Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,miras bırakanı Arife Kınayer"in maliki olduğu 5 parça taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla emanetçi konumundaki ara malik S..T.."ya vekil aracılığıyla satış suretiyle muvazaalı temlik ettiğini,sonrasında taşınmazların davalılara devredildiğini ileri sürerek miras payı oranında tapu iptal-tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı Yaşayi,davanın reddini savunmuştur.
Diğer Davalılar,yanıt vermemişlerdir.
Mahkemece,muvazaa iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal,tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden,toplanan delillerden; tarafların miras bırakanı A.K.."in maliki olduğu ..ve ..parsel sayılı taşınmazların tamamı ile ..ve ..parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını 29.1.1993 tarihinde dava dışı S.a temlik ettiği,onun da 24.8.1994 tarihli akitle ..parselin tamamını davalı Y..ye,..ve ..
parsellerdeki paylarını da 1/2"şer oranda davalılar V...ile Y..i"ye ,ayrıca 26.4.1994 tarihli akitle ..parselin tamamını davalı V..."ye ..parseldeki payıda 19.8.1994 tarihli akitle davalı Y.."a intikal ettirdiği anlaşılmaktadır.Öte yandan ... ve .. parsellerin davalılar tarafından dava dışı kişilere satıldığı dava tarihi itibariyle de bu kişiler adına kayıtlı olduğu görülmektedir. Davacı, miras bırakanı tarafından aracı kullanmak suretiyle çekişmeli taşınmazların mülkiyetinin davalılara intikalini sağlamak amacıyla muvazaalı olarak temlik yaptığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece..ve .. parseller yönünden iddianın subut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, anılan taşınmazların sonradan eldeğiştirmek suretiyle dava dışı kişilere intikal ettirildiği ve son kayıt maliklerinin davada yer almadıkları ve onlara karşı açılan bir davanın da bulunmadığı gözetilerek bu parsellere ilişkin davanın reddedilmiş olması bu gerekçeyle doğrudur.Bu yöne değinen davacının temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.
Ancak, .. ve ..parsellere yönelik davacının temyiz itirazlarına gelince; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri,olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığ,satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark,taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; miras bırakan tarafından kendisine temlik yapılan S..ın taşınmazları edinmesine rağmen hiçbir tasarrufunun bulunmaması, taşınmazların akitte gösterilen değerleri ile gerçek değerleri arasında fahiş fark bulunması ve tanık beyanlarından miras bırakanın gerçek iradesinin dava dışı ikinci eşinden mal kaçırmak amaçlı olduğu sonucuna varılmaktadır. Belirlenen bu olgular,yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde temlikteki amacın mal kaçırmak olduğu kabul edilmelidir.
Hal böyle olunca, ..ve .parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davacının bu yöne değinen temyiz itarazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,15.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.