3. Hukuk Dairesi 2016/2703 E. , 2017/13116 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda,davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra,dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı şirketin 000435 no’lu sözleşme ile kendisine ait sulama tesisine 160 kw düzeyinde elektrik vermeyi taahhüt ettiğini, bunun üzerine kendisinin adına kayıtlı ... ilçesi, ... köyü ,59 no’lu parselde 125899,60 m2 "lik alana ve... köyü,104 no’lu 4571.40 m2"lik alanlara mısır ektiğini ve sulamaya başladığını, davalının taahhüt ettiği edimini yerine getirmediğini, sulamanın elektrik kesintisi ve voltaj dalgalanmaları nedeni ile yeterli ve istenilen düzeyde olmaması nedeniyle kendisinin büyük zarara uğradığını, ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/26 D.İş sayılı tespit dosyası ile uğranılan zararın tespit edildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 21.10.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini 12.355,72 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı, taahhütlerini yerine getirdiklerini, ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nde yapılan tespite ilişkin bilirkişi raporlarının taraflarına tebliğ edilmediğini savunarak; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile;12.355,72 TL"nin ıslah edilen 7.355,72 TL için olay tarihi olan 10/09/2012 tarihinden işleyecek yasal faizi ile; kalan 5.000,00 TL "sinin faizsiz olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava;davacıya ait sulama tesisinde davalı elektrik şirketinin sağladığı elektriğin kesilmesine bağlı olarak, davacının ekili arazilerindeki mahsullerde oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk halleri olarak ifade edilmektedir. Doktrinde kusursuz sorumluluk hallerinin olağan sebep sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayırıma tabi tutarken, TBK tarafından açıklanan hakkaniyet sorumluluğu-özen (sebep) sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ayırıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz. (G.Antalya B.Hukuku Genel Hükümler C.1.2012.İst.sh.533.535.)Özen sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluğun düzenlendiği Borçlar Yasası"nın 58. maddesi gereğince; "…imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur." (TBK. 69.maddesi). Belirtilen yasal düzenlemeler gereğince, davalı, zararlandırıcı sonucun doğmasına yol açan enerji hattının yapım ve bakım eksikliklerinden kaynaklanan zararlardan sorumludur. Sorumluluktan kurtulmanın olumsuz koşulu ise, zarar ile yapım bozukluğu ve bakım eksikliği arasındaki nedensellik bağının kesilmiş olmasıdır.Yine,Borçlar Kanunu"nun 43/1.maddesinde ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 51/1 maddesinde, hâkimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği açıklanmış olup, bu yasal düzenlemenin, hükmedilecek tazminatın miktarının tayininde gözönünde bulundurulması gerektiği de kuşkusuzdur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakılacak olursa;davacının adına kayıtlı toplamda 130.471,00 m2’lik alana sahip iki taşınmazında mısır ürününün ekili olduğu,bu şekli ile davacının çok geniş bir arazi kitlesinde tarım işi ile uğraştığı da dikkate alındığında,yöre özellikleri,iklim koşulları vb. etkenler de nazara alındığında, kendisince alınabilecek jenaratör bulundurma vb. önlemleri alması gerektiği halde buna ilişkin herhangi bir önlem almamış olduğu açık olmakla,mahkemece hüküm altına alınan tazminat miktarından yukarıda ifade edilen TBK’nun 51/1 maddesi uyarınca uygun miktarda hakkaniyet indirimi yapılması gerekirken,bu yön gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.