Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/10478
Karar No: 2017/13106
Karar Tarihi: 02.10.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/10478 Esas 2017/13106 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2017/10478 E.  ,  2017/13106 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki (asıl davada) alacak - (birleşen davada) itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın davanın kabulüne;birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı, davalıya kendisini şirket ortağı yapacağı vaadi nedeniyle davalıya 45.000 USD ödediğini, bu konuda aralarında ‘’ortaklık sözleşmesi’’ adı altında bir belge de düzenlendiğini; ancak, davalının bedelin ödenmesine rağmen kendisini şirkete ortak yapmadığı gibi, aldığı bedeli tarafına iade edeceği şeklinde bugüne kadar oyaladığını; bu nedenle, davalıya ... 1. Noterliği’nin 10/04/2008 tarihli 14752 yevmiye numaralı ihtarnamesini göndererek , kendisinden, haksız olarak alınan dava konusu paranın tarafına iadesini istediğini, bu ihtarnamenin davalıya tebliğ edilmesine rağmen davalının edimini yerine getirmediğini ileri sürerek; davalının kendisinden aldığı 45.000 USD’nin yasal faizi ile birlikte tarafına iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı,kendisinin 2006 yılında kendi adına bir iş yeri açarak kargo acenteliğine başladığını,2006 yılında imzalanan sözleşme ile davacının da bu iş yerine 32.500 USD ortaklık bedeli karşılığında gayrı resmi ortak olduğunu, davacının herhangi bir şirket ortaklığı olmadığı gibi ,ortada bir şirketin de bulunmadığını,davacının ilgili sözleşmede yazılı olduğu gibi ortak olurken kendisine 45.000 USD ödediğini,bu bedelin 12.500 USD’sinin aylık taksitler halinde davacıya iadesinin hükme bağlandığını,kendisinin ortaklık sözleşmesi gereği davacıya ödemesi gereken 12.500 USD’yi davacıya ödediğini,nitekim bu ödemeyi davacının eşinin aldığı konut kredi taksitlerini yatırmak suretiyle yaptığını,kendisi tarafından davacıya ödenen bedelin bu şekli ile 12.500 USD’nin üzerinde olduğunu,ortaklık ilişkisi kurulduktan sonra iş yerinin faaliyetine devam ettiğini,ancak, beklenen karın elde edilemediğini,2007 yılında acentelik sözleşmesinin ilgili kargo şirketi tarafından feshedildiğini,kendisinin davacıya bir şirket ortaklığı vaadi bulunmadığını,kendisinin zarara uğradığını savunarak; davanın reddini istemiştir.... 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/375 Esas sayılı dava dosyası da iş bu dosya ile birleştirilmiştir.Birleşen davada davacı; davalının, kendisinin Finansbank ... den aldığı 80.000,00 TL kredi ve faizlerinden oluşan borcun 15 taksidini ödediğini, bakiye kalan 45 taksidi de ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, ancak davalının kendisine verdiği bu taahhüde rağmen ödenmesi gereken 5 adet taksidi ödemediğinden bahisle davalı hakkında icra takibi yapıldığını, davalının ise takibe itirazında kendisine hiç bir borcu bulunmadığını savunduğunu,bunun doğru olmadığını ileri sürerek, 9.272,00 TL alacağının faiz ve % 40 icra inkar tazminatı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen davada davalı,davanın reddini istemiştir.Mahkemece; ana dosyada, davacının davasının kabulüne, 45.000.00 USD’ nin davalıdan alınarak davacı ..."e ödenmesine,talep gibi yabancı para yasal faiz oranı üzerinden dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine;birleşen dosyada, davacının itirazın iptali davasının reddine karar verilmiş,hüküm ,asıl ve birleşen davalı vekili tarafından (asıl dava yönünden) temyiz edilmiştir.
    Uyuşmazlık;asıl davada adi ortaklığın tasfiyesi ve alacak;birleşen davada ise ,itirazın iptali istemlidir. Adi ortaklık sözleşmesi; geçerlilik şekli olarak, herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir Ayrıca, adi ortaklık ilişkisinde; bir ortak tarafından açılan alacak talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar.Somut olayda;asıl davada tarafların dosya kapsamında yer alan 05.04.2006 ve 10.04.2006 tarihli yazılı ortaklık sözleşmeleri akdetmek suretiyle %50’şer hisse ile adi ortaklık kurdukları,davacının sözleşmede de belirtildiği ve davalının da kabulü olduğu üzere davaya konu edilen 45.000 USD olan ortaklık bedelini davalıya ödediği; ancak, daha sonra taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin sona erdiği anlaşılmakla, tasfiyenin de mahkemece bizzat yapılması gerektiği kuşkusuzdur.
    Adi ortaklık ilişkisi, TBK"nın 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir.
    Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleriyle alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Tasfiye usulünü düzenleyen TBK"nın 644.maddesi gereğince; ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
    Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oy birliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır. Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.Aynı yasanın kazanç ve zararın paylaşımı başlıklı 643. maddesi gereğince; ortaklığın borçları ödendikten, ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslarla, ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazancın ortaklar arasında paylaştırılır. Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır. Katılım payı olarak bir şeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine yapılacak tasfiye sonucunda, o şeyi olduğu gibi geri alamaz; ancak koyduğu katılım payına ne değer biçilmişse, o değeri isteyebilir. Bu değer belirlenmemişse, geri alma, o şeyin katılım payı olarak konduğu zamandaki değeri üzerinden yapılır.( TBK" nun 642. md.) Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder. Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.Hal böyle olunca mahkemece; ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlemelerini istemek; bu konuda anlaşamamaları halinde tasfiye işlemini gerçekleştirecek, ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir kişiyi tasfiye memuru olarak resen atamak olmalıdır.
    Bundan sonra ise, tasfiye işlemleri; hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir.
    Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.İkinci aşamada; ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakde çevirme işlemi (TMK"nın 634. vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.
    Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan her birinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.
    Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK"nun 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.O halde, mahkemece; eldeki asıl davanın ,bütün bu açıklamalar ışığında, yukarıda açıklanan maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözüme kavuşturulması suretiyle hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken,bu şekilde bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan ,yanılgılı ve eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere , 02.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi