve bağımlılık ilişkisi içerisinde çalışanlarının kendilerine bırakılan işleri gördükleri sırada hukuka aykırı bir fiille üçüncü kişilere vermiş oldukları zarardan sorumluluğu düzenlenmiştir. Buna göre adam çalıştıranın sorumluluğu, kusursuz sorumluluk türlerinden özen sorumluluğudur. Başka bir deyişle adam çalıştıranın sorumluluğunun kaynağı, adam çalıştıranın çalışanlarını seçerken ve onları çalıştırırken çalışanlar üzerindeki denetim ve gözetim ödevini yerine getirmemesine, kanun tarafından kendisine yükletilen bu tür objektif bir ödevi ihlal etmesine dayanmaktadır (Eren, Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 2017, s. 643).
    17. Adam çalıştıranın sorumluluğunda BK’nin 55. maddesinin uygulanması için çalışanın (yardımcı kişi) üçüncü kişiye sözleşme dışı sorumluluk çerçevesinde zarar vermesi gerekmektedir. Başka bir deyişle zarar gören üçüncü kişi ile adam çalıştıran arasında hiçbir hukukî, özellikle de sözleşmeye dayalı ilişki bulunmaması gerekir. Zarar gören ile adam çalıştıran arasında kurulmuş bir sözleşme ilişkisi mevcutsa BK’nin 100. maddesinin uygulanması gerekir. BK’nin 100. maddesinde düzenlenen sorumluluk da yardımcı kişinin davranışından sorumluluk olmakla birlikte sadece bir borcun yerine getirilmemesi, yani borca aykırılık hâlinde uygulanacaktır. Şayet borcun ifasına yardımcı olan çalışanın fiili hem borca aykırılık hem de genel davranış kurallarına aykırılık, yani bir haksız fiil teşkil ediyorsa bu kişiyi çalıştıran borçlunun BK’nin 55. maddesine tabi sorumluluğu ile BK’nin 100. maddesine tabi sorumluluğu yarışacaktır (Oğuzman, Kemal/Öz, Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler C. II, İstanbul, 2017, s. 143).
    18. Adam çalıştıranın sorumluluğu bir kusur sorumluluğu olmadığı için sorumluluk, kendisinin veya emrinde çalışan yardımcı kişinin kusurlu olup olmamasına bakılmaksızın, kusurdan bağımsız olarak doğmaktadır. Ancak sorumluluğun doğması için zararın gerçekleşmesi ve gerçekleşen bu zarar ile objektif özen yükümlülüğün ihlali (çalışanın fiili) arasında uygun bir illiyet bağının bulunması gereklidir (Eren, s. 644). Bununla birlikte adam çalıştıranın sorumluluğunun doğabilmesi için, çalışanın fiili ayrıca hukuka aykırı olması gerekir. Bu şart, diğer olağan sebep sorumluluğu hâllerinde olduğu gibi BK’nin 55. maddesinde de açıkça öngörülmemiştir. Ancak adam çalıştıranın sorumluluğu bir haksız fiil sorumluluğu olduğundan, çalışanın fiilinin hukuka aykırı olması şarttır. Çalışanın fiili bakımından bir hukuka uygunluk sebebi bulunması durumunda ise çalışanın hukuka aykırı bir fiilinden bahsedilemeyeceğinden adam çalıştıranın sorumluluğu da doğmaz. Ancak çalışanın fiili bakımından bir hukuka uygunluk sebebi bulunması, adam çalıştıranın fiili bakımından da hukuka aykırılığı kendiliğinden bertaraf etmez; bu durum sadece adam çalıştıranın özen yükümlülüğünü yerine getirmemesi ile zarar arasında illiyet bağı bulunmadığını gösterir.
    19. Hukuka uygunluk sebeplerinin bulunduğu yerde fiil, baştan itibaren hukuka uygun bir fiil olup, hiçbir zaman hukuka aykırı olamaz. Hukuka uygunluk sebepleri, birbiriyle çatışan iki hukukî varlık ve menfaatten (iki koruma normundan) birinin daha üstün tutulmasını ifade eder. Burada üstün tutulan varlık veya menfaat zarar verenin menfaatidir. Somut olayda zarar veren lehine bir üstün koruma normu, dolayısıyla bir hukuka uygunluk sebebi varsa onun fiili hiçbir zaman hukuka aykırı olmamıştır (Eren, s. 623). Hukuka uygunluk sebepleri ise zarar görenin rızası, kanunun verdiği yetkinin kullanılması, haklı savunma, hakkını kendi gücüyle koruma, zorunluluk hâli, üstün nitelikte kamu yararı ve özel yarar şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
    20. Kural olarak zarar görenin zarara razı olması, hukuka uygunluk sebebi teşkil eder. Zira hak, bir anlamda hukuk düzeninin bireylerin iradesine tanıdığı bir yetki olduğundan, her kişi kendisine tanınan bu yetkiden kural olarak vazgeçebilir. Örneğin bir vazonun kırılmasına önceden rıza gösteren kişinin, vazosunu kıran faile karşı tazminat talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü vazo üzerindeki hak zarar görenin serbestçe tasarruf edebileceği bir mülkiyet hakkı olduğundan rıza, failin fiilini hukuka uygun hâle getirir. Ancak rızanın (muvafakatin) geçerli olması için, hem içeriği itibariyle kanuna, ahlaka ve kişilik hakkına uygun olması hem de hukukî işlemin diğer geçerlilik şartlarını (ehliyet, iradenin sıhhatli olması, şekil vs.) taşıması gerekir; zarar görenin fiil ehliyetine sahip olmasına, iradesinin sakatlanmamış olmasına ve rızanın hukuka ve ahlaka uygun olmasına bağlıdır. Hukuka uygunluk sebebi teşkil etmesi için rızanın zarar meydana gelmeden önce ya da en geç fiille birlikte verilmiş olması gerekir. Zarar görenin zarara sonradan razı olması (onaması-icazeti), hukuka aykırılığı ortadan kaldırmaz, ancak geçmişe etkili sonuç doğurarak tazminatı talep hakkını ortadan kaldırır.
    21. Rıza açık olabileceği gibi örtülü de olabilir. Rızanın yazılı olması şart olmayan hâllerde zarar görenin hâl ve davranışlarının rıza sayılıp sayılmayacağı hayatın olağan akışı ve güven prensibine göre belirlenmelidir (Öz/Oğuzman, s. 25). Zarar görenin örtülü (zımni) rıza göstermesinden sonra zararın gerçekleşmesine binaen rızasının olmadığını ileri sürerek tazminat talep etmesi önceki eylemiyle çelişkili davranma yasağı kapsamında dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecektir. Gerçekten de temelinde TMK’nin 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı bulunan önceki eylemiyle çelişkili davranma yasağı (venire contra factum proprium) açıkça veya davranışlarıyla bir hakkı kullanmak istemediğini veya bir haktan vazgeçtiğini ortaya koyan bir kişinin bu davranışı ile bağlı olması, bu hâliyle var olan hukukî durumunu kaybetmesi ve daha sonra bundan cayamaması anlamına gelmektedir (Akyol, Şener: Venire Contra Factum Proprium, Prof. Dr. Fikret Eren’e Armağan, Ankara, 2006, s. 77). Önceki eylemiyle çelişkili davranan kişi önceki davranışı ile muhatabında haklı görülen bir güven yaratmış ve gelecekte de bu hakkı kullanmayacağı yolunda bir kanaat uyandırmış ancak daha sonra yarattığı bu güvene aykırı davranarak muhatabın güvenini boşa çıkarmıştır. Bu nedenle önceki eylemiyle çelişkili davranan kişinin uyandırdığı güveni boşa çıkarmasını hukuk düzeninin korumaması gerekmektedir. Çelişkili davranışta bulunan kişi, muhatabının haklı güvenini boşa çıkarması nedeniyle sadece muhatapla sınırlı olarak hakkını kaybedecektir.
    22. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. tarafından davalı bankaya faks yoluyla 08.05.2012 tarihinde saat 15.01 ve 15.13’te gönderilen iki adet talimat ile şirketin ticarî mevduat hesabında... Petrol Ürünleri İnşaat Taahhüt Makine Gıda Nakliyat Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. yetkilisine 56.083,38TL; ... Petrol Ürünleri İnşaat Taahhüt Makine Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. yetkilisine ise 197.164,99TL ödeme yapılmasının talep edildiği, bunun üzerine davalı bankaya başvuran davacı şirketlerin yetkilisi olan ... tarafından talimatlarda belirtilen miktarların çekildiğine ilişkin para çekme dekontları şirket kaşeleri altında imzalandığı, ancak nakit olarak çekilmiş gibi gözüken paranın davacı şirketlerin yetkilisine nakit olarak verilmediği, bu sırada bu paranın 234.498,37TL’lik kısmının dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin yetkilisi olan ...’ın şahsi hesabına davalı banka personeli tarafından yatırıldığı, kalan 18.750TL’lik kısmının ise dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. adına bankada bulunan ...’a verildiği dosya kapsamı ile sabittir.
    23. Davacı şirketlerin benzin istasyonu işiyle iştigal ettikleri ve dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. için iş yapan taşeronlara akaryakıt verdikleri, dava dışı şirket tarafından davacı şirketlere yazılan 15.03.2012 tarihli ve 31.03.2012 tarihli yazılar ile taşeronların davacı... Petrol Ürünleri İnşaat Taahhüt Makine Gıda Nakliyat Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.’ye olan 56.083,38TL ile ... Petrol Ürünleri İnşaat Taahhüt Makine Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.’ye olan 197.164,99TL akaryakıt borçlarının kendileri tarafından ödeneceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Tarafların delil olarak dayandıkları Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/74000 sayılı dosyasında yer alan dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. adına bankada bulunan ... ifadesinde; davacı şirketlerin yetkilisi olan ...’nın akaryakıt verdiği taşeronların borçlarına karşılık şirket yetkililerinden muhtelif zamanlarda elden para aldığını, bu sebeple dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin yetkilisine borcu olduğunu, bu işlemlerin muhasebeleştirilmesi için ...’nın dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin yetkilisi ile anlaştığını ve bu nedenle birlikte davalı bankaya gittiklerini, bankada nakit işlem dönmeyeceğini banka yetkililerine bildirdiklerini, böylece dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin hesabından nakit çekilmiş gibi gözüken paranın büyük bir kısmının tekrar bankaya nakit para olmadan yatırıldığını, arkasından ...’ya ödeme dekontunun imzalattırıldığını, ...’nın... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin yetkilisinden aldığı para ile taşeronların borcunun farkı olan 18.750TL’nin ...’ya nakden ödendiğini belirtmektedir.
    24. Dosya kapsamında yer alan görüntü kayıtlarında; davacı şirketlerin yetkilisi ... ile birlikte... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. adına hareket eden ...’ın bankaya geldikleri, daha sonra yanlarına iki kişinin daha geldiği, işlemlerin başlaması için ...’ın dava konusu işlemleri yapan banka personelinin yanına gittiği, ..., ... ve yanlarında bulunan bir kişinin bankonun önünde kendi aralarındaki evrakları incelediği, saat 15.41’de ...’nın bankonun önünde ödeme dekontlarını inceleyip imzaladığı ve saat 15.47’de yerinden kalkarak şubenin önüne çıktığı, saat 15.49’da ... tarafından ..."nın yanındaki kişiye para verildiği görülmektedir. Bununla birlikte saat 16.19’da dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. hesabından ... Petrol Ürünleri İnşaat Taahhüt Makine Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.’nin T. İş Bankası Gaziosmanpaşa Şubesindeki hesabına 67.978,80TL EFT yapıldığı, saat 16.26’da yapılan EFT"nin dekontunu almak için ... ve yanındaki kişilerle birlikte ...’ın banka şubesine girdiği, dekontun fotokopisini almak için hep beraber fotokopi çekmeye gittikleri, dekontun çekilen fotokopisinin banka personeli tarafından ..."a verildiği görülmektedir.

    25. Davacı şirketler vekili, para çekme dekontlarının müvekkili şirketlerin yetkilisi tarafından imzalanmasına rağmen paranın nakit olarak kendisine verilmediğini, paranın bir kısmının müvekkili şirketlerin bu yönde talimatı olmadan dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin yetkilisi olan ...’ın şahsi hesabına aktarıldığını, kalan kısmının ise müvekkili şirketlerin yetkilisine teslim edilmediğini ileri sürmüş; davalı vekili ise davacı şirketlerin yetkilisi ...’nın kendisine nakit olarak ödeme yapılmayacağını bilerek ve bu yöndeki taleplerini banka görevlisine söyleyerek hazırlanan ödeme dekontlarını imzaladığını, yapılan bu işlemin fiktif ödeme işlemi niteliğinde olduğunu, çekilmiş gibi görünen 253.248,37TL"nin 234.498,37TL"lik kısmının ...’nın sözlü talebi doğrultusunda dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin yetkilisi ..."ın hesabına yatırıldığını, kalan 18.750TL"lik kısmının ise anılan şirketin yetkilisi adına hareket eden ..."a veznede teslim edildiğini, ..."ın da bu tutarı şube içerisinde ... ile birlikte gelen şahsa teslim ettiğini savunmuştur.
    26. Dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporunda para çekme dekontlarında belirtilen saatte kasada 253.248,37TL tutarı ödeyecek miktarda para bulunmadığı, buna rağmen dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin vadesiz ticarî mevduat hesabından belirtilen miktarda paranın nakit olarak çekilmiş gibi gösterilerek ödeme dekontu düzenlendiği ve bu paranın 234.498,37TL’lik kısmının dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin yetkilisi olan ...’ın şahsi hesabına kendisinin davalıya verdiği talimat gereğince nakit olarak yatırılmış gibi gösterilerek para yatırma dekontu düzenlendiği, bu işlemler gerçek bir para girişi ya da çıkışı olmadan yapıldığı için fiktif bir işlem niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Gerçekten de dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. tarafından davalı bankaya gönderilen talimat gereğince para ödeme dekontlarında; 56.083,38TL’nin saat 15.33’te davacı... Petrol Ürünleri İnşaat Taahhüt Makine Gıda Nakliyat Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. yetkilisi tarafından; 197.164,99TL’nin ise saat 15.38’de davacı ... Petrol Ürünleri İnşaat Taahhüt Makine Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. yetkilisi tarafından nakit olarak çekildiğinin yazdığı, buna karşılık para yatırma dekontunda saat 15.34’te dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin yetkilisi olan ...’ın şahsi hesabına 234.498,37TL’nin nakit olarak yatırıldığının yazdığı görülmektedir. Bu durumda davalı banka tarafından, gerçekte nakit para giriş ve çıkışı olmamasına rağmen sistem üzerinden yapılan işlemleri perdelemek amacıyla para ödeme dekontu ve para yatırma dekontu düzenlenmesi fiktif işlem niteliğindedir. Esasında bu husus davalı banka tarafından da kabul edilmekte; ancak yapılan işlemlere baştan itibaren davacı şirketlerin yetkilisinin rızasının bulunduğu, onun sözlü talimatları doğrultusunda işlem yapıldığı savunulmaktadır.
    27. Davacı şirketler ile davalı banka arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmadığına göre davalı bankanın sorumlu olup olmadığı hususunun BK’nin 55. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda yukarıda da bahsedildiği üzere davacı şirketlerin yetkilisinin yapılan işlemlere önceden sözlü veya örtülü rıza göstermesi hukuka uygunluk sebebi olduğundan bu husus, özellikle araştırılmalıdır. Oysa mahkemece dosya kapsamında yer alan ve yukarıda bahsedilen hususlar hiç değerlendirilmeden eksik inceleme ile karar verilmiştir. Bu kapsamda mahkemece, tarafların dayandığı deliller toplanarak dava dışı... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. ve davacı şirketlerin ticarî defterleri bilirkişi aracılıyla incelenmek ve gerekirse para yatırma işlemi yapan şirket temsilcisi ... ve işlemlerde hazır bulunan ... dinlenmek ve aynı gün... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. yetkilisinin şubeye verdiği talimatla ... Petrol Ürünleri İnşaat Taahhüt Makine Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.’nin İş Bankası Gaziosmanpaşa şubesindeki 257861 nolu hesabına yapılan EFT işleminin işbu dava ile ilgisinin bulunup bulunmadığı hususu denetime elverişli şekilde tespit edilerek davalı banka tarafından yapılan işlemler nedeniyle davacı şirket yetkilisinin rızasının bulunup bulunmadığı, hayatın olağan akışı ve TMK’nin 2. maddesi gereğince dürüstlük kuralı da gözetilmek suretiyle tespit edilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

    28. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davalı bankanın bir güven kurumu olduğu, davacı şirketlerin yetkilisi tarafından çekilen 253.248,37TL’nin 234.498,37TL’lik kısmının yazılı talimat olmadan dava dışı... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin yetkilisi olan ...’ın şahsi hesabına aktarıldığı, en hafif kusurundan dahi sorumlu olan davalı bankanın 234.498,37TL’den sorumlu olduğu, bu durumda direnme kararının bu değişik gerekçeyle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
    29. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Aynı Kanun’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.07.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi